Zamanının En Güzel Film Yıldızından Wifi Teknolojisinin Temelini Oluşturan Buluş

Onlarca filmin başrolündeki yıldız aktris Hedy Lamarr, aynı zamanda Nazi denizaltılarını batırmaya yardımcı olacak bir teknoloji geliştiren yetenekli, kendi kendini yetiştirmiş bir mucitti.

Kasım 1914’de Viyana’da dünyaya gelen, Yahudi asıllı kız çocuğu Hedy Lamarr, yaşamının akışı içinde 1930 yılında kendini Hollywood setlerinde bulmuş, 1950’ye kadar birçok filmde rol almıştı. Dönemin sinema eleştirmenleri tarafından “Dünyanın En Güzel Kadını” olarak nitelendirilirken o, setlerden arda kalan zamanlarda çocukluğundan beri ilgi duyduğu teknoloji ile uğraşmaktaydı.

Hedy Lamarr fotoğrafları

Göz kamaştırıcı güzelliğini gösteren beş dakikalık video

***

Onlarca filmde rol almasına ve Hollywood'un ünlü dergilerinin kapağına çıkmasına rağmen çok az kişi Hedy'nin aynı zamanda yetenekli bir mucit olduğunu biliyordu. Aslında ortak icat ettiği teknolojilerden biri, GPS, Bluetooth ve Wi-Fi gibi gelecekteki iletişim sistemleri için önemli bir temel oluşturmaktaydı.

Hedy Lamarr MGM Stüdyolarında günde en az 12 saat çalıştıktan sonra çoğu zaman Hollywood partilerine gitmeyi veya pek çok taliplisinden biriyle eğlenmeyi reddediyor ve bunun yerine icat masasına oturuyordu. Bir çizim masası ve mühendislik kitaplarıyla dolu bir kitaplığı vardı. Bütün bunlar onun oldukça ciddiye aldığı, vazgeçemediği hobisiydi ve Lamarr, yaşadığı zamanın günlük sorunlarına pratik çözümler getiren buluşlar sunmaktaydı.

Hedy Lamarr çok sayıda popüler filmde rol almıştır. Bunların başlıcaları arasında 1938 yapımı, Charles Boyer ile başrollerini paylaştığı Algiers filmi ve 1940 yapımı, Spencer Tracy ile başrolünü paylaştığı I Take This Woman filmleri bulunur.

Filmlerinden sahneler. İki dakikalık video

***

Yaklaşan 2. Dünya Savaşı ve Alman Denizaltıları

1930’lu yılların sonlarında, yaklaşan dünya savaşının sinyalleri gelmeye başlamıştı. Alman denizaltılarının yolcu gemilerine torpido atmaya başladığını öğrendiğinde Hedy Lamarr'ın içini bunu sona erdirecek bir icat düşüncesi kemirmeye başlamıştı bile. 1940 yılında Hedy, Avrupa'dan gelen ve Nazi savaş makinesinin sürekli olarak toprak kazandığı ve Alman denizaltılarının Atlantik'te ortalığı kasıp kavurduğu haberleriyle çılgına dönmüştü. Bu, çözülmesi çok daha zor bir sorundu, ama Hedy savaşa dair çabalarında üzerine düşeni yapmaya kararlıydı.

Tam da o sıralarda, savaşın ilk günlerinde kardeşini kaybetmiş avangard bir müzik bestecisi olan George Antheil ile bir akşam yemeğinde tanışması, bir bakıma onun yaşamında dönüm noktasıydı. İkisi birlikte konuya kafa yormaya başlamışlardı bile.

Hedy Lamar, mutsuz ilk evliliği sırasında, kocasının Viyana’da Nazi generaller için verdiği akşam yemeği partilerine katılarak bilime olan ilgisi nedeniyle onların silahlar hakkındaki konuşmalarını dinlediğini ifade etmiştir. O zamanlar edindiği bilgiler aklında tazelenmeye başlamıştı. Neydi o, tabii ki torpidolardı.  “Eğer İngilizler, Alman denizaltılarını su üstü gemilerinden ya da uçaklardan fırlatılan torpidolarla yok edebilselerdi, yaşanan tüm bu katliamın önüne geçebilirlerdi.”

