Zor Zamanlarda Yeşeren Toprak
Hayatın stresi omuzlarımıza birikerek çöktüğünde kendimizi kırılmak üzere olan ince bir dalın üzerinde buluruz. Dalın kırılmasından korkar, neredeyse nefes almaktan bile çekiniriz. Hareket edemeyiz, kasılırız, hatta bir an gelir kendi ağırlığımız bile taşıyamayacakmışız gibi hissederiz.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlBöyle anlarda en küçük sarsıntı bile sabrımızı tüketir. Yıkılmamak için elimizden geleni yaparız, ama içten içe gücümüzün tükendiğini biliriz. Bu his modern yaşamlarımızda çoğumuzun tanıdığı bir misafirdir.
Peki, böyle anlarda aslında ne oluyor? Kendimizi nasıl algılıyoruz ve gerçek durumumuz ne? Çoğu
zaman kendimizi sert, kırılgan ve sınırlı bir yapı olarak görme tuzağına düşüyoruz. Tüm dertlerimizi, ailevi sorunlarımızı, işin yükünü, kirliliği, trafiği ve hayata dair küçük büyük tüm sıkıntıları dar bir kaba dolduruyoruz. Kabın dolduğunu, hatta taştığını fark ettiğimizde paniğe kapılıyoruz. “Bunu artık taşıyamam!” diye düşünürken bir çıkış yolu bulmaya çalışıyoruz.
Genelde ilk yaptığımız şey stresten kaçmaya çalışmak oluyor. İş yükünü azaltmak, sorumluluklardan uzaklaşmak, daha sade bir yaşam sürmek… Bunlar bir süre rahatlatabilir. Ancak çoğu zaman aynı noktaya geri dönüyoruz. Peki, kendimize hiç şu soruları sorduk mu? "Ya yapımı daha güçlü ve esnek hâle getirebilsem?" "Ya sahip olduğum bu kabı büyütebilirsem?”
Belki de büyümenin sırrı yengecin kabuk değiştirme sürecinde gizlidir. Yengeç kabuğunun dar
geldiğini fark ettiğinde eski kabuğunu çatlatır ve ondan kurtulur. Ancak bu süreçte savunmasız bir
hâle gelir.
Tehlikelere açık olduğu bu geçiş dönemi, büyümenin zorlu, ama zorunlu bir adımıdır.
Yeni kabuğu sertleşip güçlendiğinde yengeç hem daha dayanıklı hem de daha geniş bir yapıya kavuşur.
Hayatta biz de benzer süreçlerden geçeriz. Zorluklar karşısında savunmasız kalmayı göze almadan, eski sınırlarımızdan çıkmadan büyümek mümkün değildir. Ancak bu süreçte her mücadele dayanıklılığımızı ve esnekliğimizi artıran bir dönüşüm fırsatıdır.
Stresin sıkıştırdığı anlarda zorlukları bir tehdit olarak değil, gelişim ve dönüşümün bir aracı olarak
görmek gerekir. Büyüme her zaman sancılıdır, ancak karşılığında daha güçlü ve esnek bir yapı
kazanırız.
Gelin, bir sonraki yazımda bu dönüşüm sürecinde esnek kalmayı destekleyecek, zorlandığımız yerde yeşermemizi sağlayacak pratik yöntemlerden ve bunları nasıl hayatımıza entegre edeceğimizden konuşalım.