Gemiler ve yalnız denizcileri

Gemi denilince aklınıza ilk olarak ne geliyor? Seyahat etmiş olduğunuz yolcu gemisi mi yoksa rıhtıma birkaç römorkörle yanaştırılan yaklaşık 350 metre uzunluğunda beş bin yolcuyu aynı anda ağırlayabilen 18 katlı cruise gemileri mi?

Güncelleme:

Gemi denilince aklınıza ilk olarak ne geliyor? Seyahat etmiş olduğunuz yolcu gemisi mi yoksa rıhtıma birkaç römorkörle yanaştırılan yaklaşık 350 metre uzunluğunda beş bin yolcuyu aynı anda ağırlayabilen 18 katlı cruise gemileri mi?

İstanbul’da Boğaz’dan devamlı geçen değişik tipte (irili ufaklı, yük ve petrol taşıyan) gemileri merak eder misiniz bilmem... Ben gemilerden ziyade içindeki denizcileri düşlerim. Kim bilir ne kadar süredir ailesinden ve sevdiklerinden uzak, denizlerde dolaşıp durmaktalar…

Denizcilik, onu diğer mesleklerden ayıran benzersiz bir dizi özellikle karakterize edilebilir. Zorlu fiziksel çalışma koşulları, potansiyel tehlikeli görevleri, uzun çalışma saatleri, stres ve yorgunluk. Denizciler yalnızlığa, yalnız yaşamaya alışkındırlar. Gemide yuvalarından uzak izole bir hayat geçirirler, bazen bu aylarca sürer. Bazı denizcilerin 3 aylık, 6 aylık kontratları vardır. O süreyi doldurmadan gemiden ayrılamazlar. Gemiye iltihak etmek için veya eve dönüşte bazen onlarca saat hava veya kara yolculuğu da gerekebilir.

Dünyamızdaki gelişmelere paralel olarak yeni yapılmış gemiler son derece modern, artan otomasyona sahip, sağlanan çeşitli kolaylıklar yoğun çalışmayı azalttı diye düşünülebilir. Ancak gemideki mürettebat ve zabitan sayısı kısaca azalan denizci sayısı, farklı kültürler ve etnik geçmişler barındırıyor. Hayalleri ile ruh sağlığı arasında zikzaklar çiziyor.

Denizci izne çıktığında, bir arkadaşına rastladığında, hâl hatır sorulduktan sonra “oh ne güzel dünyayı geziyorsun, limanlarda özgürce eğleniyorsun, peki sevgilin var mı’’ gibisinden sorulara ne cevap verebilir ki… Gülümseyip, vedalaşacak.

 Bakalım denizci dostlarım bana neler yazmışlar;

Günlerce, Atlantik Okyanusu seyrini tamamlayan kargo gemisi kaptanı, gemisini U.S.A. Maryland Eyaletinde Baltimore Limanına yanaştırır. İşlerini tamamladıktan sonra akşamüstü taksi çağırarak şehre iner.

Her seferinde uğradığı barda, güzel vakit geçirdikten sonra, taksiye binerek, rıhtımın adresini verirken şoförün, çok şişman ve yaşlıca bir kadın olduğunu fark edince, ‘’önce bir çiçekçiye uğrayalım’’ der.

Şoför merkezi arayarak o saatte açık olan çiçekçiyi öğrenir ve kaptan elinde bir buket çiçekle taksiye dönerek, gemiye varırlar.

Kaptan ödemesini yapıp, teşekkür ederek gemisinin iskelesine (gangway) doğru yürür. Şoför telaşla, ”bayım çiçeğinizi unuttunuz’’ der.

Kaptan ‘’bugün 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü o çiçekler sizin için’’ diyerek şoförün şaşkın bakışlarıyla ağır ağır ve huzur içinde gemisine çıkar.

Not: Ertesi gün şoför kadın çocukları ile gemiye geldiler. O kadar etkilenmiş ki ev yapımı kek getirdi, eminim hayatta ona ikram edilen ilk çiçekti.

                                                                           ***  

“Bilmem bilir misiniz? Tırhan diye siyah boyalı bir yolcu gemisi vardı. İstanbul-İzmir arasında ring seferi yapardı. Onu Galata rıhtımında her gördüğümde zavallı ve yaşlı bir hayat kadınını anımsardım. Bilir misin ki gemilerinde ruhu vardır. Onlar da insanlar gibi yaşlanır ve ölürler. Kimisi daha asil yaşlanır kimisi ise kader kurbanları gibi boynu bükük ve zavallı. Tırhan da çalışmadım ama bir seferlik stajım oldu. Makina dairesine indiğimde inildeyen pistonlar buhar kaçıran borular zoraki çalışan su pompaları artık beni bırakında huzur bulayım der gibiydi. Bence gemilerin ruhu içinde yaşayanlardan daha önce gelir”

                                                                            ***

“Dünyayı geziyorsunuz sanıyorlar. Dönüp arkanıza baktığınızda hayatımın yarısı gitmiş her şeyi kaçırmış, sevdiklerinin yanında olamamış, tüm olaylardan, gelişmelerden, yaşanmışlıklardan uzakta kalmışsınızdır. 

