Yaşamın Tüm Renkleri Senin Merakında Gizlidir
İnsanoğlu dört yaşına gelirken başlar merak etmeye, çevresinde olanlara, gördüklerine ve sorular peş peşe gelir, “bu ne?“ diye her gördüğüne. Soru sorma ve öğrenme devri başlamıştır artık...
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlBilesin ki bilgiye merak öğrenmenin, ileriye gitmenin, başarmanın, bilimin en değerli anahtarlarından biri, belki de ilkidir.
Çocuk en çok gördüğünü merak eder ve bilinçaltına yerleştirir. Doğrusu ve akılcı olanı büyürken ona anlatmak yerine, rol model olarak görmesini, izlemesini, örneklemesini sağlayarak davranış ve karakter oluşumuna yardımcı olmaktır.
Merak edilen konular, olaylar karşısında sorulan sorular ve bunlar arasında bağlantılar kurmak çocuğun gelişmesindeki kalitenin de bir yansımasıdır sanki...
Daha üç dört yaşlarında iken bire bir gezdim gezdirdim torunlarımı. Özgürce gezdik, otobüs, metro, tren, vapur, adada fayton, füniküler, müzeler, sergiler, Anıtkabir ve daha niceleri... Her gördüğünü sordukça memnun oluyordum, bir de aralarında korelasyon kurduğunu gördüğümde memnuniyetim artıyordu.
-Dede bu ne?
-Bu nasıl çalışıyor, neden çalışmıyor bu?
-Gece niye karanlık?
-Füniküler nasıl gidiyor?
-Tren niye ipli?
Bazı sorularını cevaplamada güçlük çektiğim de oluyordu, ama bazen öyle ilişkiler kuruyor, öyle sorular soruyor ki, bu nasıl oluyor da aklına geliyor diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.
Torunlarla “bu ne dede?” devrini yaşıyor olmak benim için çok büyük bir haz ve mutluluk oldu.
Çocuk başlamalı sormaya, merak ediyorsa sevinin, başarılı olacak demektir hayatta. Çocukluktan itibaren gerek aile içi, gerekse okul eğitimi sırasında çocuğa ne kadar meraklısın gibi tersleyen ifadeler kullanırsak giderek merak etmenin, meraklı olmanın kötü bir şey olduğu konusunda bir fikir oluşmasına, giderek meraksız, araştırmadan yoksun hemen her şeyi tevekkülle karşılayan bir topluluk olmamıza yol açabilecektir.
Ey çocuk, çevrende olup bitene dikkat et, kulak ver, gözlemle...
Kuşları ürkütmeden yuvalarını uzaktan gözleyebilirsin, yumurtlayan ve yavrulayan hayvanların gelişimlerini izleyebilirsin.
Bu konuda çiftlikler, at, koyun vb. hayvanları yetiştirme yerleri, hayvanat bahçeleri gezip görmek ve bilgi almak için çok uygun yerlerdir. Gez oraları.
Fiziki olaylara merakın artması için uçurtma uçurabilir, havanın, yerçekiminin vb. özelliklerinin öğretilmesi için helikopter, uçak gibi taşıtlarla doğal olarak uçan kuşların benzerlikleri ve ilişkilerini inceleyebilirsin.
Bitkilerdeki büyüme ve gelişme, kuru dalların yeşermesi, tohumun filizlenmesi, çiçeklerin açması , canlılardaki farklılıkların gözlenmesi , bitkilerin benzer ve farklı yönleri; yaprak, çiçek ve meyvelerin şekil renk, lezzet, koku, çoğalma şekli, yararları merakını ve ilgini çekebilir...
Hayvanlar âlemindeki iş bölümünün, paylaşımın, sevgi, şefkat, acıma, yardımlaşma, fedakarlık gibi özelliklere doğal ortamda gözlemleme fırsatını bulup kafanda oluşan meraklı sorulara cevap bulabilirsin.
Öğrenmen, daha çok öğrenmen, bilgiye sahip olman, yaşamın tüm renklerini gözlemlemen ve bol bol kitap okuman, gezmen, görmen aynı zamanda senin kendine olan güveni de arttıracaktır.
