Vazgeçerek Özgürleşen Sinoplu Filozof Diyojen ve Kinizm Felsefesi

Antik çağların ünlü filozofu Diyojen (Diagones) M.Ö. 412 yılında Sinop’ta doğmuştur. Bu yüzden de antik kaynaklarda dahi Sinoplu Diyojen adıyla geçer. Babası varlıklı biri sayılırdı. Asıl mesleği kuyumculuk olsa da kendisini Sinop’tan kovduran bir hobisi vardı. Ne mi? Kalpazanlık...

Atina’da başlayan hayatı ve yaşadıkları sefalet onun bir bakıma bir düşünür, bir filozof olmasının ilk sinyallerini vermekteydi.  Zor zamanlarında bile keskin zekası ve hazır cevapları ile parlamakta, hitabet yeteneği ile giderek halkın ilgisini çekmekteydi. O günleri için şöyle der Diyojen,

“Fakirlik insanı felsefeye iter. Hiçbir şey sahibi olmayan insan nefsini köreltmeyi öğrenir”.

Düşüncelerinden başka hiçbir şeyi olmayan filozof (biyografi yazarı olduğu da söylenir) Diyojen'i gündüz vakti elinde bir fenerle Atina sokaklarında gezerken gören insanlar kendisine sorduklarında, "Bir adam arıyorum," diyerek yoluna devam ederdi. Bunu yaparak Atina'da aslında "adam", yani iyi ve erdemli birini görmediğini anlatmaya çalışıyordu.

Diyojen'e değerli bir varlığı olup olmadığı sorulduğunda, "Var," der. Üzerinden değerli bir şey çıkmayınca onunla alay edenlere ise göğsünü açıp şöyle konuşur:

“İçinde birbirinden güzel şeyler olan bu vücudu taşıyorum, ama senin gözlerin kapalı olduğundan göremiyorsun.”

 Vazgeçerek Özgürleşen Sinoplu Filozof Diyojen ve Kinizm Felsefesi resim: 0

Sinop girişindeki heykeli

Diyojen mutluluğun en basit biçimde yaşanarak bile elde edilebileceğini savunmuş ve yaşamını bir fıçıda geçirmiştir. Kinik düşünceyi benimseyen filozofa göre doğaya en uygun yaşam hayvanların yaşamıdır.

 Vazgeçerek Özgürleşen Sinoplu Filozof Diyojen ve Kinizm Felsefesi resim: 1

Diyojen, sokaklarda yaşamanın vermiş olduğu alışkanlıktan olsa gerek, fazla istekleri olmayan bir insana dönüşür. Yaşamına böyle devam ettiği günlerde Sokrates’in eski öğrencisi Antisthenes’in, Yunan dilinde köpek gibi anlamına da gelen kinik felsefesi yakın ilgisini çeker ve çabalarıyla onun öğrencisi olur. Kinizm Diyojen’in hayat felsefesini anlatmaktadır aslında.

Öğrendiklerini kendi yaşamına uygulayan Diyojen asgari miktarda eşyayla yaşamayı prensip edinir. Hatta bunu öylesine benimser ki bir gün eliyle su içen çocuğa dönüp şöyle der, 

"Bana fazladan eşyam olduğunu öğrettin".

Sonrasında ne mi yapar? Su çanağı bile onun için artık fazladan bir eşyadır.

Korint Günleri ve Büyük İskender ile Unutulmaz Diyaloğu

Atina’da dolaşırken bir gün korsanlar tarafından kaçırılıp Korint’e getirilen ve köle pazarında satışa çıkarılan Diyojen, Korintli şüpheci filozof olarak anılan Xeniades'in iki oğluna öğretmenlik yapmaya başlar.  Köle pazarında Xeniades’in “Sen ne iş yaparsın?” sorusuna Diyojen’in “Çok iyi efendi olurum. Efendisi olarak almak isteyen varsa buyursun” cevabı Xeniades'i etkileyince onu öğretmen olarak satın alınır. Hayatının kalanını yaşadığı Korint'te sokak yaşamını sürdürmediği, erdemli bir bilgine dönüştüğü de rivayet edilir.

