Kaybolan Değerlerimiz Yeniden Hayata Döner Mi?
İnsanlar değerleriyle yaşarlar, toplumlar değerleriyle var olur. İnsanlık tarihinin birikimi olan “uygarlık değerleri” de “evrensel emanetler” olarak kuşaktan kuşağa aktarılır. Bunlar temel değerlerdir, özellikleri kalıcı olmalarıdır. -Erdal Atabek
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlToplumların devamlılığı adına onları ayakta tutan en önemli unsurlardan biri hiç şüphesiz değerleridir. Değerlerine sahip çıkmayan ve onları yeni nesillere ulaştıramayan, değer kaymaları yaşayan toplumlar ancak sanal bir dünyada, sosyal çalkantılarla, iyi yaşadıklarını sanarak yaşamaya devam edebilir.
Sosyolojide değerler, hem kendimiz hem de bir bütün olarak toplum için neyin önemli olduğuna dair inançlarımızdır. Bunlar örtülü veya açık (doğrudan ifade edilmiş) olabilir. Değerler neyin doğru, neyin yanlış, iyi veya kötü olduğuna karar vermemize yardımcı olabilir.
Evrensel Değerler
Farklı coğrafyalarda yaşayan toplumların değerlerinin farklılıklar gösterdiği doğal ve tarihsel süreçlerin sonucudur. İçinde bulunduğumuz iletişim çağında insanların birbirlerini etkiledikleri de göz ardı edilemeyen bir gerçeklik olarak ortadadır.
Tüm insanlığın ortak duygusu olarak yaşatılan insanlığa mal olmuş değerler vardır. Evrensel değerlerden bazılarını zikredersek, bunlar; saygı, sevgi, hoşgörü, adalet, dürüstlük, özgürlük, sorumluluk, dayanışma, yardımlaşma, iyilik yapma, paylaşımcı olma, tarafsızlık, liyakat. Farklı coğrafyalar ve kültürler de tüm bunlar yanında değişik değer yargıları da mevcuttur.
Erdal Atabek “Tüketilen Değerler ve Gençlik” kitabında cumhuriyetimizin değerlerini şöyle belirlemiştir; Bağımsızlık, Akılcılık, Bilimcilik , Üreticilik, Aktif ve Etkin Olma, Dayanışmacılık, Özgüven Sahibi Olma, Yetkin Birey ve Örgütlü Toplum Olma, Sorumluluk, Kadın ve Erkek Kimliğinde Eşitlik.
Giderek Kaybolmakta Değerlerimiz
Sarıyer’de doğup büyüdük. Mahalle, semt, çevre, arkadaşlık, dostluk, sevgi saygı kültürü ile yoğrulduk. Çocukluk ve gençlik çağında benimsediğimiz ve bizleri toplum olarak bir arada tutan, hayatlarımıza dokunan, insani değerlerimizi bugün hâlâ, 50’li yılların kuşakları olarak içimizde ve ilişkilerimizde yaşatmaktayız.
Son on beş yıldır hemen her çarşamba, genelde Sarıyer’de gençlik ve okul arkadaşlarımızla uzun soluklu öğle yemekli toplantılarımızda bir taraftan nostalji yaşar ve kendimizi şanslı nesil olarak görürken öte yandan kaybolan değerlerimiz için üzüntü duyarız.
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu misali, giderek hızla gelişen teknoloji, modernleşme, nüfus artışı, bozulan gelir bölüşümü, neo-kapitalizmin toplumları kendi istediği yönde biçimleyen, insanı sadece müşteri olarak gören acımasız piyasa düzeninde bireyselliği ön plana çıkarması değerlerimizin kaybolmasına, yitirilmesine neden olduğu hepimizin gördüğü ve yaşadığıdır.
Mahallemizde biri vefat ettiğinde 40 gün radyo bile açmazdı komşuları. Acıyı paylaşma ve saygı idi bu. Biri hastalandığında tüm komşular yardıma koşar, çorba-yemek dayanışması gösterilirdi. Sevgi duyguları, karşılıklı saygı, etik değerler, paylaşımlar insan olmanın doğallığı içindeydi.
Merak ettim, asırlık bazı dostlarım ne söyleyebilir kaybolan değerlerimiz hakkında diye. İşte verdikleri cevaplar:
“Eski güzel komşuluklar. Bizim koru mahallesinde çok güzel bir komşuluğumuz vardı. Bir aile gibiydik, herkes birbirinin hatırını sorar, arar sorardı. Küçük gibi gözüken, ama aslında çok büyük olan şeylerle mutlu olunurdu. Piyasa caddesinde yürümek, tanıdıklarla selamlaşmak, sohbet etmek, pazara gidip alışveriş yapıp küfeciyle eve götürebilmek, Aralık suyundan su doldurmak, Kocataş’tan su içmek, sucu Maksut’a sebil dağıttırmak, komşularla toplanıp şifa suyuna pikniğe gitmek. Acaba bunlar mı özlediğimiz neşelendiğimiz, yoksa gençliğimiz mi?”
