Yalnızlaşıyor ve sahte mutluluklarla çevreleniyoruz
Yalnızlaşıyor ve hayatımızda yaratılan sahte mutluluklarla çevreleniyoruz. (Bunları gerçek sanıyoruz)
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone Ol50 Kişiye sordum...
-Yeni bir güne uyandığında; ilk yaptığın şey ne oluyor?
-Sosyal medyaya bakmak.
-Haberleri nereden takip ediyorsun?
-Sosyal medyadan.
-Lüks yaşayan insanların hayatlarını takip ediyor musun?
-Evet.
-Onlar gibi yaşamak istiyor musun? (Sen ya da çocukların)
-(Yanıt sizde)
Teknoloji ile birlikte ‘şey’lere olan bağımlılıklarımız arttı. Ailelerimizle gerçek ilişkilerden ziyade sanal ortamlardaki ‘sahte’ mutlulukları yaşıyoruz.
Giderek insansızlaşan iş hayatımız da ilişkilerimizin zayıflamasına büyük sebep oluyor.
Evde de pek bir şey değişmiyor.
Aslında biz sosyal medya ve medya ile giderek;
Tek tipleşiyoruz.
Ötekileştiriyoruz.
Yalnızlaşıyor ve hayatımızda yaratılan sahte mutluluklarla çevreleniyoruz. (Bunları gerçek sanıyoruz)
Bir şeyleri sahneleyebildiğimiz/gösterebildiğimiz kadar hayatta olduğumuzu hissediyoruz.
Sosyal medyada aldığımız kalp şeklindeki beğeniler ya da onay işaretleri ile kabul gördüğümüzü hissediyoruz.
Orada kendiniz olmanın da bir önemi yok.
Filtreler var.
Fotoğrafların görünmeyen boyutları var.
Gerçekte siz olmayan her şey var.
En kötüsü de nefret söylemi var.
İyi ve güzel yapılan şeyleri beğenmek ve desteklemek yerine karalama kampanyaları düzenliyoruz.
Neden mi?
Çünkü sen yapamadın, o yapabildi.
“O zaman üzerini çiz gitsin” gibi düşünüyoruz/düşünüyorlar.
Zengin ve lüks hayatları sergileyenleri takip edip, bize ait olmayan ek hesap limitindeki paraları harcayarak, kendimizi mutlu hissetmeye çalışıyoruz.
“Şu dükkanda bulunan ayakkabıdan giyersem, onları gibi olurum” sıralı cümleler yerleşiyor dilimize.
Ya da “o telefona sahip olursam statüm artar” gibi.
Ardından ailemizin, mahremiyetimizin, daha da ileri boyutu bebeklerimizin ya da çocuklarımızın fotoğraflarını bir daha silinmeyecek bir sistemin içerisine atıyoruz.
Hem de asla onların bunu isteyip istemediğini sormadan/sorgulamadan.
Eğer mutlu olmak istiyorsan;
Rüzgarın tenine değdiğini düşün, kuşların cıvıltısını, ormanın kokusunu hisset, şu çok istediğin ağaç evi hayal et. Sonra en iyi yapabildiğin bir konuda ihtiyacı olan insanlara destek olabildiğini düşle.
Para kaygısı yok,
Borç yok,
Bir yerlerde görünme ihtiyacı yok,
Endişe yok,
Korku yok…
Sadece kendini gerçekleştirmek ve faydalı olmak var.
Kendine inanır ve güvenirsen, başarı ve mutluluk da seninle gelir.
Unutma herkesin bir hikayesi var ve hikayesi olan daima bu dünyada kalıcıdır.
O zaman şimdi başla, öncelikle mutluluğu sosyal medyada arama. Mutlu olmak istiyorsan, mutlaka başka insanlara faydan olsun.
Daha çok yüz yüze iletişime geç, mutlaka medya okuryazarlığı kapsamında çocuğunu da kendini bilinçlendir. Ardından aşağıdaki egzersizi yap ve yaz.