Deprem sadece binaları değil tarihi de yıktı geçti!
Kahramanmaraş merkezli, 10 ili etkileyen depremlerde on binlerce bina yerle bir oldu. Anadolu Bölgesinde binlerce yıldır varlığını koruyarak ayakta kalan nadide tarihi yapıların birçoğu da ne yazık ki deprem felaketine karşı koyamadı.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlMerkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan, Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından deprem bölgelerinde yer alan bazı tarihi cami ve yapılar zarar gördü. Anadolu Bölgesinde binlerce yıldır varlığını koruyarak ayakta kalan nadide tarihi yapıların birçoğu ne yazık ki deprem felaketine karşı koyamadı.
Adıyaman'ın merkezinde bulunan bu camii, 1505-1515 yıllarında Dulkadirli Beyi Durak Bey tarafından yaptırıldı. Cami, günümüzdeki şekline 1863 yılında kavuşsa da gerçekleşen depremde maalesef kendini koruyamadı. Tarihi bina depremde ağır yıkım aldı.
Adıyaman'ın Kahta ilçesinde yer alan ve tarihi milattan önceye dayanan bu tümülüs, Kommagene Krallığı'na ait bir anıt mezardır. Doğu, batı ve güney yönlerine ayrı ayrı sütunlar halinde yapılan bu yapı günümüze kadar sadece 4 sütun olarak varlığını koruyabildi. Bunlardan ikisi doğu, diğer ikisi de batıdadır.
Yapılan araştırmalar, bu tümülüsün Komagene Kralı II. Mithridates tarafından inşa ettiği bilinir. Meydana gelen depremde Kral Mithridates ve kardeşi Laodice'nin kabartmalarına ait sütun yıkıldı.
Sokullu Mehmet Paşa'nın 1574 yılında Mimar Sinan'a yaptırdığı bu cami; medrese, sıbyan mektebi, arasta, han, tabhane, imaret, hamam ve çeşmeden oluşan bir külliyeye sahiptir. Caminin ibadet alanını örten büyük kubbe, daha küçük iki kubbe ile desteklenmiştir. Külliyenin bedesteni, kervansaray ile cami arasında yer alır.
Buradaki beş satırlık kitabeden anladığımız kadarıyla, 1574-1575 yılları arasında inşa edilmiştir. 16. yüzyıl klasik Osmanlı mimarisi üslubuna bir örnek olan caminin minaresi ise depremde yıkıldı.
Kahta Kalesi, Kommageneliler döneminde yazlık başkenti olarak bir idari merkezi halinde inşa edildi. Roma Dönemi boyunca da varlığını korudu. Kale, Memlükler bölgeye hükmettiğinde bugünkü halini aldı. Kahta, Cumhuriyet dönemine kadar ilçe merkezi olarak Elazığ (Memuret-ül Aziz) ile ilişkilendirilerek 1926 yılına kadar kullanıldı. Şimdi ise depremde hafif hasar gören yapılar arasında.
Antakya'nın Müslüman Arapların eline geçtiği 638 yılında inşa edilen hoşgörü, kardeşlik ve huzurun sembolü Anadolu'nun ilk camilerinden Habib-i Neccar Camisi, depremin meydana getirdiği etkiyle tamamen yıkıldı. Avlusunda Hz. İsa'nın üç elçisinin mezarı bulunması nedeniyle Müslümanlar için olduğu kadar Hristiyanlar için de önemli merkezler arasında yer alıyor. Tarihi camiden geriye sadece moloz yığınının kaldığı görüldü.
Hatay kentinin önemli simgelerinden olan ve 16. yüzyılda Memlükler tarafından inşa edilen Ulu Cami de tamamen yıkıldı. Hatay'ın merkez Antakya ilçesinde Kurtuluş Caddesi'nde bulunan, 16. yüzyılda yapıldığı bilinen tarihi Sarımiye Camisi de depremin yıkıcı etkisinden nasibini aldı.