Nasıl olacaktı bu? Aslında cevabı çok açık ve netti: Bir tür radyo kontrollü torpido ile.

Tek sorun, Almanların radyo sinyalini bozmalarını nasıl engelleyecekti?

Piyano Tuşlarından Alınan İlhamla Gelen Buluş

Varlıklı bir ailenin tek çocuğu olan Hedy, banka müdürü olan babasından ve konser piyanisti olan annesinden bale ve piyano dersleri ve binicilik eğitimi almıştı. Müzisyen kocası Antheil ile geceleri piyanonun başına oturur, biri popüler bir şarkı çalmaya başlar, diğeri ivedilikle şarkıyı tanır ve birlikte çalmaya başlarlardı. Pulitzer ödüllü tarihçi Richard Rhodes’a göre, “İki müzisyen aynı müziği çalıyorsa mükemmel bir senkronizasyonla klavyenin etrafında birlikte dolaşabilirler. Ancak dinleyen kişi şarkıyı bilmiyorsa bir sonraki adımda hangi tuşlara basılacağı hakkında hiçbir fikri yoktur. Yani “sinyal” sürekli değişen frekansların içinde gizliydi,”. Rhodes, frekans atlama fikrinin Lamarr'ın aklına ilk kez burada geldiğini düşünüyor (frekans atlamalı yaygın spektrum, diğer adı ile gizli haberleşme sistemi).

Peki bu, radyo kontrollü torpidolara nasıl uygulandı? Almanlar tek bir radyo frekansını kolayca bozabiliyorlardı, ama sürekli değişen frekans senfonisi yapamıyorlardı. Gemi ile torpido arasındaki sinyal her salise, yeni bir frekansta sürekli hareket halindedir. Sinyali bozmaya çalışan için bir andan diğerine sinyalin nerede olduğunu bilmek imkânsızdır, çünkü sinyal devamlı zıplıyor ve atlıyordu.

Akıllı sistemlerine “frekans atlamalı” adını veren Hedy Lamarr'dır. II. Dünya Savaşı'nın başlangıcında, müttefiklerin savaştaki güçlerine katkıda bulunmak için çok istekliydi ve besteci ve mucit olan George Antheil ile birlikte, yayılma spektrumunun radyo güdümlü torpidolarda kullanılabilmesi amacıyla frekans atlamalı yayılma spektrumunu icat ederek ABD'de patentini aldı.

“Gizli iletişim sistemi" olarak da adlandırılan buluş, iletim ve alım arasındaki radyo frekanslarını düzensiz aralıklarla değiştirerek gizli mesajların ele geçirilmesini engelleyebilecek kırılmaz bir kod oluşturmuştu.

Bunu yapmak radyo dalgalarının ele geçirilmesini önleyerek torpidonun amaçlanan hedefi bulmasına olanak tanıdı.

Hedy Lamarr birçok ödül ile taçlandırılmıştır. ABD Siber Komutanlığı 8 Mart 2024 Dünya Kadınlar günü sebebiyle paylaştığı mesajında, "Wi-Fi'nin, Bluetooth, GPS ve diğer kablosuz iletişimlerin annesi" olarak anılan Hedy Lamarr’ı anmıştır.

6 Haziran 2024

Suadiye

Yorumlar
Kalan Karakter 800
Ersin Yildirim
Ne kadar guzel. Hem akıllı hem başarılı hem çalışkan.Hedelerine hep ulaşmış. İftihar edilecek örnek alınacak başarılı bir insan.
Nevin Peşkircioğlu
Fethi Bey, Bu hafta ki yazınız da çok güzel , bilgiler çok ilginç kaleminize sağlık. Teşekkürler…. Nevo
Nihan Gökalp
Bu müthiş hikayeyi kaleminizle bir solukta okuttunuz, teşekkürler Fethi Bey