Yargıtay'dan Boşanma Davalarına Emsal Karar: Aynı Evde Yaşamak Her Zaman 'Af' Anlamına Gelmez!

Yargıtay boşanma arifesindeki eşleri ilgilendiren önemli bir karar: boşanma davası açıldıktan sonra zorunluluktan dolayı aynı evde yaşamak boşanmayı etkiler mi? İşte Yargıtay’dan gelen o emsal karar ve bu sorunun yanıtı…

Güncelleme:

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, boşanma davaları sürecinde olan çiftleri yakından ilgilendiren ve emsal teşkil edecek önemli bir karara imza attı. Yüksek Mahkeme, boşanma davası açıldıktan sonra eşlerin zorunluluk nedeniyle aynı evi paylaşmaya devam etmelerinin, "af" olarak değerlendirilemeyeceğine hükmetti. Bu karar, özellikle hassas durumlarda, boşanma sürecindeki eşlerin haklarını koruma altına alması açısından büyük önem taşıyor.

'Zorunluluktan Kaynaklandı, Af Sayılamaz'

Olay, kanser tedavisi gören bir kadının açtığı boşanma davasıyla başladı. Davacı kadın, eşinin düzenli bir işinin olmadığını, kendisine ekonomik şiddet uyguladığını, tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu belirterek boşanma talebinde bulundu. Ayrıca, çocukların velayetinin de kendisine verilmesini istedi. Davalı koca ise mahkemeye herhangi bir cevap vermedi.

Yerel mahkeme, ilginç bir gerekçeyle boşanma davasını reddetti. Mahkeme, davanın devamı sırasında eşlerin uzun süre aynı evde yaşamaya devam ettiklerini, bu durumun "karşılıklı affetme" anlamına geldiğini savundu. Bu gerekçeyle, kadının boşanma talebi reddedildi.

Davacı kadın, yerel mahkemenin bu kararına itiraz ederek istinaf yoluna başvurdu. Avukatı aracılığıyla istinaf başvurusunda bulunan kadın, ortada bir af durumunun olmadığını, tarafların ifadelerinde de affa dair bir beyanın bulunmadığını vurguladı. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi, ilk derece mahkemesinin kararını usul ve yasaya uygun bularak istinaf başvurusunu reddetti.

Bunun üzerine, davacı kadın kararlılıkla Yargıtay'a temyiz başvurusunda bulundu. Dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel mahkeme ve istinaf mahkemesinin kararlarını bozarak emsal niteliğinde bir içtihada imza attı.

Yüksek Mahkeme kararında şu önemli tespitlere yer verdi:

Zorunluluk Halinde Aynı Evde Yaşama: "Toplanan delillerden ve dinlenen tanık beyanlarından, davacı kadının kanser tedavisi görmesi ve çocuklarına bakacak durumda olmaması sebebiyle dava açıldıktan sonra bir süre daha tarafların aynı evde yaşadıkları, bu durumda aynı evde yaşamanın zorunluluktan kaynaklandığı, bu durumun af olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır."

Eşlerin Zorunlu Birlikteliği 'Ortak Hayatın Yeniden Kurulması' Anlamına Gelmez: "Eşlerin çocuklar için veya zorunluluktan dolayı bir araya gelmiş olmaları ortak hayatın yeniden kurulduğu anlamını taşımamaktadır."

Yorumlar
Kalan Karakter 800