Geçen gün akşamüstü 12 yaşındaki küçük torunum aradı, nasıl iyi misin sonrası bana “dede biraz takılalım mı?” demez mi... İlk defa böyle bir talepte bulunuyordu. Şaşkınlık ve sevinç içinde hadi takılalım dememle soru yağmuru başladı. İlk sorusu ABD seçimleri hakkında, Biden ve Trump, hangisi daha yararlı ülkemiz için. Sonra şahsımla ilgili, ne işler yaptım, çok para kazandım mı, devlet ne demek hükümet ne demek? Gemi kaptanı niye senden fazla maaş alıyordu, vergi ne? En az yarım saat telefonda ki bugüne kadar ki rekor görüşmemiz sanırım bir dakikayı geçmemişti.
Geçmiş yıllardan birinde bir inisiyatif içinde genel müdür arıyorduk. Profesyonel, head hunter (üst düzey insan kaynakları) danışmanlık firmasından talebimiz üzerine iki donanımlı genç kadın geldi. İstediğiniz vasıflar neler diye sorduklarında büyük harflerle merak diye yazdım. Bilgiye, araştırmaya, yeniliklere, farklı ve sıra dışı olmaya meraklı olmalı idi ilk şartımız.
Merak doğal olarak zaten tüm duyu organları ile pek çok kaynaktan aldığı verileri kendi ihtiyacına göre kullanmayı, dikkat etmeyi, karar vermeyi sağlatan bir zihinsel faaliyettir. Merak bilimsel gelişme, teknolojide ileri gitme, yenilikler keşfetmede en etkili olandır yaşamımızda.
Mestrius Plutarchus Yunan tarihçi, biyografi ve deneme yazarı “Gevezeler ve Meraklılar” adlı kitabında şöyle der;
“Merak etmek, araştırmak iyi bir şeydir. Böylelikle yeni şeyler öğrenir ve heyecan duyarak yaşarız. Ancak, bilimsel merakın iyi ve teşvik edilir olmasına karşın kişisel olaylara duyulan merak insanları tedirgin eder. Kişisel olaylara karşı duyulan merak sonucu öğrenilen olaylar, kişiyi sevimsiz ve istenmeyen bir kişi durumuna düşürebilir. Merak duygumuzu iyi yönlendirebilirsek bize faydalı olur. Yalnızca başkalarının yaptıklarını ve yaşamlarını merak edenler başkalarıyla ilgilenmekten kendi işleri ihmal eder ve onları batırırlar.”
Leonardo Da Vinci “Hayata doymak bilmez bir merakla yaklaş ve kesintisiz öğrenmek için sürekli arayış içinde ol” derken, merakın kişisel ve toplumsal ilerlemenin en önemli itici gücü olduğunu belirtmektedir.
Montaigne “Bilme tutkusundan daha doğal olan hiçbir tutku yoktur” derken, sanırım bilme duygusunun ancak merak sonucu oluştuğunu dile getirmek istemektedir.
“Merakı olmayan hiçbir şey öğrenemez.”
Merak duygusuna ilaveten özgüven ve özerklikte aşılanmalıdır yetişme çağında. Çocuk yaramazsa memnun olun, zira çocuğun doğasında uslu durmak diye bir mevhum olamaz. Sevgiyi sevildiğini derinden ve istikrarlı şekilde (sürdürülebilirlik) hissettirilen çocuk kendine güven duygusu da çok daha gelişme gösterir. Çocuk yaptığı her şeyi doğru olarak düşünür.
En başta anne ve baba, aile çocuğun her daim merakını giderecek, yeni meraklar yaratacak ortamları yaratırken, özgüvenini, kendine özgürce güvenmeyi ve hareketi, özerkliği, ayaklarının yere sağlam basması için hemen her şeyi yaptıklarını gözlemlemek memnuniyet verici olacaktır çocuğun geleceği için.
Çocuğa verilen bu güzellikleri, birikimleri ve çocuğun bunları kolaylıkla alabilen, algılamada ve korelasyonda gösterdiği üstün yetenek, akıllı ve zeki oluşunun meyvelerini ileriki yaşlarında toplayacak, merak sahibi, kendine güvenen bir karakterde olacaktır.
Sevgi, şefkat dolu olaraktan, yaşamı güzel algılayaraktan...
Fethi Denizmen
11.11.2020
Heybeliada