Hayat İzin Almaz
Denizcilik sektöründesin, yükü bağlamış, gemiyi kiralamışsın, acentelik de sende. On bin ton nohut ve mercimek yüklenmiş gemiye, yola çıkmışsın.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlDenizcilik sektöründesin, yükü bağlamış, gemiyi kiralamışsın, acentelik de sende. On bin ton nohut ve mercimek yüklenmiş gemiye, yola çıkmışsın. Gemi Karachi’ye varmış, boşaltacak yükünü. Satıcı mal bedelini, gemi işleteni de navlununu çoktan tahsil etmiş.
Sırada geminin rıhtıma yanaşması var. Alıcılar mallarını teslim aldığında, sefer de sonlanmış olacak. Ancak gemiyi limana sokmuyorlar diye bir haber geldi, karmaşık belirsiz nedenlerle. Olacak iş değil, binlerce ton yük, onlarca alıcı ve yükten kurtulup yeni sefere çıkamayarak müteakip sefere ait navlun gelirinden mahrum olacak gemi.
Ver elini git Karachi’ye hallet krizi diyerek bindik uçağa. Neyse ki Karachi de denizcilik camiasından iş birliği içinde de olduğum birçok tanıdığım var. Nasılsa hallederim diyorum ancak sorumlu kişi doğal olarak endişe içinde. En üst seviye de bir toplantı organize ettirdim. Toplantının başkanı karşısında endişeli bir yüz görünce, öncelikle kendisine hitap edip sakinleştirmeye çalıştı.
“Siz elinizden gelen her şeyin en iyisi yaptınız, düzgün olmayan hiçbir şeyiniz yok ama biliniz ki kendinizi bir şekilde kontrol edebilirsiniz ancak size olan her şeyi ve konunun ilgili taraflarını kontrol edemezsiniz. Yükleme limanındaki satıcı, yükleyici, liman idaresi, gemi işleteni ve personeli, boşaltma limanı yetkilileri ve dahi aklınıza gelebilecek her şey ve herkes sizin kontrolünüz dışında. O zaman önce sakin olalım ve gemiyi nasıl yanaştırabileceğimizi detaylı olarak görüşelim.“ diyerek sakin kafa ile düşünülmesini sağladı, konunun çözümlenmesi bağlamında.
Elinden gelen her şeyi, hatta fazlasını, en iyi, mükemmel yaptığına da inansan, her şeyi herkesi kontrol edemezsin. Özellikle denizde yük taşımacılığı asli iş konunuz ise yaptığınız bağlantılardan dolayı sevinir, hatta zaman zaman kutlamalar da yaparsınız. Bir bakmışsınız dünya piyasasında beklenmedik gelişmeler kutlamalarınızı endişeli yarınlara sürüklemiş. Yarının ne getireceği bilinemez, kontrol edilemez.
Bir gün çalıştığınız şirket yöneticisi seni çağırıyor, mükemmel iş çıkardığını, hatta maaşına zam düşünüldüğünü söylüyor. Mutlu mesut işine devam ederken iki gün sonra aynı yönetici yönetim kurulunu küçülme kararı alıyor ve maalesef küçülme kapsamında sen de işten çıkarılacak listedesin. Ve sen de işten ayrılmak zorunda kalabiliyorsun. ‘’Maaşa zam işine son!’’ deyimi gibi.
Çok güçlü ilişkide olduğunu düşündüğün, gelecek için bin bir güzel hayaller kurduğun sevgilin bir gün geliyor ve bitti diyor ilişkimiz.
Ne olacağını asla bilemezsin, yarın her şeyi değiştirebilir. Hayat bize bunların hepsini ve daha fazlasını sormadan değiştirebilir, en önemlisi önceden iznimizi istemeden! Kısacası hayatınızı, çevrenizde olanları ve insanları kontrol edemezsiniz.
Kontrol edemeyeceğiniz ve değiştiremeyeceğiniz şeyleri, insanları kontrol etmeye ve değiştirmeye çalışmanızın hediyesi(!) size sıkıntı, üzüntü, omuzlarınızda sürekli taşıyacağınız pişmanlıklar olarak da geri dönebilir.
Karakterinizde mükemmeliyetçilik varsa hayatınız çok daha zor olabilir. Belki düşünceleriniz, yaptıklarınız son derece mükemmel, yüksek beklentiler de koymuşsunuz kendinize… Beklentilerinize ulaşmada duyabileceğiniz en ufak endişe, başarısızlığa odaklanmanızı ve hatalarınıza fazla anlam yüklemenize hem kendinize hem de çevrenize olumsuz duygular yaşatmanıza neden olabilir. Eğer böyle hissediyorsanız kırın zincirlerinizi kurtulun derim ben.
