Yaşam Sanatı
Ne zaman bir ufak kasabada ya da adadaki bir butik ve apart otele rezervasyon yaptırırken güzel, iyi konumda, ferah ve sessiz bir oda ricasında bulunursam mutlaka “living as art “ (yaşamı sanat gibi yaşayan) kelimelerini cümlemin bir yerine yerleştirmişimdir.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlHerkesin kafa yapısı ve para karakteri birbirinden çok farklıdır. Seyahat bizler için çok elzem ve faydalı, moral verici, sağlığı artırıcı bir aktivite. Önce hedef, plan, para biriktirme ve önceden rezervasyon. Madem ki seyahate gidiyorum, alternatifler arasında seçim yaparken en az maliyetle azami fayda sağlamalı iktisat kuralını da dikkate alıyorum.
Torunlarıma her doğum günü için yıl içinde bir şeyler yazar, sonra çıktı alıp ciltleme yaparak hediye ederim. Torunum İnan’a yazmışımdır yaşam ile ilgili birçok şey, düşündüm ki mektubumda farklı düşüncelere de yer vereyim, farklı yaşlardaki bazı yakın dostlarımdan rica ettim yaşam sanatı temalı bir şeyler yazması için. İşte o yazılanlar;
***
Yaşam sanatı felsefesi
03.01.2011
'Yaşam' denilen kavramı anlatmak için onu kendi yaşamımızı konu alarak anlatmanın en kestirme yol olduğunu sanmıyorum.
Bence 'yaşamımız' aslında yaşadığımız süre içinde isteyip de 'yapamadıklarımız'da gizli, gizemli, kıymetli bir şey. Örneğin, benim için 'yaşam' dediğim ya da diyeceğim şey, yazmayı düşündüğüm hatta kurguladığım ama yazamadığım kitaplarım demek. Onlar öylesine kıymetli, özlediğim, özendiğim şeyler. Hatta 'yaşamak'tan da öte anlamları var.
Böyle bir alışılmamış düşünceden hareketle asıl 'yaşam' denilen şeyin, büyük bir özleyiş ve istekle bir türlü ve hala yapamadığımız, yapmayı delicesine özlediğimiz şeyler de olduğuna inanıyorum ben. Kısacası 'yaşam' daha yaşasaydım yapacağım bir başka deyimle yaşarken bir türlü yapamadığım şeylerin hepsi.
İşte bunun için; örneğin 100 sene yaşayacaksam uzunca yaşamın son saniyesinde yine de o saniyelerin saat ve günlerin uzamasını yapamadıklarımı yapmak imkanının bana verilmesini özleyeceğim.
Bilmem anlatabildim mi?
Oktay Sönmez
Kaptan ve denizci yazar
***
Yaşam sanatı
21.02.2011
Benim hayata bakışım bu işte, sen de bilirsin.
Dünyaya kendi isteğimizle gelmiyoruz. Ama yaşarken istediklerimizi yapmak elimizde. İstediklerimizi yapmak, yapabilmek bizi mutlu edenlerin başında gelen bir şey. Bu anlamda özgürlük, yaşamın olmazsa olmazı. Özgür olmak uğruna, ben bazı geçici mutluluklardan vazgeçtim.
Dürüst olmak, her zaman ve her yerde başım dik durmamı sağladı. Hoşgörülü olmak, insanların sevgisini kazandırdı. Acıları, dertleri ve sevinçleri gerçekten paylaşmak dostlarımı arttırdı. Yalnız olmayı hiçbir zaman sevmedim. Kapım her zaman herkese açık oldu. Hep olduğum gibi göründüm, hırsım olmadı hiç. Ama ulaşabileceğim hedefleri hep yakaladım. Ne istediğimi bildim, ulaşabileceğim şeyleri istedim ve bu yolda kararlı oldum. Herkese yetebilecek sevgi ve ihtiyacı olan herkese yardımcı olma duygum, beni bana sevdirdi.
Şu kısacık, adına yaşam denen şey, başka nedir ki?
