Kahramanmaraş depreminde 5,5 milyon çocuk etkilendi!
Büyük depremin ardından, çocukların güvenliklerinin sağlanmasının çok önemli olduğu ve bu konuda dikkatli olunması gerektiği uyarısını yapan Prof. Dr. Nurper Ülküer, deprem bölgesindeki kayıp çocuk, iddialarına işaret etti. Ülküer, depremden 5,5 milyon çocuğun etkilendiğini söyledi.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone Ol“Afet Günlerinde Durum Değerlendirmesi, Sağlık ve Güvenlik Tedbirleri” başlıklı Üsküdar Üniversitesi tarafından düzenlenen panelde Kahramanmaraş depremini değerlendiren farklı disiplinlerdeki uzmanlar, olası deprem ve afetlerde alınması gereken önlemlere dikkat çekti.
Afet günlerinde akut dönemde çocukların güvende olma ve güvenliklerinin sağlanmasının çok önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Nurper Ülküer, özellikle deprem bölgesinden kayıp çocuk iddialarına işaret ederek “Çocukların bu dönemde aileleri veya yakınları ile kalması ve buluşması sağlanmalıdır. Çocukların kayıtlarının tutulması çok önemlidir. Depremde tahmini 5,5 milyon çocuk etkilendi. Hiçbir çocuğun kaybolmamasının sağlanması gereklidir.” dedi.
Yaşanan deprem felaketinde enkaz altında kalanın toplumsal ahlak olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise “Ahlaklı insanların deprem bölgelerinde inşa etmiş oldukları binalar yerinde duruyor. Ahlaklı insanların hile yapmadan, bilimsel kurallara uygun olarak yaptıkları binalar yıkılmadı. Mühendislik kurallarına uyulmadan inşa edilen binalar çöktü. Bunun sebebi de bana göre toplumsal ahlaktır.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan panelin açılış konuşmasında, tarihte dünyadaki doğal afetler içerisinde deprem afetlerinin en büyüklerinden birini yaşadığımızı belirterek “Fay uzunluğu 500 kilometre, etkilediği alan ve yıkıcı etkisi çok yüksek bir kırılma yaşadık. Bu bir doğal afetten de ziyade felaket boyutunda. Böyle bir durumda insan sağlığı ile uğraşanlar, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki uzmanlar ve yer bilimcilerin çıkarması gereken önemli dersler var. Psikoloji alanındaki uzmanlar olarak çıkarılması gereken bu dersleri ‘Geliştiren Travma’ olarak adlandırıyoruz.
Büyük bir acı yaşandı. Geçtiğimiz 10 günde deprem bölgelerinde yaşanan acılar bizler de ikincil bir travma oluşturdu. Depremi yaşayan insanların sınavı böyle durumlarda isyan etmeden ama dayanıklılık geliştirerek doğru davranarak bu dönemi aşmalarıdır. Biz direkt olarak dezavantajlı değiliz ama bize de onlara yardım edebilmek, onların ihtiyaçlarını karşılamak, bu olayda doğru bir empati ile yaklaşarak toplumun ve insanların yararına nasıl değerlendirebiliriz diye düşünmek düşüyor. Eğer bunu yapabilirsek Türkiye bu durumdan kazançlı çıkacaktır.” diye konuştu.
“Etik Değerlerin Bir Fiyatı Var Gibi Düşünüyoruz”
Japonya’nın 1933’te büyük bir deprem yaşadığını hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “O depremden çıkardıkları derslerle yüksek binalar da yapsalar bilimin kurallarına uyuyorlar. Bunu kutsal derecede doğrulaştırmışlar. Japonlar ve Almanlar etik değerleri kutsallaştırmışlar. Peki biz neden etik kuralları kutsallaştırmıyoruz ve onları sorgulanamaz hale getirmiyoruz? Bizde muhakkak insanların satın alınabileceği bir fiyatı var gibi düşünülüyor. Bu nedenle bu konular masaya yatırılmalıdır.” dedi.
Akut dönemde çocukların güvende olma ve güvenliklerinin sağlanmasının çok önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Nurper Ülküer, özellikle deprem bölgesinden gelen pek çok kayıp çocuk haberi olduğunu belirterek “En önemli sorunların arasında kayıp çocuklar gelmektedir. Kayıp pek çok çocuk bulunduğuna yönelik bilgiler var. Çocukların bu dönemde aileleri veya yakınları ile kalması ve buluşması sağlanmalıdır. Çocukların kayıtlarının tutulması çok önemlidir. Hiçbir çocuğun kaybolmamasının sağlanması gereklidir.” dedi.
Prof. Dr. Nurper Ülküer, deprem gibi afet durumlarında çocukların fiziksel ve ruhsal travmalarla karşılaşabileceğini belirterek birinci derecede bakım verenlerin kaybı, yaralanması, sağlığını kaybetmesi ya da çocuğun şiddete maruz kalma ve kaçırılma gibi olaylar yaşayabileceğini söyledi. Ruhsal travmaların ortaya çıkardığı toksik stresin beyin gelişimini olumsuz etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Nurper Ülküer, özellikle bu dönemde ebeveyn ya da bakım veren desteğinin önemini vurgulayarak bu ilişkinin toksik stresi önleyeceğini söyledi. Prof. Dr. Nurper Ülküer, özellikle afet bölgelerindeki ebeveyn ve bakımverenlerin kaygılarını çocuklara yansıtmamaları gerektiğini de vurgulayarak tavsiyelerde bulundu.
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, “Afet Durumlarında Sağlık Yönetim Uygulamaları” başlıklı konuşmasında deprem öncesinde ve sonrasında özellikle halk sağlığı alanında alınması gereken önlemlere değindi. Olağanüstü durumların yönetiminin halk sağlığı açısından önemini vurgulayan Prof. Dr. Haydar Sur, “Tıbbi ihtiyaçların karşılanması, halk sağlığının korunması ve desteklenmesi önem arz etmektedir. Hasta ve yaralıların olduğu kadar sağlık görevlilerinin de can ve mal güvenliğinin temini sağlanmalıdır.” dedi.
Bir halk sağlığı uzmanı olarak deprem bölgesinde özellikle sahra tuvaletleri yapılması gerektiğini her seferinde vurguladığını belirterek seyyar tuvalet kullanımının özellikle salgın hastalıkların ortaya çıkma riskini artırabileceğini söyledi. Prof. Dr. Haydar Sur, “Seyyar tuvalet kabini çok önemli hijyen sorunlarına davetiye çıkarabilir. Bunların düzenli olarak temizliğinin sağlanması çok zordur. Seyyar tuvalet kabini yerine 70-80 metre derinliğinde kazılarak hazırlanan sahra tuvaletleri daha sağlıklıdır. Bunların her birinin işlevi tamamlandığında üzeri toprakla kapatılarak yenisi açılabilir.” dedi.