Başkalarının işlerine karışır, istenmeden sorulmadan öneriler ve nasihatler de bulunur, daha da ötesi ağaçkakan kuşu gibi gagalarsanız bu çabalarınıza engel olunduğunda hayal kırıklığına uğrar, sinirleriniz bozulur, başkalarında hata arayan sevimsiz bir kişilik de olabilirsiniz.
Peki ne yapalım, eşe dosta, çocuklarımıza da bize göre hatalı davranışlarını kendileri farkında olmadığı için karışmayalım, uzaktan mı izleyelim, hiç mi kontrole kalkışmayalım, nasihat etmeyelim mi?
“Bize göre” dedim farkında iseniz, illa bir şeyler söylemek, karışmak, kontrol etmek istiyorsanız, size danışmadıkça ve sormadıkça öneride de bulunmayın. Sadece ve sadece “Sen görüyor musun, fakında mısın, doğru olduğuna inanıyor musun gibi onu düşünceye sevk edecek cümleleri uygun zamanlı olarak güzelce söyleyin.”
Erkek anneleri genelde gelini olabilecek kızlar ne kadar güzel, akıllı, terbiyeli, saygılı, eğitimli da olsa çok zor beğenir. Gördükleri güzellikleri, iyi yönlerini değil de beğenmedikleri taraflarını usandırana kadar oğullarının gözlerine sokarlar nedense. Kim bilir belki gördükleri gerçekten gelecekte oğluna huzursuzluk mutsuzluk çıkaracaktır. O zaman al oğlunu karşına, tatlı bir muhabbetle de ki “Bak evladım, senin kararın her ne olursa olsun bil ki ben yanındayım, arkandayım. Mamafih bazı hususlar gözlemledim, sen de görüyorsan ve farkındaysan tamam, olduğu gibi kabul et. Yoksa yani görmediysen, farkında değilsen düşün bak gözlemle öyle karar ver.” tarzındaki görüşme çok daha akılcı olabilir.
Peki biz hiçbir şeyi kontrol edemez miyiz diye soru aklınıza gelecektir. Tabii ki edebiliriz. Düşüncelerimizi kontrol etmeye çalışabiliriz. Tepkilerimiz, aklımızı, hayata, dünyaya nasıl baktığımızı, zorlukları nasıl gördüğümüzü de kontrol edebiliriz.
Bulutlu gri bir günün parlaklığa dönüşebileceğini, istediğimiz gibi gitmeyen zamanın devamında iyi güzel düşünceler düşünmeye çalışabiliriz. Sahip olduklarımız, ailemiz, dostlarımız, sıcak bir yuvamız, huzurumuz, umutlarımız, hayallerimiz üzerinde düşünebiliriz. Hayata bakış açımızı, kafamızdaki düşünceleri kontrol edebiliriz.
Sana ne olacağını asla bilemezsin. Ve her şeyin üstünde ne kadar önemli, değerli olursan ol ve yaşadığın anda her şeyi ne kadar kontrol altında tuttuğunu düşünsen de yarın her şeyi değiştirebilir. Hayat bize kayıplar da travmalar da verebilir. En canlı örneği bir virüsün her şeyimizi, planlarımızı, hayatımızın akışını Mart 2020’den beri nasıl alt üst ettiği ve devam eden belirsizliğidir.
Kim bilir, hayat bize bir taraftan güzellikler sunabilir, diğer taraftan böylesine bilinmezliklere de sürükleyebilir. Peki bütün bunlar için hayat sizden hiç izin istedi mi, tabii ki cevabı kesinlikle hayır.
Hayat izin almaz. Bunun bilincinde olarak sürdürelim hayatımızı. O halde hayatın bize getirebileceklerini dikkate alarak kendimizi güvende hissettirecek birikimlerimizi, tasarruflarımızı, yatırımlarımızı en genç yaştan başlayarak yapalım. Paramızı doğru ve akılcı yönetelim, beklenmeyen durumlar için kendimizin bile unuttuğu paramız da olsun.
Hayata bakış açımızı, düşüncelerimizi de kontrol edelim. Taşıdığımız umudu, içimizdeki coşkun yaşam sevincini yaşadığımız her saniye en yüksekte tutaraktan.
Özgür, güzel yarınlar bizi bekliyor, o halde daha güzel yaşamak için çok iyi ve akılcı yönetelim hayatımızı.
Ne demiş üstat, 15 Ocak 2021 de 119’uncu doğum gününü kutladığımız şairimiz Nazım Hikmet;
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Sağlıcakla sevgiyle kalınız…
Fethi Denizmen
15.01.2021
Heybeliada