Kıvrak zekası ve felsefesi ile burada da ünü yayılır, halk arasında dilden dile dolaşır, şehrin ileri gelenleri Diyojen ile görüşebilmek için sıraya girer. Ayağına gitmeyen o tek kişi ise Büyük İskender’den başkası değildir.

Diyojen’in kendi ayağına gelmesini bekleyen Büyük İskender umduğunu bulamaz ve kendisi Diyojen’i görmeye gitmeye karar verir. Koskoca hükümdarın Diyojen’i sokakta ziyaret etmesinin tek sebebi ise Büyük İskender’in bir dönem Aristoteles’in eski öğrencisi olması ve filozoflara çok büyük bir sevgi beslemesidir.

Büyük İskender Diyojen'i ziyaret eder. Diyojen o sırada güneşlenmektedir. Büyük İskender'i görünce korkup kaçışan insanlara inat hiç istifini bozmayan Diyojen’e Büyük İskender sorar:

-Sen benim kim olduğumu biliyor musun?

Diyojen,

-Sen benim kölemin kölesisin, çünkü dünya benim kölemdir, sen de dünyanın kölesisin, diyerek cevap verir. 

Diyojen’in bu yanıtı Büyük İskender'in çok hoşuna gider.

“Benden ne istersin?” diyerek kendisinden istediğini dilemesini söyler.

Diyojen’in cevabı ise yaşam felsefesine uygundur:

“Gölge etme başka ihsan istemem."

İskender ise buna şöyle der,

-Gerçekten Büyük İskender olmasaydım Diogenes olmak isterdim.

Diyojen'in cevabı ise, "Eğer Diyojen olmasaydım ben de Diyojen olmak isterdim,” olur.

Başlangıçta bu sadece Diyojen’in kibrini vurgulayan bir hikaye gibi görünebilir ve evet kesinlikle bu da mevcut. Ancak odaklanılması gereken daha önemli kısım güce verilen tepkidir. Günlük yaşamımızda çoğu zaman güçlü insanların bizi daha küçük hissettirmesine izin veririz. Kendimizi yanlışlıkla güçlü bir kişinin önünde bulur ve verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dilersek, karşımızdakinin egosuna yer açmak için varlığımızı olabildiğince küçültmüş oluruz.

Kinizm (Cynicism):

"Köleler nasıl efendileri ne derse onu yapıyorlarsa insanlar da tutkularının dediklerini yaparlar."

Kinizm, zenginlik, güç, şöhret gibi bütün insani duyguları terk edip her şeyden uzak yaşamayı benimseyen bir düşünce biçimidir. Kinizm için var olan temel kavramlar, doğa, akıl, kendi kendine yeterlilik ve özgürlüktür. Bunun dışında her şeyi yok sayarlar. Bir kinik için gelenekler genellikle saçmadır ve alay konusu olmaya değerdir.

Her ne kadar bu düşüncenin kurucusu, Sokrates’in öğrencisi Antishenes (MÖ 446-366) olarak kabul edilse de kinizm dendiğinde akla gelen ilk kişi, hayatını kendine yetmeye ve utanç duygusunun yoksunluğuna adayan Sinoplu değer Diyojen’dir.

Bugün bile Büyük İskender ile beraber Diyojen'den bahsedip onun düşüncelerini tartışıyoruz. Büyük İskender'in koskoca bir ordusu ve yardımcıları vardı, Diyojen'in ise bir fıçısı...

1 Haziran 2024

Suadiye

Yorumlar
Kalan Karakter 800
Cemal Çalımer
Kalpazanlığını bilmiyordum çeşitli kaynaklardan okudum oysa Ya da atlamış olabilirim Kinik eski Yunancada köpek demek köpeksiz bir yaşamın erdemi ya da felsefesi Felsefe güzeldir el attığın İÇİN kutlarım