Kendini Kanıtlama İhtiyacı
Sana bir eleştiri yöneltildi ya da yanlış anlaşıldığını düşünüyor ve hissediyorsun işte o anda bir dürtü beliriyor içinde! Ne mi o: Kendini kanıtlama dürtüsü! Peki her zaman mı oluyor? Sanmam, bu biraz da kişiliğine bağlı.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlSana bir eleştiri yöneltildi ya da yanlış anlaşıldığını düşünüyor ve hissediyorsun işte o anda bir dürtü beliriyor içinde! Ne mi o: Kendini kanıtlama dürtüsü! Peki her zaman mı oluyor? Sanmam, bu biraz da kişiliğine bağlı.
Eleştiren kişiye bir şeyler söylemek için kuvvetli bir ihtiyaç belirir, hayır olamaz ben haklıyım, ben doğruyum, beni yanlış anladınız, durun anlatayım bana hak vereceksiniz gibi benzeri duygular şekillenir içinde. Sonunda kimin haklı kimin haksız olduğuna dair bitmek bilmeyen bir hikâyenin provası içerisinde bulursun kendini.
Neden doğar, nedir bu kendini kanıtlama ihtiyacı, neyi yansıtıyor acaba kendin hakkında. Kanıtlamaya çalışırken niyetin ne? Buradan ne çıkarmaya çalışıyorsun?
Aslında olaya yüzeysel bakıldığında, kendini kanıtlamaya çalışan kişi, kendini haklı diğer kişinin hatalı ya da haksız olduğunu göstermiş gözüküyor. Ancak derinliğine bakılırsa eğer, sıklıkla olan şey kişinin bunu yapmaya çalışmasıdır. Çünkü eleştirilme hissine tahammül edemezler ve kişi kendini o zaman değersiz hissedebilir.
Başkalarına kendini kanıtlama ihtiyacını yaratan genellikle kendini savunmasız, hassas, haksızlık yapılmış, kabul edilmemiş, zayıf düşürülmüş veya yanlış anlaşılmış duygularından kaynaklanmaktadır. Bunun arkasında yatan ne olabilir, değersizlik duygusu mu, bilemem! Kimse kendini değersiz görmez çok az istisnası ile. Kendine inanıyorsan, özgüveninin tam ise kendini ispatlamaya, kanıtlamaya çaba göstermezsin diye düşünüyorum. Kendine derinden güveniyorsan belki en fazla beni yanlış anladınız diyebilirsin.
Kendi değerini doğrulamak için başkalarına güvendiğinde kolayca incinir ve savunmasız kalabilirsin. Zaten kendini değerli ve yeterli hissediyorsan kendini doğrulamak için başka insanlara ihtiyacın yok ki.
Kendini haklı çıkarma dürtüsünün arkasında ne yattığını araştıran uzmanlara göre kendini kabul duygusunun gelişmemiş olduğu sonucuna varılmıştır. Yargılamadan deneyimlediğin her şeye karşı derin bir kendini kabul duygusu geliştirme önerilmektedir.
Kendini kabul, kendine güvenin temelidir. Kendini ne kadar kabul edersen, tecrübene o kadar güvenir ve zeminini koruyabilirsin. Kendini kanıtlama dürtüsü geldiğinde diğer kişiyle iletişim kurmaya çalışmak yerine önce kendinle iletişim kurmayı deneyebilirsin.
Kalbin iyi, vicdanın rahat, için huzurlu olduğu sürece başkalarının görüş ve davranışları senin için pek de önemli değil. Bir deyiş vardır, beğenirim; “prove yourself to yourself not others” yani “kendini kendine kanıtla başkalarına değil.”