Halide Sonar
Avukat
***
İnan’a * (6 yaşındaki çocuğa hitaben)
03.03.2011
Sevgili İnan,
Dedenin arkadaşı olarak, benden de sana öneriler:
Yaşamın duru ve berrak olsun.
Fastfooddan, asitli içeceklerden uzak, bol sebze, meyve ve balıkla beslenerek yabancı dillere konsantre ol ve yaşamında sanatta olan uzun ve keyifli ömürler dilerim.
Çakmak Turgay
Koleksiyoner
***
İnan’a mektup (6 yaşındaki çocuğa hitaben)
03.03.2011
Sevgili İnan,
Doğum günün kutlu olsun. Sen beni tanımıyorsun, ben de seni hiç görmedim. Fakat ikimizi de tanıyan bir koruyucu meleğimiz var. Dün gece rüyamda sohbet ediyorduk. O söyledi. Ben şimdi büyük hatta yaşlı bir insan olduğum için meleğim benden çok senin yaşındaki kız ve erkek çocuklarla ilgileniyor. Onların yaptığı iyilikleri güzel şeyleri defterine not ediyor. Bana senin ne kadar sevecen, anne babasına düşkün, dedesini her şeyin üstünde tutan bir çocuk olduğunu anlattı.
Ben de Fethi dedenin çok çok eski bir arkadaşı olduğum için gurur duydum. Unutma ki yaptığımız hareketler hatta düşündüğümüz şeyler gizli kalmaz. Onları gören, bilen takdir eden bir koruyucumuz vardır. O melek gibi. Onu zaman zaman günlük yaşamında da görebilirsin. Karşına bazen küçük bir kedi veya köpek yavrusu olarak, bazen soğuk bir kış günü mutfak camına konan bir kuş olarak çıkar. Onları sev, onlarla konuş. Seni duyacak ve anlayacaklardır. Ve bir gün, ummadığın bir iyilikle karşılaşırsan, arkasında yaptığın güzellikleri not eden ve çeşitli şekillerde karşına çıkan meleğin olduğunu düşünmelisin.
Ben şu sıra uzaktayım. Sana bir hediye almak isterdim. Eğer alabilseydim bu bir tabanca, makineli tüfek veya elinde kılıç olan bir robot gibi bir şey olmazdı. Ben küçükken de onlara hiç heves etmedim. Daha çok puzzle gibi lego gibi aklımı çalıştıracağım oyuncakları severdim. Hatta bence yaşın geldi sayılır. Anne, baba veya dedenden, sana satranç oyununu öğretmelerini iste. İki kişinin oynadığı çok güzel bir oyundur. Sevecek ve başarılı olacağına inanıyorum.
Eğer bu söylediklerime önem verip dikkat edersen, önündeki öğrencilik yıllarında ve sonrasında arkadaşların arasında çok sevilen sayılan bir erkek olacağına eminim.
Sana uzun bir ömür boyu, annen, baban, deden bütün arkadaşların ve diğer sevdiklerinle birlikte mutluluklar diliyor sevgi ile kucaklıyorum.
Metin Bener
***
Bugün on altı yaşına yelken açmış torunuma ne derim diye kendime sordum şu an. Derim ki; yaşam en değerli, sanat yaşam duygularının dışa vurumu, o zaman sen de içindeki duygular neler diyorsa özgürce yapasın, ama alt yapını oluşturmak için, bol bol kitap oku, Antik Yunan'dan başlayarak tüm dünya ve Türk klasikleri dahil, bol bol gez yepyeni kültürlerle insanlarla tanış, sergiler, tiyatrolar, konserler yaşam portföyünde olsun, kendini ve hayatı severekten.
Herkesin yaşam anlayışı, dışa vurumu farklı farklı, siz de yazabilirsiniz yazımın devamına yaşam sanatı ve felsefenizi.
Kendinizi iyi hissettiren güzel bir yaşam dileği ile üstadın bir şiirinden alıntı ile nokta koyalım yazıya;
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
1947 Nazım HİKMET
Fethi Denizmen
27.10.2020
Heybeliada