“Yardımseverlik, paylaşma, aile ilişkileri (sofrayı paylaşma, sohbet etme, birlikte vakit geçirme vb.), komşuluk ilişkileri, saygı, başkasını düşünme, mahalle kültürü, ahlaki değerler...”
“Eski dostluklar, arkadaşlıklar, aile içi buluşmalar, yazları gittiğimiz sinemalar, 40-50 yıl önceki doğal hâlindeki yazlık sahiller... Bilemiyorum. Hatırlanacak ve bazen de üzüntü ile gözümüzün önüne gelen değerler”.
Değer değişimlerinin sebepleri
Amerikalı siyaset bilimcisi Ronald Inglehart (1934-2021) 1989'da yayımlanan “Kültürel Kırılmalar” kitabında gittikçe globalleşen değer değişiminin diğer temel sebeplerine ilişkin araştırmalara yer vermiştir. “Toplumsal gelişmenin” yanı sıra Inglehart'ın kitabında yer alan sebepler şu şekilde sıralanabilir:
- Toplumun büyük çoğunluğunun yaşamsal ihtiyaçlarının güvence altına alındığını garantileyen teknolojik gelişmeler.
- Batı dünyasında bir neslin tümünün dış politikada barışı tatmış olması
- Yükselen eğitim düzeyi
- Yaygınlaşan kitle iletişimi
- Artan coğrafi hareketlilik
Alman siyaset bilimcisi Elisabeth Noelle-Neumann ise durumu şöyle özetler:
"Kibarlık, nezaket, dakiklik, düzenlilik, temizlik, tutumluluk (Prusya'ya ait özellikler) gibi gelenekselleştirilmiş özelliklerin anlam kaybına uğraması."
Bana göre yaşam tarzının bireyselleşmesi, paylaşım ve dayanışma kültürünün geri planda kalması, toplumsal olaylara duyarsızlık, nezaket, sevgi, zarafet, incelik, empati gibi kaybolan tohumlar, gelişen teknoloji, modern hayatın getirdikleri ve para para para, paraya kolayca ulaşabilmek, güç sahibi olarak sosyal medyada görülen zenginliklere, konfora, rahata ulaşma arzusu.
Eski değerlere ulaşmak
Yeniden hayata geçirmek mümkün olur mu, sanmıyorum. İnsanlık belki bir gün yıldızlara bile gidebilecek, ama kaybolanlar bir daha geri gelemeyecek. Yine de umudu korumak için bu değerleri yaşamış olan nesiller, torunlarına, gençlere aktarabilirler, okullarda yurttaşlık dersleri altında bunlar öğretilebilir.
Dünyada bencillik ve narsisizm salgını var! -Nevzat Tarhan
Üsküdar Üniversitesi 9. Yüksek İnsani Değerler ödül töreninde açılış konuşması yapan Prof. Dr. Nevzat Tarhan yaptığı konuşmada değerler üzerine vurgu yapmanın önemine işaret ederek ezcümle teknolojinin çok hızlı geliştiğini, bu gelişmenin insanlığın psikolojik sağlığına paralel gitmediğini, insanların mutluluk oranı ve psikolojik sağlık oranlarının tersine gittiğini, bütün dünyada değerlerin yıpranmasına bağlı olarak uyuşturucu kullanımı ve intiharların arttığına dikkat çekmiş, depresyon, mutsuzluk ve boşanmaların da arttığını, dünyada bencillik ve narsisizm salgınının var olduğunu dile getirmiştir.
Devamında Prof Dr. Tarhan “Psikolojide insanı duygu, düşünce ve davranış diye tanımlardık. Son yıllarda buna değerler de eklendi. 3. Nesil psikoterapiler başladı. Bu terapilerde de insanlara yanlış olan değer yargılarının yerine doğru değerlerini öğretmeye yönelik psikolojik sağlamlık eğitimleri kullanılmaya başlandı” diyerek bunların yanı sıra asırlardır süre gelerek oluşan değer yargılarının gençlere anlatılmasının sorumluluk olduğunu kaydetmiş ve rol model kişilerin değer aktarımında çok önemli olduğunu, topluma rol model olan kişilere ödüllerin sunulduğunu da ifade ederek, Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisinde insanın kendini aşmasının en yüksek değer olarak görüldüğünü hatırlatmıştır.
6 Mart 2024
İş insanı ve Finansal Okuryazarlık Eğitmeni Özlem Denizmen’e ödülü babası Fethi Denizmen ile çıktığı sahnede Prof. Dr. Nevzat Tarhan tarafından sunuldu. Konuşmasında, “Bu ödüllerle aslında bizim sorumluluklarımız artıyor, omuzlarımıza daha fazla yük biniyor. Başarının temelinin aldığını daha fazlasıyla geri verebilmek olduğuna inanıyorum” diyen Denizmen, “Ödülün değerini, anlamını yaşatmak için daha çok çalışacağıma söz veriyorum.” şeklinde sözlerini tamamladı.
17 Ocak 2024
Suadiye