Çok uzun yıllar birlikte yaşamış, kırklı ellili evlilik yıldönümleri de kutlamışsınızdır. Ama nedense birbirinize geçmişte neler yaptığınızı, verdiklerinizi bir münakaşa didişme anında karşı tarafa söyleme ihtiyacı duyarsınız. Neden acaba? İkiniz de biliyorsunuz birbiriniz için neler yaptığınızı, neler verdiğinizi, eee tekrar etmek, hatırlatmak dürtüsü niye… Bu tip söylemler münakaşanın dozunu sinir öfke katsayısını da arttırabilmektedir, halbuki birbirinizi en ince noktasına virgülüne kadar tanıyorsunuz. Peki niye hala kendinizi kanıtlama peşindesiniz ki?
Kişilerin kendini kanıtlama ihtiyacının dışında erkeklerin erkekliğini kanıtlama gibi kuvvetli bir dürtü, duygu ve egosu var. Her şeyden önce erkeklik duygusu bir bakıma güçlü olmak ve güçlü olduğunu hissetmektir. Yükselen hormonlar, kendi olmayı seçmek yerine kendini kanıtlama dürtüsünün de etkisi ile yukarılara tırmanan ego, hatta megalomani, üstüne bir de öfke kontrolü de yoksa, istenmeyen sonuçlar doğurabilmekte, özellikle kadınlara olan baskı ve şiddet eylemlerine de dönüşebilmekte. Tabii erkeklik kavramı farklı kültürler arasında da farklılıklar gösterebilir, hatta yaş gruplarına göre de...
Başarmış, doyuma ve hedeflerine ulaşmış, özgüveni yüksek, hoş görülü erkek kendini başkalarına kanıtlama duygularından uzaklaşmıştır.
Konu ile bağlantılı olarak, kadınlarda çözemediğim iki konu var! Neyi çözebildin ki sorusu bana yöneltilebilir ki doğrudur! Bunlardan biri erkek evlat yetiştiren anneler. Çocukken, büyürken, gençken, hatta evlendikten sonra bile genelde baba, abi, amca, çevre ve dahi koca baskısı görmüş olabilir. Evlendi, erkek çocuğu oldu, ne hikmetse… Hemen her şeyi unutur, evladını tam da kendisine zamanında yapılmasını istemediği şekilde eğitir, büyütür. Müdahaleci, eleştirici, küçük gören, korumacı annelerin erkek çocukları kendini yeterince erkek hissedemeyebilir. Bu da ileri yaşlarda sorunları beraberinde taşıyabilir.
Erkek annelerine eğitim verilse direkt… Peki içeriğini kim hazırlayacak eğitimin? Etkisi faydası olur mu? Zor ama az da olsa fayda faydadır diyelim.
Konumuz dışında da olsa, cevabını bulamadığım ikinci husus, kadınların kullandıkları çantalar. Nedense çantalarında hiç göz olmaz (belki bir kimlik kart girecek büyüklükte fermuarlı göz olur çantada). İçine ne varsa doldurulur. Sonra içinden bir şey almak istediğinde karıştırır durur çantayı, bulana kadar… Hatta bazen sinirlenir, yer müsaitse hepsini boşaltır, arar durur. Erkeklerin omuzuna astıkları çantaları da cüzdanları da bol gözlüdür, neyi nereye koyduğunu bilir. Kadın çanta üreticileri de buna uygun imalat yaptırırlar tabii. Cevabını bilen bir kadın bu dünya da var mı, sanmam!
Hepimiz insanız, kadını ile erkeği ile tam eşit şartlarda olmalıyız düşünce ve inancını taşıdım, taşıyorum. Nerede ne zaman kadınlarımızın, kızlarımızın başarısını gördüğümde gurur duyar hatta gözlerim nemlenir…
Son olarak kendinize şunu sorun: ‘’Benim kendimi kanıtlamaya ihtiyacım var mı, şayet varsa niye?’’
17.08.2021
Heybeliada
Kaynak:
The urge to prove yourself to others|Psychotherapy For Emotional Freedom (seikoshirai.com)
Savunma RefleksiRefleks kelimesi hayatın akışı içerisinde kullandığımız, genelde bir uyartı sonucunda ani karşılık veriş, bir bakıma beyne iletilmeksizin verilen cevap diye anlamlandırabiliriz. Tıpta kullanılan anlamını ise tıp bilimine bırakalım.