Savunma Refleksi
Refleks kelimesi hayatın akışı içerisinde kullandığımız, genelde bir uyartı sonucunda ani karşılık veriş, bir bakıma beyne iletilmeksizin verilen cevap diye anlamlandırabiliriz. Tıpta kullanılan anlamını ise tıp bilimine bırakalım.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlSavunma dediğimizde, tabii ki birçok anlamı var ama benim aklıma yedi yaşından beri ilgilisi ve meraklısı olduğum futboldaki savunma ve bir de o meşhur antik yunan filozofu Sokrates’in savunması gelir ki konumuz bu değil elbette…
Benim burada ‘savunma refleksi’ ile vurgulamak istediğim, eş, dost, arkadaş ilişkilerinde ya da herhangi bir ortamda, size hitaben söylenen bir söz, uyarı, eleştiri hatta suçlama karşısında aniden, biraz da sinir katsayısı yüksek şekilde, savunmaya geçmenizdir.
Öncelikle hemen şunu belirteyim, her cevap karşı cevaba davetiye çıkarmaktır.
Daha önceki yazılarımı okumuş olanlar bilir, ben ne tıp doktoruyum, ne psikolog, bu ya da benzeri yazılarımdaki vurgularım hayatın tecrübelerle bana kazandırdığı öğretilerdir yaşamı kolaylaştırma, ilişkilerde sakinleşmeyi sağlama, dostlukların güzellik ortamında devamı bağlamında.
Nehikmetse insanoğlu kendinin yaptığı, düşündüğü her şeyin doğru olduğuna inandırmıştır genelde. Ortada bir yanlış, haksızlık ya da benzer şeyler varsa kendisi doğrudur, haklıdır ve yanlış yapmaz. Bu nedenle de hiç muhakeme yapmadan yüksek sesle anında savunma refleksine geçer. Belki de haklıdır ama düşün-e-mez ki karşısındaki de, futbol kuralı gibi, en iyi savunma hücumdur deyip, taarruza geçecektir.
Toplum içerisinde yaşıyoruz, yolda, trafikte, lokantada, aklınıza gelen her yerde büyüyen münakaşa, kavga, hatta daha fazlası maalesef, ani düşünmeden savunma reflekslerinden husule gelmekte olduğu bilinen bir vakıadır.
Çocuklukta, büyüme çağında, aile, çevre, sosyal değerler, sahip olduğu kültür, oluşan değer yargıları, farklı kültürel anlayış ve yaşam tarzları da muhakemesiz ani savunma reflekslerine de neden olabilmektedir.
Nedense insanoğlu hep kendini ispatlamaya çalışır, ben böyleyim, benim düşüncelerim, tarzım, inancım hep doğrudur ve bitmez tükenmez savunma içerisinde sürüklenir gider hayatı, yorgun düştüğünün farkında değildir.
Çiftler arasındadır en yaygını, suçlama, savunma, cevap hakkı, kendini ispatlama, fasit daireye girilmiştir, döner döner sonucu hüsranla da bitebilir.
Bir düşünsek, niye kendimizi ömür boyu ispatlamakla uğraşırız, yorgun düşeriz, zedelenir ilişkilerimiz.
Galiba olgunluğa ermek, hoş görü sahibi olmak, sakinlikle, muhakeme ederek, mantıklı cevap verme karakterine gelmek zaman almakta, edindiğimiz tecrübeler ve ödediklerimizle mümkün olabiliyor.
Hayatımız insan ilişkilerimizdeki anlayış, hoşgörü, yapacağımız empati, cevaplarımızdaki muhakeme ve sakinlik, biraz da gerekiyorsa öfke kontrolü ile inanın çok daha güzel, yaşanılır, paylaşımcı, huzur verici, kendinizi iyi hissettiren mutlulukla geçebilecektir.
Bilgiye ve çevreye meraklı olun, okuyun, çok okuyun, başkalarının düşünce ve fikirleri muteber olmasa da nezdinizde saygı gösterin o fikirlere, güvenin kendinize ve içinizde hep sevgi olsun ki özgüven sahibi olasınız.
Bu da size tüm yaşamınızda hep artılar sağlayacak, ilişkilerinizde, özel ve iş hayatınızda sizi kuvvetli hissettirecek ve yaşam kaliteniz daha da yükselecektir.
Özgüven sahibi olmanın bir yararı da iki de bir savunmaya geçmeye ihtiyaç duymayacaksınız. Sizi hatalı bulduklarını söylediklerinde, suçladıklarında, hatta üstünüze gelindiğinde bile, vicdanen rahatsanız, özgüveniniz tamsa savunma refleksiniz azalır ve hatta kaybolur. Ayrıca kendinizi karşındakine, özellikle de uzun yıllarını paylaştığınız eşinize, sevdiğinize ispatlama zorunluğu yorar hayatı, öyle değil mi, ne dersiniz?
Bir kez daha vurgulamak istiyorum altını çizerekten, savuma refleksi ilişkileri zedeler, rahatsızlık verir sonunda, kendinin doğru olduğuna inanıyorsanız ve en önemlisi vicdanınız rahatsa eleştirilere karşı savunmaya geçmeyip susmanın bir güzel erdem olduğu da yadsınamaz bir vakıadır, ilişkilerinizde huzuru arttırır.
İçinizdeki sevgi eksik olmadan, yormadan hayatınızı doya doya yaşamanız ve yaşatmanız dileğimle.
Fethi Denizmen
Ağustos 2020
Heybeliada