Anılar buraya sığmaz. Tecrübeler, gördüklerin, muhteşem hayat tecrübesi, fırtınalarla, dalgalarla savaşıp çalışmak, tanımadığın insanlar ile anlaşıp çalışmak, uykusuzluktan, yorgunluktan soğuk ve sıcak ile savaşırken çalışmak.”

                                                                            ***

Gemiler ve yalnız denizcileri resim: 0

M/V Gediz   13.116 DWT

İlk göz ağrılarımdan DBCargo günlerimin gemisi. Beni Londra ile 1973 şubatında tanıştıran, birçok anılar yaşatan ve ben doyasıya şehrin her köşe bucağını tanıyayım diye yaklaşık on gün limandan ayrılmayan. Geminin süvarisi Beykozlu Cevap Kaptanı da buradan hayırla anmak isterim.

Bazen dalıp giderim, denizler, gemiler geçer gözümün önünden. Eski günler, gözümün önüne ilk gelen resimler denizcilerin yalnızlığını paylaştığı kamaraları gelir. Vardiyasından ve yapılacak işlerinden boş kalan vakitlerde biraz uyku biraz da dalıp gitme sevdiklerine, bekleyenlerine, hayallerine... Fırtınalar, rüzgarların uğultusu, köprü üstüne kadar çıkıp pencerelerden gelip geçen denizin bazen mavi bazen karanlık suları, ambardaki dökme yükler, güverteye bağlanan ağır parçaların fırtınalı günlerdeki tedirginlikleri geçip gitmiştir çoktan. Kalan sadece denizciler, yalnızlıkları ve her şeyi olduğu gibi kabullenen, olacak olacaktır diyen felsefi yaklaşımları.

Aslında yalnız olan içinde yaşayan denizciler değil, gemiler de yalnızdır. Denizci dostumun dediği gibi gemilerin de ruhu vardır, anlatmak isteyeceği bin bir hikayeleri de…

 

PAY

Ben pırıl pırıl bir gemiydim eskiden.
İnanırdım saadetli yolculuklara.
Adalar var zannederdim güneşli, mavi, dertsiz.
Bütün hızımla koşardım dalgalara.
O zaman beni görseydiniz. 

Ben pırıl pırıl bir gemiydim eskiden.
Beni o zaman görseydiniz
Siz de gelirdiniz peşimden.

Ama şimdi şu akşam saatinde
Son liman kendim, bu döndüğüm,
Bilmiş, bulmuş, anlamış.
Hatırımda, bir vakitler güldüğüm.
Yoluna can serdiğim o kaçış.

Şimdi, şu aksam saatinde
Dönüyorum görmüş, geçirmiş, atlatmış,
Gözlerin doymayan sahilinde.

Özdemir Asaf

 

         ***

 

Yalnız Denizci

Yalnız denizcinin adı rüzgârda fısıldıyor

Nazik ve gizemli bir mucize onu çağırıyor

Kalbini çeken uzaktaki bir adadır

Su soğuk, affetmez ve karanlık

Kıyısına vardığında harika bir manzara görür

Muhteşem gök mavisi su

Parlak ışık huzmeleri veren

Gölün ortasında gözyaşı şeklinde bir ada var

Denizci, “Bu su tüm korkularımı yıkayabilir m?” diye haykırır

Gizenli ses uslulca yanıtlar; “Gel buraya yalnız denizci, gözyaşı şeklindeki adaya”

The Lonely Sailor - a poem by Brian Robinson - All Poetry

5 Mart 2022

Suadiye

Yorumlar
Kalan Karakter 800
Nesrin Tezcan
En güzel yazılarınız denize dokunanlar dersem diğerlerine haksızlık etmiş olur muyum bilemedim. ⚓
Cüneyt Çevik
Döktürmüşsün yine Fethi kardeş, eski anılara götürdün. O gemilerde çalışmak, çocukluğum da hep idealimdi, ama maalesef gerçekleştirememiştim. Oğlum hayallerimi gerçekleştiriyor derken, onun da başına geleni biliyorsun. Denizcilik bu kadar güzel, bu kadar özet anlatılabilir. Özdemir Asaf'ın şiiri de bir başka.
Engin Şener
Güzel bir yazıydı Fethi kardeşim. Gemiler ve gemiciler ruh ikizidir
Melih Hundur
Beni aldın bu dünyaya götürdün, duygulandırdın... Yine okumaktan çok zevk aldığım güzel bir yazı.. eline sağlık