Öfkeli Poseidon ve İzmirli Seferis

Arkeoloji müzelerini gezmek o topraklarda yaşanmışlıkları tarihin kalıntıları, heykelleri, kullanılmış aletleri, destanları, mitolojik hikayeleri ile izlemek, dinlemek, okumak alır götürür seni bambaşka bir geçmişe, dalarsın düşüncelere, sonrasında belleğinde bıraktığı izlerle...

Anadolu toprakların her karesi bitmez tükenmez tarih yansımaları ile nasıl tanınmış ise antik yunan ve mitolojisi de öylesine bilinir dünyamızda. Kadim dostum Metin Bener ve eşlerimizle Atina'da bulunduğumuz günlerde arkeoloji müzesini görmeden dönmemeli idik.

Öfkeli Poseidon ve İzmirli Seferis resim: 0

Atina Arkeoloji Müzesi girişinde 

Atina Arkeoloji Müzesi dünyanın antik yunan sanatına adanmış en büyük müzelerinden biri olup tarihi, kültürel ve sanatsal değerlerini sergilemektedir. Ziyaretçilere 11.000'den fazla antik yunan ve tarih öncesi eserlerden müteşekkil bir panorama sunulmaktadır. Tarih öncesi koleksiyonlar, vazo, heykel ve sair koleksiyonlar. Arkaik tarzı ve diğer aşinası olduğumuz heykellerin sergilendiği geniş odalarda epey zaman geçirdiğimi söyleyebilirim. Beğeni ve merak tarzlarımıza göre değişik bölümlerde herkese hitap eden bölümlerde koleksiyonlar bulunmaktadır.                   

Benim ise, nasıl ki yük gemileri gördüğümde bakarsam ardından bin bir anılarla ve de denizler, dalgalar ilgimi çekmişse, antik yunanın mitolojik denizler tanrısı da en ilgimi çeken olmuştu müzede. Tabii bu arada antik çağda yaşamış ve batı edebiyatının ilk büyük eserleri kabul edilen İlyada ve Odysseia destanlarının yazarı Homeros’u da tekrar hatırlatmış oldu bana. Odysseia Eski Yunan’da, şair Homeros’un yazdığı varsayılan iki büyük destandan biridir. Destana adını veren kahraman Odysseus’un  bir başka adı da Ulysses’tir. Homeros’un öbür destanı bildiğimiz gibi İlyada’dır. Homeros, Odysseus’un aşılması güç engeller ve serüvenler dolu öyküsünü çok güzel bir şiir diliyle kaleme almıştır Odysseia adlı eserinde.

Odysseia, Truva'nın düşmesinden 10 yıl sonra Odysseus'un İthaca'daki evine dönünceye kadar maceralarını anlatır. İlyada ise 10 yıl süren Truva Savaşı, Odysseia, 10 yıl boyunca Odysseus'un başından geçenlerden ibarettir. İlyada, bir olayı, Odysseia ise bir kişinin destanını anlatır. Antik yunan mitolojisinin kahramanı ve hem İlyada hem de Odysseia’nın yıldızı Odysseus büyük bir savaşçı olarak biliniyordu.

Yunanistan Yarımadası’nın batı kıyısı açıklarındaki İthaca Adası’ndaki evinde karısı Penelope ile oğlu Telemakhos beklemektedir onu. O dönemde Anadolu’nun kuzeybatısındaki Truva kentinden küçük bir gemiyle yelken açıp kara görünceye kadar yol almak olsa olsa iki ya da üç hafta sürerdi. Ne var ki, bu yolculuk Odysseus’un on yılını aldı.

Odysseia aslında onun evine dönmesini geciktiren olayların öyküsüdür. Homeros öyküyü, yolculuğun başlangıcında değil, sona oldukça yakın bir anda, su perisi Kalypso’nun Odysseus’u birkaç yıl alıkoyduğu ada da başlatır.

Öfkeli Poseidon ve İzmirli Seferis resim: 1

Odysseus – Arkeoloji Müzesi - Atina

Odysseia’daki ana temalardan biri Odyssus’un denizler tanrısı Poseidon ile olan bitmez tükenmez kişisel savaşım ve mücadeleleridir. Aslında, Poseidon’un Odysseus’a duyduğu kin ve öfke, Odysseia kahramanının eve dönmesin bu kadar uzun sürmesinin nedenlerinden biridir.

