Dryas Octopetala
Dryas Octopetala, Arktik (Kuzey Kutbu) ve Alp bölgelerinde yetişen, küçük tabaklara benzeyen dik beyaz çiçekli, 8 yapraklı şirin bir bitkidir.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlDryas Octopetala İzlanda’nın ulusal çiçeği olup Grönland, İskandinavya, Kanada, Batı Kuzey Amerika ve Avrupa'nın dağlık bölgelerinde, özellikle Alpler'de ve güneyde Orta İtalya'ya kadar görülür.
İngiltere ve Galler'de nadir bulunur, ancak kuzey İskoçya'da deniz seviyesindeki kabuklu kumlarda ve İrlanda'da kireç taşı kaldırımlarında karşımıza çıkar.
Çiçeğin merkezinde bol miktarda sarı stamen ve karpel (çiçeklerde erkek ve dişi organ) olup güneş hareket ettikçe çiçekler ona doğru döner. Bitkinin yetiştirilmesi güneşli bir konumda kolayca gerçekleştirilir ve bir kaya bahçesi veya duvarı veya yer örtüsü olarak çok uygundur. Bu bitkiler dona dayanıklı olup doğal yaşam alanlarında 100 yıldan fazla yaşayabilir.
Genç Dryas Devri
Genç Dryas devri yaklaşık 12 bin yıl öncesinde dünyanın ikliminin soğumasıyla başlayan bir dönemi ifade eder. Bu dönem kuzey yarımkürede sıcaklıkların aniden düşmesiyle karakterizedir. İşbu dönem adını soğuk koşullarda yetişen, dayanıklı ve İzlanda'nın ulusal çiçeği olarak bahsettiğimiz Dryas Octopetala'dan almıştır.
Soğuk iklim sıcaklıklarının görüldüğü iki jeolojik dönem bu bitkinin adını taşır: “Genç Dryas” ve “Yaşlı Dryas”. Son buzul çağı 2,5 milyon yıl önce başlamış ve yaklaşık 12-14 bin yıl öncesine kadar sürmüştür. Bu dönemde Dünya yüzeyinin üçte biri buzla kaplıydı. Buzullar, Kuzey Amerika ile Avrasya'nın ortalarına kadar gelmişti ve yaklaşık bir kilometre kalınlığındaydı. Dünyanın ortalama sıcaklığı 8 ise derece civarındaydı.
Beyaz orman perisi de denen bu bitkinin polen kalıntıları sayesinde Genç Dryas (son buzul çağı) keşfedilmiştir. (İsveç göllerinin diplerindeki çamur katmanlarını araştıran bir grup bilim adamı, 12.000 yıl önceye ait dryas octopetala adındaki arktik bir çiçeğe ait büyük miktarda polen keşfeder.) Bu bitkinin 12/14.000 yıl önce İsveç’te yaygın olarak görülmesi, son buz çağından sonra gelen ılık hava yerine aniden daha soğuk bir hava geldiğini göstermiştir. (Bu çiçeğin şerefine, bu arktik yinelemeye genç dryas adı verilmiştir.)
Son buz devri kapıya dayandığında Kuzey Avrupa buz kesti, sular dondu. İspanya ve Portekiz'de bile buzullar görülüyordu. Ezcümle genç dryas geldi ve Avrupa tamamıyla değişti. Binlerce insan donarak veya aç kalarak hayatını kaybetti, nüfus tekrar azaldı, ama tükenmedi.
Bazı insanların nasıl sağ kaldığına ilişkin bir teori (?)
Bu az sayıdaki insanın böylesine dondurucu soğukta Kuzey Avrupa’da nasıl yaşadığına dair evrimsel teorilerden biri diyabet hastalığıdır. Diyabetes mellitus kan şekerini artırarak ona doğal antifriz özelliği katar. Böylece insanın soğuğa direnci artar. Belki de soğuk bu dönemde doğal seleksiyon diyabetli atalarımızdan yana idi ve diyabeti olanlar daha çok üredi.
Dünyamız ısınıyor, hava kirliliği artıyor
Temiz hava, mavi gökyüzü, daha sağlıklı ve güvenli bir yaşam tüm insanlığın isteği ve hakkıdır elbette. Ancak aynı insanlık sadece bugünün yaşam koşullarını ve konforunu artırma faaliyetleri içinde iken aynı anda hava kirliliğine, sıcaklık yükselişlerine, iklim değişikliklerine sebep olarak insan sağlığını, yaşamını olumsuz etkilemekte, birçok hastalıklara ve zamansız ölümlere yol açabilmektedir.
Çağımızın en önemli çevre sorunlarından biri olan küresel ısınmanın ana nedeni, insan etkinlikleri sebebiyle atmosferdeki karbondioksit miktarında yaşanan artıştır. Araştırmacıların tahminlerine göre atmosferdeki karbondioksit miktarı iki katına her çıktığında Dünya’nın ortalama sıcaklığı yaklaşık 3,4°C artıyor. 20.000 yıl önce atmosferdeki karbondioksit derişimi 180 mg/l’ydi. Sanayi Devriminden önce bu değer 280 mg/l’ye çıkmıştı. Bugünse yaklaşık 415 mg/l civarında ve artmaya devam ediyor.
