Anlamak mı anlaşılmak mı?
Kendinize sordunuz mu hiç hangisi tercihindir diye, zira genelde insanlar anlamaktan ziyade anlaşılmak ister. Hatta çoğu zaman serzenişte de bulunur beni anlamıyorlar diyerek üzüntülü bir ses tonuyla.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlKendinize sordunuz mu hiç hangisi tercihindir diye, zira genelde insanlar anlamaktan ziyade anlaşılmak ister. Hatta çoğu zaman serzenişte de bulunur beni anlamıyorlar diyerek üzüntülü bir ses tonuyla.
Bazılarımız ise, sanırım azınlıkta kalanlar, anlamak, anlaşılmaktan daha iyidir diye düşünür. Anlamak bilgiyi arttırır ki bilgi malum hayattaki en değerli araçtır. Önce anlamak, daha sonra nasıl anlaşılacağınızı daha iyi anlamanıza da yardımcı olabilir.
Kendinizi ifade edip düşünce ve duygularınızı yansıttığınızda karşınızdaki kişi bakış açınızı anlamak için samimi bir ilgi ve merak gösterdiğinde anlaşılabilir olduğunuz için memnuniyet duyarsınız.
İnsan kabul edilmek, takdir edilmek, onaylanmak, ilgilenilmek, sevilmek, önemsenmek ve anlaşılmak ister değil mi? Kim istemez ki gibisinden sorular yönelttiniz bile şu an da bana. Hele ki birine karşı içinizde aşkın hararetli parıltıları oluşurken sizi anlamadığını ya da yanlış anlaşıldığını hissetmeye başlarsanız parıltılar yavaş yavaş söner. Bağ kopabilir mi, ne dersiniz? Sanırım geçici de olsa kopabilir.
Kalıcı güvenlik ve esenlik duygusu elde etmek için başkalarının sözlerinin ve eylemlerinin anlamını kavrayabileceğinizi hissetmeniz ve hissettirmeniz kritik önem taşır. Karşınızdaki kişiyi odaklanarak, düzeltmeye çalışmadan dinlemeniz, onun duygularını onaylamanız, sizin için ne kadar önemli olduğunu hatırlatmanız karşınızdakine görüldüğü, duyulduğu ve anlaşıldığı duygusunu verir.
Anlaşıldığını hissetmek sizi başkalarına bağlar, anlamanız da başkalarını size bağlar. Birçok yönden sosyal olarak tanınmak veya onaylanmakla eşdeğerlidir, anlaşıldığın duygusunu taşımak. Tersine çevrenden kopuk hissi uyandırabilir. Çekingenlik asosyallik yolunu da açabilir. Ne kadar içe dönük olursan ol yalnızlık hissine kapılmaktan hoşlanmazsın.
Kurumsal işletmelerde de vizyon; çalışanların ve müşterilerin kendilerini değerli, takdir edilmiş ve anlaşılmış hissettikleri bir dünyadır. Her kuruluşta işe anlama arzusu ile başlanır; yönetenlerini, müşterilerini, ön ve arka planda çalışanlarını anlamak. İnsan bağlantıları kurmakla sorumlu; çalışandan çalışana, çalışandan müşteriye. Bu sırayla kuruluşların ayakta kalabilmesi için her bir çalışanın, perde arkasındakilerin bile, müşteriyi ve birbirini anlaması gerekir.
Olaya bir de tersten bakalım. Kendini anlamak için potansiyel olarak yapabileceğiniz her şeyi yapıyor musunuz? Yanlış anlaşıldığınız ya da anlaşılmadığınızı düşünürken kendi sorumluluğunuz da olabilir mi? Düşünün bakalım kendinizi ne kadar iyi anlıyorsunuz? Özellikleriniz, değerleriniz, tercihleriniz, içgüdüleriniz, kişilik ve karakteriniz, kısaca gerçekten kimsiniz?
Anlamak için belki de karşındakinin yaşadıklarını, geçtiği yollardan geçmiş olmanıza tecrübenize de bağlı olabilir. Hani bire deyiş vardır ‘’damdan düşenin halini damdan düşen anlar diye”. Karşınızdaki insan da anlam veremediğiniz şeyler, bilmediğiniz, yaşamadığınız şeyler de olabilir. Tecrübe sahibi kişilere danışılır genelde, birçok şeyler yaşamış olana… Ancak o beni anlar, bir danışayım sorayım diyerekten.
Ne de olsa kendini bilmek, başkaları tarafından tanınmak ve anlaşılmak kadar önemli.
Anlamak ve anlaşılmak dileğiyle…
29 Kasım 2021
Suadiye
Feeling Understood — Even More Important Than Feeling Loved? | Psychology Today
Why being understood is our greatest human need • Understood (understooduk.com)