Kafayı Havalandırma

Ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, neler yaşanırsa yaşansın, durum ne kadar sinir bozucu olursa olsun bütün bunlardan şikâyet etmeyen kişi var mıdır acaba? Duygularını kendi içinde hapsetmek akılcılık mıdır, ne dersiniz?

Ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, neler yaşanırsa yaşansın, durum ne kadar sinir bozucu olursa olsun bütün bunlardan şikâyet etmeyen kişi var mıdır acaba?  Duygularını kendi içinde hapsetmek akılcılık mıdır, ne dersiniz?

Bilimsel araştırmalara göre duygusal zeki insanlar şikâyet etmemeyi, derdini anlatmamayı, kendi iç dünyasında çözümlemeyi tercih etmektedirler. Duygusal zekâ yükseldikçe içe kapanma artmaktadır. Aslında bize öğretilen içinde tutmamak, amiyane deyişle içimizdekileri havalandırmak değil mi? Zira her şeyi içeride tutmak eninde sonunda patlamamıza neden olabilir. Ya da olmayabilir...

Bilim hiç şikâyet etmeyen kişinin kesinlikle bir şeylerin peşinde olduğunu söylüyor.  European Journal of Work and Organizational Psychology’de 2015 yılında yayınlanan araştırmaya göre; şikâyet etmek aslında kendinizi daha kötü hissetmenize neden oluyor. Hem de günlerce…

Araştırmacılara göre; olaylar meydana gelirken veya gerçekleştikten hemen sonra tartışmak, beyni olumsuz duygusal tepkiyi yeniden yaşamaya veya prova etmeye zorluyor. Bu ise beynin duygusal bölümün etkisini abartarak hafızada daha güçlü bir ilişki yaratıyor.

Daha basit bir ifadeyle, olumsuz bir olaydan şikâyet etmek aslında olayı zihninizde pekiştiriyor. Şikâyet etmek, olumsuz duyguların hayatınızın diğer alanlarına sızmasına neden oluyor. Yapılan araştırmalar şikâyet eden kişilerin daha kötü bir ruh hali içinde olduğunu, yaptıkları işten daha az memnuniyet ve gurur duyduklarını ve ertesi gün de daha az mutlu hissetme olasılığının daha yüksek olduğunu gözlemlemiştir.

Olumsuz olay hakkında şikâyet etmenin aynı şeyi iki kez yaşamak gibi olduğunu düşünmektedir bilim; olay gerçekleştiğinde ve tekrar anlatma sırasında. Dalgalanma etkisi de yaratma eğiliminedir; şikâyet ediyorum, şikâyet ediyorsun, ikimiz de birbirimize bir şeylerin ne kadar kötü olduğunu söylüyoruz ve şimdi her ne olduysa her şey daha da kötü görünüyor.

Şikâyet ederek enerjinizi boşa harcamak yerine, işleri nasıl daha iyi hale getireceğiniz hakkında konuşarak bu stresi atın diyor araştırmacılar. Diğer insanlarla yapmanız gereken konuşma budur. Ya da sadece kendinizle!

“Uygulamalı Duygusal Zekâ’’ kitabının yazarı Justin Bariso; (Justin Bariso's Articles | Inc.com) ‘’Duygusal zekâ nihayetinde duygularınızı size karşı değil sizin için çalıştırmak anlamına gelir.” demiştir.

Bilim olumlu kalmayı pratik ve tekrar yoluyla geliştirdiğiniz bir beceri haline getirilmesini önerir. Etrafınızdaki insanlar şikâyet ettiğinde dinleyin, empati kurun, ardından durumu iyileştirmenin yollarını bulmaya odaklanmasında yardımcı olun. Çünkü araştırmalar, arkadaşlarınız kendilerini daha mutlu ve üretken hissettiklerinde, sizin de öyle hissettiğinizi söylüyor. Win-win (Kazan-kazan)

Bu arada kafanızı, zihninizi rahatlatmak için bence en iyi yollardan biri kafanıza takılan düşüncelerin yönünü değiştirip açık havada yalnız başına yürümek. Tansiyonunuzu da düşürür, beden sağlığınıza da iyi gelir. Yürürken, sahip olduğunuz ve size güzellikler katmış olan şeyleri düşünün.

