İcra geldiğinde ne yapmalı?
İcra dosyası sayısı 24 milyonu aştı, yediemin depolarında boş yer kalmazken, takipteki borç miktarı 30 milyar lirayı buldu. Peki icra geldiğinde ne yapılmalı, nelere dikkat edilmeli? İşte icra ile ilgili bilinmesi gereken tüm detaylar…
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlBir borç sonrası icra ile karşı karşıya kaldığınızda yapmanız gereken ilk şey; telaşa kapılmadan tebligatı iyice okumak ve tebligatta belirtilen borca ilişkin bilgi ve süreleri dikkatle incelemektir. Zira ödeme emrini tebliğ alan kişi borçlu olmadığını düşünüyorsa ödeme emrine itiraz edebilir. Genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinde de borçlu, icra dairesi tarafından kendisine gönderilen ödeme emrine 7 gün içinde itirazlarını bildirirse, takip durur.
Zamanında ödenemeyen borçlar için icra ve haciz işlemleri başlatabilir. İcra takibi ve haciz işlemleri söz konusu olduğunda; sürecin doğru şekilde işlemesi, itiraz sürelerinin zamanında yapılması, itiraz dilekçelerinin doğru şekilde hazırlanması gibi birçok konu önem kazanır. Borcun toplu şekilde değil de taksitler şeklinde ödenmesi gibi farklı çözümler sunulan icra takibi işlemleri yanında; haciz işlemleri uygulanırken de kişilerin haksız şekilde gerçekleştirilebilen uygulamalara da itiraz etme hakkı bulunur.
Borç; alacaklı kişinin borçludan istemeye hakkı olduğu ve borçlu kişinin de borcunu ödemekle yükümlü olduğu, hukuki bir ilişkidir. Borç, hukuken kanıtlanmış bir yükümlülük olmakla birlikte, vadesi gelen borcun zamanında ödenmemesi ve uzun süre ödenemeyen borcun, faiziyle birlikte ödenmesi de alacaklı borçlu ilişkisinde yer alır.
Bir borç için icra takibi ve haciz işlemleri başlatabilmek için; borcun var olduğunun, yasal olarak ispat edilmesi şartı vardır. Bu borcun ispat edilmesi süresi içinde, alacaklı borçlu tarafa, hatırlatma amaçlı tebligat yollar. Tebliğ edilme süresi içinde, herhangi bir cevap alınamazsa, borç bilgisi ihtarname olarak borçluya gönderilerek, borcu ödemesi istenir. Bu süre içinde de herhangi bir borç ödenmemesi durumunda; borçlunun mal varlığının araştırılması yapılarak, borca karşılık yeterli olan malların haciz işlemleri başlatılabilir.
İcra takibi; belli bir alacak için, yasal yollara başvurarak, cebri icra ile, borçludan borcunun tahsil edilmesi için gerçekleştirilen işlemlerdir. İcra takip türleri ilamlı icra ve ilamsız icra olarak ayrılır. İcra Hukuku’nda icra takip türlerinden biri olan ilamlı icranın başlatılabilmesi için, alacaklı kişide ilam ya da ilam niteliğinde kabul edilen bir belge bulunmalıdır. İlamlı icra takibine maruz kalan borçlu kişi, icra emrine itiraz etme hakkına sahip değildir. Burada borçlu tarafın yapabileceği tek şey, icra emrinin geri bırakılmasını istemektir.
İcra takibi ne tür olursa olsun; alacaklı İcra Dairesi aracılığıyla takip talebi ile icra işleminin başlatılmasındaki ilk adım atılır.
Mahkemenin sonuçlanma şeklini gösteren belge olan ilam, İcra Hukuku’nda ilamsız icra takibinde geçersizdir. Yani mahkemenin verdiği karara gerek duyulmadan icra takibi ve haciz işlemleri başlatılabilir.
İlamsız icra takip yolları, 3 şekilde gerçekleştirilir:
Genel haciz yoluyla takip
Kambiyo senetlerine özgü haciz
Kiralanmış taşınmazların tahliye edilmesi
İlamsız icra takibinde herhangi bir belgeye ihtiyaç olmadığı gibi, İcra Daireleri vasıtasıyla, icra takibi başlatılır.
Alacaklının borçlu kişiden alacağını tahsil etmesi amacıyla İcra Müdürlüğü’nde başlattığı icra takibi ve haciz işlemleri; mağduriyet yaratan durumun, taraflar için en kısa sürede ve en az kayıpla gerçekleştirilmesiyle sağlanır.
Borçlu tarafın ödeme emrinin kesinleşmesinden önce, itirazı yapılması gerekir. Aksi durumda itiraz hakkı kaybolur ve dava açılması gerekir. Bu tür itirazların zamanında yapılması, icra takibi, haciz işlemleri konusunda bir hukukçu desteğine başvurmak yararlı olur.
İcra takibi süreci, en hızlı sonuç veren takiplerdir. İcra takibine itiraz etmek için farklı birçok sebep olabilir. İcra takibinin yürütüldüğü İcra Dairesi’ne itiraz yapılır.
Herhangi bir borcun bulunmadığı
Borcun kısmen de olsa ödendiği
Borcun tamamının ödendiği
Borca dair yetki ve imza itirazları gibi farklı sebepler olabilir.