Aralarındaki husumetin nasıl başladığına dair bir teoriye göre Truva savaşı sırasında Poseidon Truva Atları yanında olması ve Odysseus’un savaşı yunanlılar lehine kazanmasının onu mutsuz etmesi idi. 

Öfkeli Poseidon ve İzmirli Seferis resim: 2

Poseidon - Arkeoloji Müzesi - Atina

Odysseus Troya'dan sonra kalkıp tanrı oğlu denizler efendisi  Poseidon'un Atlantis adasının olduğu batı okyanusuna sarkması üzerine Poseidon  dalgalarını salıverir Odysseus’a. (Dünyalar güzeli eşi Penelope’nin rolü çok kurtarıcıdır Odysseus’un hikayesinde.)

Tanrıların bazıları Odysseus’tan yanayken, bazıları da ondan nefret ediyor ve ona kötülük etmek istiyordu. Odysseus’un gemisinin sürekli olarak kazaya uğraması ve rotasını şaşırması hep bu yüzdendir. Tanrılar Odysseus’u eve dönmesine izin vermeyi kararlaştırdıkları zaman bile, Poseidon’un ona duyduğu öfke sürmektedir. Bir seferinde de Kalypso’nun Odysseus’u özgür bırakmasına karar vermişlerdir. Odysseus Kalypso’nun yardımıyla bir sal yapıp denize açılır, ama Poseidon’un nefreti bir kez daha felaketine neden olur. Deniz tanrısı, bir fırtınayla salı batırır. Odysseus boğulmaktan kurtulur ve yüzerek bir adaya çıkar.

Uzun serüvenler sonunda eşi Penelope’nin bile tanımakta güçlük çektiği Odysseus’un çilesi son bulur, karısına ve evine kavuşur.

Genelde hemen hepimizin bildiği mitolojik hikayeler, sanırım çoğumuz çocukluğunda gençliğinde okumuştur bunları. Denizler tanrısı olması Poseidon sempatisi yapsa da beni onun bitmeyen öfke ve kini insanın kişiliğinde taşıdığı zarar verici bir yük olduğu yadsınamaz. Öfke bastırılamazsa, ani parlamalarla göz döndürecek şekilde tezahür ederse çok büyük zarar ve acılara neden olabilir. Yardım alınmalıdır bu durumlarda öfke kontrolü babında. Kin ise omuzlarınızda ve kalbinizde taşıdığınız yüktür, affedene kadar kurtulamayacağınız hayatınızın yükü.

Öfkeli Poseidon ve İzmirli Seferis resim: 3

Afrodit -  Atina Arkeoloji Müzesi  08.10.2017  

Müzede gezerken Odysseus bölümünde rastladım bu ekrana, şiirler akarak geçiyordu, yakaladığım bölümden yararlanıp internette tamamını buldum; ilgi duyanlar internette bulabilir (Upon a line of foreign verse)

(Yorgo Seferis 1900 – 1971)

Öfkeli Poseidon ve İzmirli Seferis resim: 4

20. yüzyılın önemli çağdaş Yunan şairlerinden biridir. Doğduğu Urla’da ve İzmir’de geçmiş çocukluğu. Birinci dünya harbi başlamasıyla baba aileyi Atina’ya taşıdığında 14 yaşında idi.

1963 yılında Nobel Edebiyat Ödülü aldı. “Kapadokya Kaya Kiliselerinde Üç Gün“ adlı eseri vardır.

Doğup büyüdüğü İzmir ve Urla hasreti unutulmaz dizelerin sahibi Nobel ödüllü bir şair yaratmış oldu. İlham kaynağını çocukluk yıllarından aldığını ifade eden şair bir gün döner İzmir’e. Yılların hasreti vardır içinde, İzmir’deki evini arar ama bulamaz, yerine büyük büyük binalar dikilmiştir. Urla’ya gider, doğduğu eve, ama ev tam bir harabe halindedir. Ve şairden aşağıdaki mısralar dökülüverir.