Selçuklu mimarisinin güzel bir örneğini oluşturan ve Hatay'da yer alan caminin, Memlükler tarafından 16. yüzyılda yapıldığı düşünülüyor. Cami, Hatay'a ait en eski ve en büyük cami olarak kabul edilir. Ne yazık ki cami, depremde tamamen yıkıldı.
Bugünkü halini kaleler mimarı olarak bilinen Bizans İmparatoru Iustinianos döneminde alan kale, Bizans döneminden sonraki yıllarda Memlükler, Dulkadiroğluları ve Osmanlılar tarafından zaman zaman onarıldı. Kalenin ana kapı üzerinde yer alan kitabeden, ana kapı ve kale köprüsünün iki yanındaki kulelerin Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1557’de yeniden yaptırıldığı anlaşılıyordu.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde 36 burcu bulunduğunu yazdığı kalenin günümüze bunların yalnızca 12’si ulaşmıştı. Kale, son halini 2000’li yılların başında yapılan bir restorasyon ile almıştı. Duvarları taş bloklardan yapılan, çevresi 1200 metre olan kale, günümüzde ‘Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panoraması Müzesi’ olarak ziyarete açıktı.
Depremde hasar alan tarihi bir yer olarak Gaziantep'te yer alan bu evler, şehrin eski yaşamına bir bakış sunan tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Evlerin yer aldığı Gaziantep'in Bey Mahallesi, şehrin karanlık havasından, gürültüsünden ve yoğunluğundan uzaklaşıp kendinizi bir zaman tünelinde bulup nefes alabileceğiniz bir yer. Depremde birçok kısmı hasar almış durumda.
Gaziantep merkezde bulunan tarihi Bayazhan da depremde hasar gördü, batıya bakan duvarı yıkıldı. Gaziantep’te 1900’lü yılların başında yaptırılan, Kurtuluş Savaşı yıllarında İngiliz ve Fransızlar tarafından karargah ve hapishane olarak kullanılan Bayazhan, günümüzde kent müzesi olarak ziyarete açıktı.
Gaziantep'in tarihinde önemli bir yer tutan Bayazhan, 1909 yılında tütüncü Bayaz Ahmet Efendi tarafından yaptırıldı. Gaziantep Belediyesi tarafından Gaziantep şehrinin kültür ve tarihini sergileyen bir müzeye dönüştürülerek 2009 yılında halka açıldı. Yapı, deprem nedeniyle büyük hasar aldı.
Fransız mimar Leon Benju tarafından Köprübaşı olarak anılan meydanda 1927 yılında inşa edilen ve 1938'den Hatay Devleti'nin Türkiye'ye katıldığı 29 Haziran 1939'a kadar meclis binası olarak hizmet veren yapı da maalesef depremle birlikte yerle bir oldu.
Tarihi Hatay Büyükşehir Belediye binasının da hasar gördüğü depremde, Hatay El Sanatları Teşhir ve Satış Merkezi'nin tarihi binasının ön cephesi yıkıldı.
Gaziantep’in eski yerleşim bölgelerinden Karagöz Mahallesi’nde bulunan tarihi Karagöz Camisi’nin de minaresi depremle yıkıldı. 756 yılında meşhur Nuri Mehmet Paşa’nın dedesi ve Antep’in yerlisi olan battal ağa tarafından yapımına başlanan, 1758 yılında tamamlanan Karagöz Camisi’nin adını Halep ve Antep arasında yaşayan Beydili ve Eymürlü boyuna mensup ‘Karagözlü’ adında bir Türkmen oymağından aldığı biliniyor.
Depremde Gaziantep’in ayrıca iki tarihi camisi Şirvani ve Karagöz camileri de büyük hasar gördü. 1677’de Gaziantep Kalesi’nin hemen güneybatısına inşa edilen tarihi Şirvani Camii’nin doğu cephesindeki duvarı ve kubbesi depremde çöktü. Minaresindeki etkileyici süslemelerle bilinen, geçmişte tarihî Gaziantep camileri içerisinde minaresi iki şerefeli olan tek cami olan Şirvani Camii; bu nedenle halk arasında ‘İki Şerefeli Camii’ diye adlandırılıyordu.
