Temiz Duygularınızı Çiçekler İzlesin
Bugün bazı bireysel ilişkilerden, özelinde verilen ve tutulmayan vaatler ve sözlerden, başkalarına yaranma çabalarından dem vurmaya ne dersiniz?
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlBugün bazı bireysel ilişkilerden, özelinde verilen ve tutulmayan vaatler ve sözlerden, başkalarına yaranma çabalarından dem vurmaya ne dersiniz?
Bazı sözler vardır, altını doldurmak sayfalar alabilir; verilen sözler, tesis edilen güven, kırık kalp gibi…
Bireyler arasında tesis edilmiş olan güven yılların birikimidir. Gerçek dostluklarda öyle, oya gibi işlenmiş, bozulmaz, sarsılmaz bir abidedir. Sanki yüreklere karşılıklı olarak yerleşmiştir. İnşa edilmesi yıllarınızı alır, lakin kaybedilmesi belki bir saniye… Tekrar yerine konması ise bir ömür gerekebilir.
Güven duygusu çok değerlidir. İlk başta inanmakta tereddüt etmezsin. Kayboluşu ise benzemez hiçbir şeye, yıkılırsın içten içe… Ne antik bir vazonun kırılışı ne de değerli bir sanat eserinin kaybı… Güven kaybı acı verir.
Sene 1975, İsveç’in şirin bir kasabasında bir akreditif açılması için fiyat ve şartlar pazarlığı içindeyim. En sonunda hissettim ki akreditif açılmayacak.
“Bakın dedim haritayı işaret ederekten, Landskrona nere İstanbul nere... Kalktık geldik, numune de elinizde, iki gün yaptığınız pazarlıklarla neredeyse hiçbir kâr payı bile bırakmadınız. Bir de ilaveten son anda yüklü banka masrafını da içeren teminat istiyorsunuz…
İçimden yansıyan samimi yüz ifadem ve etkili ses tonumla; “Listen, there is a saying that, trust! If you want to be trusted’’ dedim. (Güven, güvenilmek istiyorsan diye bir deyiş vardır)
Bingo! Güven ve güvenilmek sözü kazandırmıştı akreditifi.
Söz Yerinde Kullanıldığında… - Paradurumu.com
Bireysel ilişkilerimizde bizleri en çok hayal kırıklığına uğratan hususlardan biri verilmiş sözlerin ve vaatlerin yerine getirilmeyişidir. Kanımca vaatlerin gerçekleşmeyişi bir yere kadar tolere edilebilir. Yaşanan koşullar göz önüne alınarak hoş görülebilir. Ancak verilen söz tutulmazsa, denizcilik tabiri ile daima ‘demurrajdadır’ o birey. Yani gemi bir kere limanda yükleme boşaltma için tahsis edilen zamanı aştığında, kar, tipi, fırtına tatil gibi tahsis edilen zamana ilave edilen zamanlar artık ne olursa olsun dikkate alınmaz. Bir kişi bir davranışı bir kere yapmış ise ki o davranış ne olursa olsun, doğru ya da yanlış, iyi ya da kötü, tekrarlanma olasılığı yüksektir.
Ya Olduğu Gibi Kabul Et Ya Bırak - Paradurumu.com
Söz verdiğinde nasıl bir his içerisinde kalırsın. O anı geçiştirmek için mi verdin o sözü, yoksa sözünü yerine getirmenin sorumluluğunun farkında mısın? Sözüne güvenilir mi denmesi, ne zaman sözünü tuttu ki söylemlerinden hangisi olmak istersin. Verdiğin söz bilinmeli ki bizatihi “sensin”, seni temsil eder.
Özellikle de çocuklarınıza verdiğiniz sözlerin ve vaatlerinizi yerine getirip getirmemenin onun kişiliğinin karakterinin oluşmasında ne kadar etkili olabileceği, mutlaka aklınızın bir köşesinde durmalı.
Çocuklarınıza karşı tutulmayan sözler, yerine getirilmeyen vaatler sadece kısa süreli hayal kırıklığı yaratmaz. Bilmelisinizki evlatlarınızın geleceğinde, sözlerinizin büyük bir gücü ve etkisi vardır. Çocuklarınızın verdiği sözleri tutan ve yerine getiren biri olmasını istiyorsanız, önce siz öyle biri olmalısınız.