Minnettarlık duygularınızı geliştirmek, şükretmek, iyi dost ve arkadaşlara sahip olmak, sahip olacağınız iç huzurunun nasıl iyi hissettireceğini keşfetmek yaşamınızı daha sağlıklı kılacak. Hayatınızın akışında olacaklara elinizden gelen her şeyin en iyisini de yapsanız, olacak olacaktır!

Yola yüksek enerjilerle, umutla ve yaşam sevinciyle devam edin…

13 Eylül 2021

Heybeliada

Why Science Says Emotionally Intelligent People Follow the Rule of No Complaints | Inc.com

Savunma RefleksiRefleks kelimesi hayatın akışı içerisinde kullandığımız, genelde bir uyartı sonucunda ani karşılık veriş, bir bakıma beyne iletilmeksizin verilen cevap diye anlamlandırabiliriz. Tıpta kullanılan anlamını ise tıp bilimine bırakalım.

Eleştirel Kafa, Yorgun HayatSarıyer’de iki katlı bir ahşap evimiz vardı, o zamanlar evlerde mutlaka misafir odası olur ve genelde misafir gelmediği zamanlar kapısı kapalı tutulurdu.

 

 

 

Etiketler Hikaye
Yorumlar
Kalan Karakter 800
medıha ozgulguner
Tümüyle katılıyorum, insanın sorunlarını kendiyle paylaşıp çıkış yolu araması en doğru her zaman karşındakine duygularını aktaramazsın veya anlamaz sen daha çok etkilenirsin ya da çok inandığın güvendiğin yakın dostunla paylaşırsın bence paylaşmakta insanı rahatlatan faktördür kalemine sağlık güzel bir yazı
Halide Sonar
Tamamen katılıyorum.👏👏👏
medıha ozgulguner
Tümüyle katılıyorum insanın sorunlarını kendiyle paylaşıp çıkış yolu araması en doğru her zaman karşındakine duygularını aktaramazsın veya anlamaz sen daha çok etkilenirsin yada çok inandığın güvendiğin yakın dostunla paylaşırsın bence paylaşmakta insanı rahatlatan faktördür kalemine sağlık güzel bir yazı
Efnan Akpulat
Gün mü berbat yoksa ben mi böyle hissediyorum? Sorusunu cevapladıktan sonra şu soruyu kendime soruyorum; Peki neden böyle hissediyorum? Bunu da cevapladıktan sonra çözüme odaklanıyorum. Şikayetlerle kendimizi huzursuz etmek çok kolaydır. Fakat çözüm odaklı olmak da çok kolaydır. Ve hiç şüphesiz ikinci seçenek daha kârlıdır, zira ikinci seçenek ömrümüzü uzatır. Yazınızla beni aydınlık düşünmeye sevk ettiğiniz için çok teşekkür ederim.
Halide Sonar
Tamamen katılıyorum. Ben de böyle yapıyorum👏👏👏
İbrahim Seber
Fethi bütün mesajlarında sanki beni tarif ediyorsun. Bu da bana moral veriyor. Bu yaşımda hala çalışıyor ve hala da birileri tarafından begeniliyorsam sanırım senin yazdıklarının çoğuna uyduğum içindir. Ayrıca sana ve senin gibi birçok kaliteli arkadaşa sahip olmam beni hayata daha çok bağlıyor.
Halide Sonar
Tamamen katılıyorum. Ben de böyle yapıyorum
Feryal Orhon Basık
Bu yazıyı sevdim. Yakınlarım bilir, ben de yaşadığım sorunları hemen hemen hiç kimseyle paylaşmam. Kendi içimde çözüm ararım. Çünkü anlatmak, yazıda da belirtildiği gibi, ferahlama getirmiyor, aynı olumsuzluğu ikinci kez yaşıyorsun. Senin canın yanarken karşındaki kayıtsız gözlerle yüzüne bakıp, “geçmiş olsun”, “Allah yardım etsin” gibi boş ve basma kalıp sözlerle başından savıyorsa daha beter sinirleniyorsun. Yok seni candan dinliyorsa “Ben deşarj olurken, onu şarj etmeye ne hakkım var” diye düşünüyorsun. A bir de “ne oldu? ne yaptınız?” diye sorguyla seni bunaltan dedikodu meraklıları var. İyisi mi çeneni kapalı tutarsın, başın gereğinden fazla ağrımaz.
DAHA FAZLA YORUM GÖSTER