Adıyaman, Şanlıurfa ve Kahramanmaraş’ta bulunan ve aynı adı taşıyan Ulu Camii’ler depremden büyük yara aldı. Kahramanmaraş’a bağlı Elbistan ilçesinde bulunan merkez Ulu Cami’nin minaresi koptu. Bir asır önce, Maraş’ın Fransızlar tarafında işgali sırasında şehrin tarihi direnişine tanıklık eden Ulu Cami’de büyük hasar oluştu. İnşa tarihi kesin olarak bilinmeyen caminin taç kapısı üzerindeki kitabede H. 637 tarihi kayıtlı.
Adıyaman Ulu Camii
Depremden en çok etkilenen iller arasında yer alan Adıyaman’da da 6 asırlık tarihi Ulu Camii de depremde büyük hasar gördü. İl merkezinde yer alan, 1506-1515 tarihleri arasında Dulkadiroğulları döneminde yapıldığı fakat daha sonra yıkıldığı belirtilen Ulu Cami’nin, 1863 tarihinde yaptırıldığını bildiren bir kitabe, minare kaidesinin doğuya bakan üst yüzeyinde bulunuyordu.
Caminin doğu, batı ve kuzey olmak üzere üç kapısı bulunurken, özellikle Kuzey kapısının üzerinde çeşitli şekiller ve kitabe yer alıyordu. Kitabede, 1863 yılındaki yenilenmede 30-40 yıl sonra caminin 1902 yılında Mehmet Feyzi adlı bir kişi tarafından onarıldığı belirtiliyordu. Ulu Camii en son 2016’da restore edilmişti. Şanlıurfa’da bulunan tarihî Ulucami minaresinin bir kısmı da depremde yara aldı.
Halep hükümdarı Nureddin Zengi tarafından yaptırılan, tarihi Ulu Cami’nin minaresinde bulunan saat yıkıldı. 1170-1175 yılları arasında Nureddin Zengi tarafından yaptırıldığı tahmin edilen, klasik İslam mimarisinin günümüze ulaşan zengin örneklerinden biri olan camii, halk arasında ‘Kızıl Kilise’ olarak da biliniyor.
Malatya’da bulunan tarihi Yeni Cami de depremin yarattığı büyük sarsıntıya direnemedi. Hamidiye Mahallesi Cezmi Kartay Caddesi’nde bulunan tarihi Yeni Cami, Maraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 büyüklüğündeki depremde yıkıldı.
Sosyal medyaya yansıyan fotoğraflarda, halk arasında ‘Teze Cami’ olarak bilinen caminin çöktüğü, ayakta sadece duvarlarının bir bölümünün kaldığı görüldü. 1893’te Malatya’da yaşanan ve ‘Büyük Zelzele’ diye adlandırılan 7,1 şiddetindeki depremde yıkılan Hacı Yusuf Camii’nin yerine Padişah 2’nci Abdülhamid’in katkılarıyla da yeniden inşa edilerek, 1912’de tamamlanmıştı. Cami, 14 Mart 1964’te meydana gelen 6 şiddetindeki depremde de hasar görmüş, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yeniden onarılmıştı. Üçüncü kez depreme şahitlik eden caminin son hali yürekleri burktu.
Depremin etkisinin ağır hissedildiği Hatay da ise şehrin kültürel dokusunun önemli unsurlarından tarihi kiliseler büyük hasar gördü. Antakya’da Altınözü Tokaçlı’da bulunan Rum Ortodoks Kilisesi yıkıldı, Antakya merkezdeki Rum Ortodoks Kilisesi ciddi hasar gördü.
İskenderun’daki Latin Katolik Kilisesi de tamamen yıkılırken, Aziz Nikola Rum Ortodoks Kilisesi’de hasar gördüğü deprem sonrası başlayan yangınla boğuştu. Hatay’da İskenderun’da bulunan Karasun Mangants Ermeni Kilisesi de depremde büyük hasar gören yapılar arasında.