Hava Kirliliği
DSÖ 2024 raporuna göre ülkemiz genelinde kirlilik standartların 4 katından bile fazladır. Bu, sağlık sorunlarına ve dahi ömrümüzün 1 ila 2 yıl arasında kısalmasına da neden olabilmektedir. Hava kirliliği yazlar dahil yılın tamamında görülebilmekte olup nedenleri enerji ve ulaşım için fosil yakıtların yakılması, kömür, petrol ve gazın havamızı zehirlemesi ve iklim değişikliğidir. Kükürt dioksit, azot dioksit , azot oksitler gözle görülmeyen küçük kirli parçacıklar astım, felç, akciğer kanseri ve kalp krizi gibi sorunlara yol açabilmektedir.
Yepyeni Bir Dryas Octopetala Yolda mı Acaba?
İnanması zor gelebilir, ama ne dersiniz, yepyeni bir buzul çağı tekrar gelir mi dünyamıza? Son araştırmalar durumun daha ciddi olduğunu ortaya koyuyor.
Atlantik Okyanusu'nda AMOC (The Atlantic Meridional Overturning Circulation), sıcak suyu okyanus yüzeyi boyunca kuzeye (GulsStream), soğuk ve derin suları (Labrador) ise güneye doğru iter. Bu, daha soğuk enlemlere ısı ve besin sağlar ve karbonu okyanus derinliklerine aktarır. AMOC aynı zamanda tuzluluğu ve sıcaklığı dengeler ve böylece döngü tamamlanmaktadır.
12.000 yıl önce karmaşık nedenlerle buzullar eriyince okyanusa tatlı su karışmış ve bu, okyanustaki tuzluluk oranının düşmesine sebep olmuştur. Bu düşüş dolaşım sistemini bıçak gibi keserek dünyayı yaklaşık bin yıl süren erken dryas buzul devrine sokmuştur.
İklim değişiklikleri, okyanus sıcaklıklarındaki artış, eriyen buz tabakalarının tatlı, soğuk ve yoğun suları Kuzey Atlantik’teki Gulfstream ve Labrador sistemini (AMOC) giderek tamamen çökertebilir. İşbu döngünün son yüz yılda giderek yavaşlama halinde olduğu bilim insanlarınca açıklanmaktadır.
AMOC durmasının muhtemel sonuçları ne olabilir derseniz, şöyle ki; Hindistan, Güney Amerika ve Batı Afrika'da yaşayan milyarca insan tarım yapabilmek ve karınlarını doyurabilmek için Gulf Stream etkisiyle oluşan yağmurlara muhtaç. Diğer yandan Avrupa'da Gulf Stream'in havanın ılınmasını sağlayan etkisi olmazsa birçok şehir yaşanamayacak kadar soğuk olacak ve yıkıcı fırtınalar yaşanacak. Okyanusun diğer yakasında Kuzey Amerika'nın doğusunda deniz seviyeleri yükselecek. Güney yarım kürede ise Amazon yağmur ormanlarının karşı karşıya olduğu tehlike artarken Antarktika'daki buzullar da daha büyük risklerle karşı karşıya kalacak.
Küresel ısınma konusunda gerekli tedbirler alınmazsa içinde bulunduğumuz yüzyılın ikinci yarısında ya da bu dönemin sonlarında soğuma başlayabilir.
WMO (Dünya Meteoroloji Örgütü) raporuna göre son beş yılda buzullardaki erime rekor seviyeye ulaştı. Uzmanlar bu erimeyle birlikte dünya çapında yaklaşık 10 milyon insanın yıkıcı buzul sellerine maruz kalma riski olduğu konusunda uyarıyorlar.
Bilim insanlarının uyarılarına göre dünyanın pek çok yerindeki buzullar 21. yüzyılda yok olacak. Buzulların erimesi bu hızla devam ederse yüz milyonlarca insan temiz içme suyuna ulaşamayacak ve pek çok yer sular altına kalabilecek.
Aslında su sorunu giderek su savaşlarına götürebilece kadar büyümekte ve 2030’lardan itibaren su fiyatlarının çok yükselmesi öngörüler arasında.
Z Kuşağı (!) Dryas Octopetala gelmese bile soğuma ekonomik ve politik değişikliklere neden olabilecektir.
Temiz Hava, Normal İklim Koşulları İçin
Temiz hava ve iklim değişikliklerin önlenebilmesi için her şeyden önce tüm ülkelerce farkındalık yaratmak için çok geniş ve kapsamlı çalışmaların yanında, devletlerin katkısının şart olduğu, trilyon dolarlık servet sahibi şirketler ve paylaşanların daha, yetmez daha fazla para ve güç için bir bakıma sebep oldukları küresel ısınma karşısında, insanlık için çok etkin karşı faaliyetler ve etkinlikler yapılmalıdır dünya ölçeğinde.
Bu arada yenilenebilir enerjiye geçiş, yani fosil yakıtlardan güneş, rüzgar ve hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, sera gazı emisyonlarını azaltır ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yardımcı olur.
Salınan sera gazlarının azalması bile yeterli olamayabilecek noktaya gelmeden genç nesillerin küresel çapta farkındalık yaratmaya artan etkinlikte devam etmesi önem arz ettiği izahtan vareste hale gelmiştir.
İlginç bilgilerin olduğu 7 dakikalık video (Teke Tek Bilim’den alıntı)
31 Mart 2025
Suadiye