Longevity Sırları Grönland Köpekbalıklarında Mı?
Son yıllarda trend olan, hemen hepimizin duyduğu, merak ettiği, kimimizin uygulamaya başladığı bir konsept, uzun ve sağlıklı ömürlülük denen Longevity.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlSağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, yeterli uyku ve vitamin takviyesi gibi çabalarla ömürler uzasın uzamasına da konsept gereği bu da sağlıklı olmalı. Bu çabalar zamanımızda gerontoloji ve biyogerontoloji gibi kavram ve alanların da gelişimine zemin hazırlamaktadır. (Yaşlanmanın sosyal, kültürel, psikolojik ve biyolojik yönlerini ele alan bilim dalı gerontoloji olarak tanımlamaktadır. Biyogerontoloji ise gerontolojinin bir alt disiplini olup, yaşlanmanın biyolojik nedenlerini ve mekanizmalarını anlamaya çalışır.)
Gençlik yıllarımızda gelir mi aklımıza bunlar? Sanmam. Fiziksel sportif aktiviteler hariç gençliğin tadını çıkarırken bir yandan hayat kurma düşünce ve faaliyetleri içerisinde oluruz genelde. Peki, ne zaman ve nasıl başlar bu sağlıklı yaşayarak ömrü uzatma düşüncesi? Tabii ki dört ya da beş onluk yaşlarla birlikte...
Mümkün mü bu? Belki ya da kısmen. Öyle ya dört dörtlük longevity için buna küçük yaşlarda, ilgili hekim kontrolünde başlamak gerekmez mi? Yani hiçbir hastalık, sorun yokken. Yaşlanma durdurulabilir mi? Denir ki "hiçbir şey yaşlanmayı durduramaz, ama yaş alma durdurulabilir, eğer yaşlılığa kendine özge bir yaşam dönemi olarak bakılırsa”. Aslında anlamlı bir hayat yaşamak ve bunu sürdürmek yaşamın sırlarından değil mi, ne dersiniz?
Yeni yeni konseptler, trendler devamlı olarak bilinçaltımıza enjekte edilmekte. 'Günde iki kere yemek ye!', 'Yok, bir kere yeter!', 'Kahvaltı yapma, 16 saat açlık aralığın olsun', 'bunları yeme, şunları ye' ve daha niceleri. Doğrudur, değildir bilemem. Ne doktorum ne beslenme uzmanı.
Kim istemez ki ömrün uzun olsun, ruh ve beden sağlığı tam olsun? Herkes ister elbette, ancak genel öneriler herkese uymayabilir. 'Sağlıklı beslenin' deniyor (tabii sağlıklı besinlere erişim maddi imkânlar dahilindeyse). Nasıl besleneceğiz ki sağlıklı olsun? Sahte gıdalar, pestisitli sebze ve meyveler (insanlar için risk oluşturan tarım ilacı olarak kullanılan bir nevi kimyasal madde) ve diğer çevresel etkenlerle bu epey zor görünüyor.
Ömürler uzadı. İki asır önce 35 yaşındaki kişi 'ben artık yaşlandım' diyordu. Bundan 60-70 yıl önce 40 yaşında kocasını kaybetmiş kadın için tekrar evlenme şansı yok denir, yaş yetmiş işi bitmiş yaftası yenirdi. Şimdi ise kırklı yaşlar gençlik sayılıyor. 70’lik ve 80’likler sağlıkla yaşamanın keyfini sürüyor ve insanoğlu yetmez düşüncesinde. Bilim insanları da elbette boş durmuyorlar, araştırmalara tam gaz devam.
En uzun ömürlü olduğuna inanılan köpekbalığı
Bingo dedirtecek haber yakın zamanlardan umut verici yeni bir keşif: Arktik Okyanusu denilen Kuzey Buz Denizi'nde 1627’den beri yaşayan, omurgalı olduğuna inanılan bir köpekbalığı bulundu. Tahmini yaşının 397 olduğunu ortaya koyan bu keşif deniz yaşamının soğuk ortamlardaki dayanıklılığına ve uzun ömürlülüğüne de ışık tutmakta. (Yaş tahminleri, göz merceklerindeki kristallerin radyokarbon tarihlemesi kullanılarak yapılıyor. Grönland köpekbalığı gözü merceklerinin yakın zamanda yapılan radyokarbon tarihlemesi, bu türün olağanüstü uzun ömürlü olduğuna ilişkin uzun süredir devam eden tahminleri destekliyor. Bu veriler aynı zamanda Grönland köpekbalıklarının ilk uzun yaş verileri olma özelliğini taşıyor.)
Grönland köpekbalıkları tüm omurgalı türleri arasında bilinen en uzun ömre sahip. Türün en az 272 yıllık bir ömre sahip olduğu tahmin ediliyor.
Uzun ömürlü türler yavaş büyüme, geç olgunluk ve düşük doğurganlık gibi yaşam öyküsü özelliklerini paylaşır, bu da yavaş iyileşme oranlarına yol açar ve popülasyonun rahatsızlığa karşı savunmasızlığını artırır. Grönland köpekbalığı (Somniosus microcephalus) yakın zamanda dünyanın en uzun ömürlü omurgalısı kabul edildi, ancak biyolojisi, fizyolojisi ve ekolojisiyle ilgili birçok soru cevapsız kaldı.