Ödeme emrine itiraz, sebepleriyle birlikte, en geç 7 gün içinde yapılmalı ve böylece hak düşürücü sebep süresi işletilmeye başlanmalıdır. İtiraz yazılı ya da sözlü yapılır. Ödeme emrine yapılan geçerli itiraz sonrasında icra takibi ve haciz işlemleri durur.
Ödeme emrine borçluya yüklenemeyen bir engelin, mücbir sebebin olması dolayısıyla itiraz edemeyen borçlu gecikmiş itiraz süresi ile, borç emrine itiraz edebilir. Bu şekilde yapılan itiraz, İcra Mahkemesi’ne yapılır. Gecikme nedenini oluşturan engellerin kalktığı tarih itibariyle, gecikmiş itiraz 3 gün içinde yapılmalıdır. Bu itiraz süresinde icra takibi kendiliğinden durmadığı gibi, İcra Mahkemesi, dosya üzerinden inceleme yaparak, kararını verir.
İcra takibi ve haciz işlemleri, ödeme emrinin kesinleşmesiyle birlikte yapılır. Alacaklı kişi, İcra Müdürlüğü’ne haciz talebini iletir. Yapılan araştırmada borçlunun taşınır ve taşınmaz malları üzerinden haciz şerhi işleme alınır. Aynı zamanda borçlu kişinin adresine fiili şekilde yapılacak hacizlerde, öncelikle alacaklı tarafından haciz yolluğu adı altında haciz ücretinin yatırılması gerekir. Haciz işlemlerinde; borçluya haber vermek, uyarı için ihtarname göndermek gibi bir zorunluluk yoktur.
Borca karşılık gelecek taşınır ve taşınmaz mallar
İcra ve İflas Kanunu’nda sayılan mal ve hakların dışındaki tüm malvarlığı
Borçlunun işçi ya da memur olmasına göre maaşın ¼ haciz işlemine tabidir.
Borçlu emekliyse, kişinin onayı olmadığı sürece, emekli maaşına el konulamaz.
İcra takibi ve haciz işlemleri için, haciz yapılacak adres, İcra Dairesi’nin yetki alanına girmiyorsa, adresteki yetkili İcra Müdürlüğü’ne haciz talimatı yazılarak, haciz işlemleri başlatılır. Haciz memurları tarafından ve gerektiğinde polis nezaretinde yapılan haciz işlemlerinde, haciz memurları haciz tutanağı tutarak, borçlu ve alacaklıya imzalatır.
Çoğunlukla icra takibi ve haciz işlemleri muhatabı olan kişiler, eve hacze gelen memurlara zorluk çıkarabilir. Ancak icra memurları, evdeki tüm çekmecelere bakmaya, çilingirle kapıyı açmaya ve haciz işlemlerini gerçekleştirmeye hakkı vardır. Borca karşılık gelecek para, kıymetli evraklar, gümüş ya da antika eşyalar, değerli süs ve takı eşyaları haczedilir. Hane halkının yaşaması için gerekli mallar dışındaki eşyalar haczedilir.
Bazı haciz işlemlerinde, haczedilen eşyalar, borçluya ait olmayabilir. İcra takibi ve haciz işlemleri sırasında hacizle alınan eşyaların borçluya ait olmadığı, icra memuruna bildirilerek, haciz tutanağına alınması sağlanır. Haciz yoluyla alınan eşyaların gerçek sahibine durum bildirilir ve bu durumda, eşyaları haczedilen kişi, istihkak davası açma hakkını kazanır. Haksız bildirim yapılmışsa, tazminat ödeme yükümlülüğünün de doğabileceği istihkak davasının, prosedürlerinin doğru şekilde işlemesi için, konusunda uzman ve deneyimli avukat ile açılması önerilir.
Mal beyanı; borcu karşılayacak miktardaki mal varlığının net şekilde bildirildiği bir dilekçedir. Bu dilekçede açık adres belirtilmesi zorunludur. Kişinin 10 gün içinde mal beyanında bulunması zorunluluğu vardır. İcra takibi, haciz işlemleri söz konusu olduğunda, takibe konu teşkil edecek alacak miktarı, asgari ücreti geçebilir. Eğer böyle bir durumda mal beyanında bulunulmadığı durumlarda alacaklı kişi, İcra Mahkemesi’ne başvurarak, borçlunun mal beyanında bulunmasına kadar, 3 ayı geçmemek koşuluyla, hapis isteme hakkına sahiptir. Tazyik hapsi olarak geçen bu hapis cezası, borçlunun 3 ay geçmeden mal beyanında bulunmasıyla kaldırılır.
Takip başlatıldıktan itibaren ödeme emri tebliğ edilir. Bu ödeme emrine 7 gün içinde itiraz edilerek, takibin durdurulması sağlanır. Alacaklı kişi, 6 aylık süre içinde, itirazın kaldırılması davası açma hakkına sahiptir. Genel mahkemelerde itirazın iptali davası olarak görülen davalarda, 12 aylık süre geçerlidir. Bu süre içinde borç miktarına, teminat yatırılır. Borçlunun dava açabilmesi için, ödeme emrini kaçırmış olmalı ya da takip kesinleşmelidir. Alacaklı kişi de teminat göstererek dava açabilir. Gösterilen teminatlar, davada haksız olan taraftan alınır. Davayı açan kişi haksız ise, teminat geri verilmez. Teminatın yatırılmaması, hâkimin daha samimi bulduğu tarafa, biraz daha süre vermesine kadar gidebilir.