Nasıl ki

kalkar, doğup büyüdüğün şehre

gidersin bir gece

ve bakarsın temelinden yıkılıp yeniden

kurulmuş o şehir

ve yakalamaya çalışırsın geçen yılları

onları yeniden bulmanın umudu içinde

Not: Bugün Yorgo Seferis’in adı küçük bir otel, restoran, sanat galerisi ve kafe’de yaşatılmaktadır. Doğduğu evin bulunduğu sokağa da Yorgo Seferis adı verilmiştir.

Öfkeli Poseidon ve İzmirli Seferis resim: 5

“ Çok Akıllı Adamlar Kulubü “ 3. yıllık toplantısında…

Zorbas Restaurant- Turko Limani – Piraeus - 07.10.2017

(2015 Yılında Sakız adasında altı kişi ile kurduğumuz kulüp)

Ülkemiz toprakları da tarih öncesi zenginlikleri ile doludur. Ne dersiniz, gezmedi isek bugünden başlayalım mı arkeoloji müzelerimizi;

İstanbul Arkeolojik Müzeleri (Çinili Köşk, Eski Şark Eserleri ve Arkeoloji Müzesi)

Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi

Gaziantep Arkeoloji Müzesi

Göreme Açık Hava Müzesi

Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi

Bodrum Sualtı Arkeolojik Müzesi

Hatay Arkeoloji Müzesi

Kahramanmaraş Arkeoloji Müzesi

Çorum Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

Denizli Pamukkale ( Hierapolis) Müzesi

Ve müzeden fazlası ören yerlerimiz; Efes, Patara, Troya, Ani ( Kars ), Ihlara Vadisi, Myra, Antalya Müzesi, Mardin Mor Gabriel Manastırı ve daha onlarca tarih öncesi zenginliklerimizi sunan ören yerleri...

Her konudaki müzelerimizi ve tarihi ören yerlerimizi gezmeniz dileği ile...

 

Fethi Denizmen

Heybeliada, 28 Eylül 2020

 

 

 

 

 

 

                         

 

 

 

 

 

Yorumlar
Kalan Karakter 800
Güven Tangöze
Yurtdışı gezilerimizde gittiğimiz şehirlerde müzelere ve varsa ören yerlerini gezer ve bu yerlerin tarihi geçmişlerini öğrenip resimlendiririz oysa ülkemizde gezip görülecek okadar zengin hazineler ve okadar eski tarihlere dayanan ören yerleri ve müzeler varki acaba merak edip kaç tanesini ziyaret etmek şansını yakalamışızdır? Dünyayı gezip değişik yerleri gezmek kültürlerini incelemek elbette yapılması icap eder ancak burnumuzun dibindeki böyle zenginlikleri neden görmeyiz acaba? Anadolu buram buram tarih kokar ve bu yerleri hepimiz görmeliyiz ki önce bu yerleri tanımalıyiz ve teşvik etmeliyiz.
Cüneyt Çevik
Ağzına ,diline ,kalemine sağlık.Adeta Atina arkeloji müzesini ,oraya gitmeden bize gezdirdin,teşekkürler,,
Cemal Çalımer
👍🥰👏AKILLI ADAMSIN VESSELAM KUTLARIM
Köksal Alptürer
Feti bey bu yazı veönceki yazınızın yorumunu yapacağım bu yazı iyinin turistik yazı olmuş kültür gezisi Tabiki eski Yunan mitolojisi bilhassa bizim için turnuva macerası Anadolu halkı ile Yunanlıların hatta turuva Halkının LUVİLer denen halk hatta yeni bir görüşte neyse Prof HALuK Şahinin luviler kitabı var ayrıca geniş olarak bir İngiliz yazarında luviler adlı kitabı var okumanızı tavsiye ederim daha önçeki yazı için çok koşa konuşacağım ben Kabataş erkek lisesi mezunuyum Halis enginer namı değer göbek Halis Allah Gani Gani rahmet etsin bize bol miktarda kompozisyon yazdırırdı Nihat sami baharlının kompozisyon ağırlıklı liseler için edebiyat kitabı vardi kolaylıklar dilerim ama genelde yazılarının devamını dilerim