Zihin Okuma ve Sonuca Atlama
Çağımızın sorunu, zihin okuma! Bazen karşındakinin fikrini sormaya çekindiğimiz için bazen yanlış anlaşılmaktan korktuğumuzdan bazen de kendi kendimize geliştirdiğimiz kodlamalarımıza teslim oluşumuzdan, yabancıların ‘jump in to conclusion’ dediği, aceleyle sonuca atlıyoruz.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlÇağımızın sorunu, zihin okuma! Bazen karşındakinin fikrini sormaya çekindiğimiz için bazen yanlış anlaşılmaktan korktuğumuzdan bazen de kendi kendimize geliştirdiğimiz kodlamalarımıza teslim oluşumuzdan, yabancıların ‘jump in to conclusion’ dediği, aceleyle sonuca atlıyoruz.
Yani karşı tarafa sormadan, onun zihnini okuduğumuzu varsayıp hemen bir çıkarım da bulunuyoruz. Böylece bu çağdaki en büyük iletişim sorunu ortaya çıkmış oluyor. Bilişim teknolojilerinin bu kadar geliştiği; evler, ülkeler, diller hatta kıtalar arası sınırların zayıfladığı günümüzde, zihin kolaylıkla sınırlar ve hatalı sonuçlar doğurabiliyor. Yani, sor öğrenmek istiyorsan, anlat anlaşılmak istiyorsan, iste istemezsen nasıl bilsin karşı taraf ne istediğini ve ne kadar iyi tanısan da karşındakini sor ne düşündüğünü, “sonuca atlama” yani kafandaki kodlamalara göre acele karar verme.
Bazen öyle senaryolar yaşanıyor ki, mesela yıllardır hoşbeş ettiğimiz arkadaşımızla ilgili önyargılarımız oluşmuş kafamızda, her seferinde de aynı davranışları sergileyerek pekiştirmiş bu inançlarımızı. Ama hayda bir gün bir sebepten açıldı mı kara kutular bir de bakıyoruz ki o başka sebepten sormuş o soruları, biz de başka sebepten onu bizi sorguluyor, haset ediyor bulmuşuz. Meğer karşıdaki kendi kaygılarından sorarken, biz de kendi kaygılarımızdan bizi yargılıyor sanmışız. Oldu mu şimdi bu, yanlış kodlamalardan ortaya çıkan kocaman bir iletişim sorunu. İki insan aynı şeyi konuşuyor ama ikisi de kendi kodlamalarına göre farklı şey anlıyor. Biraz zihin okuyor, biraz kendine göre çıkarım da bulunuyor ve sonunda başka başka şeyler anlıyorlar. Belki de gerçek mesafeler koyuyorlar aralarına.
Peki geliştirdiğimiz kodlamaların hepsi mi yanlış? Değil elbette. Fakat bizi en çok ne yaraladıysa zamanında evirip çevirip ona yoruyoruz gene etrafımızda yaşananları. O mercekten bakıyoruz dünyaya. Biz hep aynı gözlüğü takıp etrafa bakarsak, aynı filtreyle yorumlarsak eş dost yabancı sözünü elbette aynı yorumlara varır, aynı iletişim problemlerini yaşarız günün sonunda da.
Ancak biraz farkındalık, biraz zihin okumama, biraz da kendini tanırsa insan belki olaylara kendi kattığı baharatı ayırır, asıl lezzeti tadar o zaman.
O da olmadı mı, o zaman sor öğrenmek istiyorsan, anlat anlaşılmak istiyorsan, iste bir şeyler, istemezsen nasıl bilsin karşı taraf ne istediğini...
Çocuğunuz Harçlık Alıyor Mu? Çocuğunuza verebileceğiniz en büyük hediye zaman. Onunla vakit geçirin. İlla bir hediye verecekseniz, bunu karne hediyesi olarak vermeyin. Sonuç değil, o sonuca giden yolu, sistemi ve davranışı ödüllendirin. Örneğin “Bu sene iyi çalıştın, gayret gösterdin” diyerek...