Tutmazsak sözlerimizi; bize güvenirler mi artık, inanırlar mı, şüpheli! Onları hayal kırıklığına uğratmak istemezsiniz değil mi? Kendilerini önemsiz hissedebilir, saygılarını kaybedebilirler. En iyisi sözleriniz yere düşüp orada kalmaması için karşısına geçip nedenlerini güzel güzel anlatın, ikna edin ve onlardan af ve özür dileyerek örnek olun.
İnsanlar sadece başkalarına değil kendine de söz verir. En çarpıcısı da sigarayı bırakacağım demesi kendine.
Bu konuda merak edenler için psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş’ın yazısının linki; Baltaş Grubu - Yeni Yılda Verdiğimiz Sözleri Neden Tutamayız? (baltasgrubu.com)
Fransız yazar Honoré de Balzac (1799-1850) Vadideki Zambak eserinde orta yaşlarda bir kadın karakterin genç bir erkeğe yazdığı mektubunun bir bölümünde şöyle der;
“Vaktiyle babam, yanlış kavranmış nezaketin en yıkıcı taraflardan birinin de bol keseden aşırı vaatler olduğuna dikkat etmiş. Yapamayacağınız bir şey sizden istenirse, kesin bir şekilde, hiçbir ümit bırakmadan reddediniz. Sonra da vermek istediğiniz şeyi kendiliğinizden ve çabucak yapın; böylece reddetmenin inceliği ile iyilik yapmanın inceliğini, insanı yücelten bu iki dürüstlüğü kazanmış olacaksınız. Bilmem, yapılmış bir iyiliğin uyandırdığı minnet duygusu mu daha büyüktür, yoksa gerçekleşmemiş bir umudun yarattığı güvenilirlik mi?“
Bazı bireyler ilişkilerinde kendileri olmak yerine, nedense başkalarına kendilerini beğendirme, yaranma, beni sevsinler duygusu fazlaca hâkim olabilmektedir. Sanırım özgüven eksikliği, yeterli sevgi ve şefkat almadan büyümüş olmak, eğitiminin yetersizliği de etken olabilmektedir. Bıraksa kendini, nasılsa öyle götürse ilişkilerini, belki de daha çok beğenilecek, sevilecek, niye bu gayretkeşlik ki.
Balzac adı geçen kitabında bir şekilde buna da değinir. Mutsuz bir evliliği olmasına rağmen delicesine sevdiği genç adama karşı bir annenin sevgisini verebileceğini söyleyecek derede saygın ve sadık olan Madam de Mortsauf mektubuna devamla Felix’e şöyle yazar;
“Size kendinizi boş yere harcamamanız için yalvarıp dururken, her şeyde asil hareket etmenizi emreden sese inanmalısınız; çünkü, ne yazık ki, insanlar asıl değerinize göre değil, sağladığınız yararlara göre değer verirler size. Şair ruhunuza işleyecek bir sembole başvurarak söylemek gerekirse şöyle diyeceğim: Bir rakam ne kadar büyük olursa olsun ister altın kalemle ister kurşun kalemle yazılsın, eninde sonunda yine rakamdan ibarettir. Çağımızda bir adamın söylediği gibi; “Hiçbir zaman gayretkeşlik etmeyin!
Gayretkeşlik, insana aldatılma zeminleri hazırlar, hayal kırıklıklarıyla sonuçlanır, siz böyle herkes için oraya buraya koştururken, başkalarının aynı şeyi sizin için yapmadıklarını göreceksiniz.
Krallar da tıpkı kadınlar gibidirler, kendileri için yapılanı zaten yapılması gereken bir şey olarak değerlendirirler. Acı da olsa, doğrudur bu kural. Ama ruhun temizliğini ve saflığını bozmaz. Temiz duygularınızı öyle erişilmez yerlere koyunuz ki orada çiçekler coşkuyla izlesin.’’
20 Nisan 2021
Heybeliada
Fethi Denizmen