Grönland köpekbalığı popülasyonlarının dağılımına ve yaş sınıfı yapısına ışık tutacak özel yaşlanma teknikleri ve demografik çalışmalar mevcut. Popülasyon genetiği ve genomiğindeki ilerlemeler Grönland köpekbalığının aşırı uzun ömürlülüğüne, menziline, popülasyon büyüklüğüne ve çevresel değişime duyarlılığına katkıda bulunan temel faktörleri ortaya çıkaracaktır. Yeni etiketleme teknolojileri ve deneysel ve analitik tasarımdaki gelişmeler Grönland köpekbalıkları ve diğer deniz türleri arasındaki hareket davranışlarının ve etkileşimlerin ayrıntılı olarak izlenmesine olanak tanıyacaktır. Metabolik hızın yanı sıra kalp hızı ve işlevi de dahil olmak üzere fizyoloji ölçümleri, uzun ömrün nedenleri ve sonuçlarına ilişkin anlayışımızı geliştirecektir.
Karaciğer yağı endüstrisini desteklemek için geçmişte köpekbalığı avcılığı İzlanda, Grönland ve Norveç açıklarındaki sularda yapılırken 20. yüzyıl ortalarında talebin azalması bu tür balıkçılığın kapanmasına yol açmıştır. Şu anda Grönland köpekbalıkları öncelikle ticari parakete, solungaç ağı ve dip trolü balıkçılığında hedef dışı av olarak yakalanmaktadır. Uzun ömürlülüğüyle kamuoyundan giderek artan bir ilgi toplasa da lojistik zorluklar bu türün ayrıntılı çalışmasını engellemeye devam etmektedir. Dolayısıyla Grönland köpekbalığı fizyolojisinin (örneğin metabolizma, üreme), ekolojisinin (örneğin yaş sınıfı yapısı, dağılım, ekolojik rol, genetik değişkenlik) ve davranışının (örneğin yırtıcı yetenekler, yatay hareket kalıpları) önemli yönleri hakkında nispeten az şey bilinmektedir.
'Uzun yaşam' genleri tespit edilebilirse
Düşük üretkenlik ile karakterize organizmalar aşırı avlanmaya ve stokların tükenmesine karşı özellikle hassastır, bu nedenle bu türler nominal balıkçılık ölüm oranlarından daha fazlasını destekleyemez. Bazı bölgelerde yüksek tarihsel avlanma oranlarına rağmen diğer köpekbalığı türleriyle karşılaştırıldığında Grönland köpekbalıkları aşırı avlanmaya karşı çok hassas. Uzun ömürlülüğü ve muhafazakâr yaşam öyküsü özelliklerini destekleyen son kanıtlar ticari balıkçılığa yakalanmaya karşı savunmasızlıkları ile birleştiğinde Grönland köpekbalığı popülasyonlarının sürdürülebilirliği, balıkçılık yönetimi organizasyonları arasında giderek artan bir endişe kaynağı. Grönland köpekbalığı araştırmaları alanında devam eden gelişmelere rağmen birçok soru hâlâ cevapsız kalıyor. Nüfus düşüşlerini önlemeyi amaçlayan uygun yönetim eylemleri geliştirmek için odaklanmış çalışma ve teknoloji ve deney tasarımlarındaki sürekli yenilikler yoluyla bu bilgi boşluklarını gidermeye yönelik ihtiyaç kaçınılmaz.
Ömrü 400 yıla kadar uzayan bu köpekbalıkları en uzun yaşayan omurgalı hayvanlar. Araştırmacılar Grönland köpekbalıklarının uzun yaşam sırrını barındırabileceğine inanıyorlar. Norveç Arctic Üniversitesi araştırma ekibi köpek balıklarının bu kadar uzun yaşamasını sağlayan geni tespit etmeyi amaçlıyor. Eğer bu cinsin 'uzun yaşam' genleri tespit edilebilirse neden tüm omurgalıların sınırlı ömürleri olduğu anlaşılabilir ve insanlar da dahil olmak üzere farklı türlerin ömürleri hakkında bilgi edinilebilir. Araştırmacılar yeni keşfin insanların kalp sağlığını iyileştirebilecek önemli katkılar sunmasını da beklemekte.
Yaklaşık 150 yaşında cinsel olgunluğa erişen Grönland köpekbalığının nerde ve nasıl ürediği hâlâ bilinmese de Arktik'in derin ve gizli fiyortlarında çiftleşmeyi tercih edebileceği tahmin ediliyor.
3 Aralık 2024
Suadiye
Manşet görseli, Grönland'a dair tüm bilgilere İngilizce ulaşabileceğiniz dijital kaynak Trap Greenland'den. 1835-36 yıllarında natüralist Paul Gaimard ve Eugene Robert ile Grönland'a araştırmaya giden Fransız sanatçı Auguste Mayer'in Grönland köpekbalığının göz, diş ve deri detaylarını da gösteren litografisi.