Yatırımcıları Etkileyen Davranışsal Yanılgılar
Davranışsal finans, yatırımcıların eylemlerini etkileyen psikolojik faktörleri ve bunların sektöre etkisini inceler. Davranışsal finans, yatırımcıların her zaman mantıklı davranmadığı, irade güçlerinin sınırlı olduğu ve eylemlerini önyargılarının belirlediği gerçeklerine dayanır.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlDavranışsal finansı anlamak için öncelikle geleneksel finans teorisini anlamamız gerekir. Geleneksel finans teorisi üç temel varsayımdan oluşur:
- Bireyler tamamen öz denetime sahiptir.
- Bireyler karar vermeden önce mevcut tüm verileri anlar.
- Bireyler her zaman tutarlı kararlar verir.
Özetle, geleneksel finans teorisi bireylerin her zaman mevcut nesnel verilere dayanarak rasyonel kararlar verdiklerini iddia eder.
Ancak, irrasyonellik insan doğasında vardır. Gerçekte:
-
Her zaman öz denetimimiz yoktur.
-
Karar vermeden önce tüm verileri anlamak için her zaman zamanımız yoktur.
-
Karar verme konusunda her zaman tutarlı değilizdir.
Davranışsal finans, bireysel davranışlarda psikolojinin oynadığı rolü vurgulaması bakımından geleneksel finans teorisinden farklıdır.
Davranışsal finansa göre yatırımcılar karar verme süreçlerini karmaşıklaştıran psikolojik etkiler nedeniyle optimal olmayan kararlar almaya yatkınlardır.
Duygularımıza verdiğimiz farklı psikolojik tepkileri anlayarak, yatırım kararlarımız üzerindeki duyguların etkisini sınırlayabiliriz.
Aşağıda yatırımcılar arasında en yaygın görülen beş belirgin davranışsal yanlılığa değiniyoruz: Kayıptan kaçınma, çapalama etkisi, sürü içgüdüsü, aşırı güven yanlılığı ve doğrulama yanlılığı.
Kayıptan kaçınma, yatırımcıların kazançlardan ziyade kayıplara odaklanması durumunda ortaya çıkar.
Bazı yatırımcılar kayıpları telafi etmek için daha yüksek bir getiri talep edebilir. Eğer yüksek getiri olasılığı düşükse, makul bir yatırım riskine rağmen kayıplardan tamamen kaçınmayı tercih edebilirler.
Yatırımda kayıptan kaçınma, yatırımcıların kazanç getiren yatırımları satıp zarar eden yatırımları ellerinde tutmalarıyla sonuçlanabilir. Yatırımcılar bunu hızlı kazançlar istedikleri için yaparlar. Ancak bir yatırım para kaybettiğinde, birçoğu başlangıç fiyatına geri dönmek istedikleri için bu yatırımı elde tutmayı tercih eder.
Çapa veya çapalama etkisi, karar verme sürecimizi etkileyen psikolojik bir fenomendir. Bu etkiye göre, insanlar bir konu hakkında ilk duydukları veya gördükleri bilgiye (çapaya) fazla önem verir ve sonraki bilgileri bu çapaya göre değerlendirirler.
Yatırımda, insanlar mevcut piyasa koşullarını doğru yansıtmayabilecek olan ilk satın alma fiyatını, yatırımlarının mevcut değerini değerlendirmek için bir çapa olarak kullanabilirler.
Örneğin, bir yatırımcı bir hisseyi 50 dolardan satın alır ve fiyat 30 dolara düşerse, piyasa koşulları aksi yönde işaret etse bile, irrasyonel olarak hissenin tekrar 50 dolara çıkmasını bekleyerek hisseyi elde tutabilir. Çapa etkisi, yatırımcıların tüm bağlamı dikkate almayan sabit referans noktalarına dayanarak optimal olmayan kararlar vermelerine neden olabilir.
Sürü içgüdüsü, yatırımcıların kararlarını büyük ölçüde çoğunluğun davranışlarına göre şekillendirmesine denir. Bu içgüdü, yatırımcıların genellikle diğer yatırımcıların yaptıklarını takip etmelerine yol açar, çünkü bu hareketin güvenli veya doğru olduğunu varsayarlar.
Yatırımda sürü içgüdüsü genellikle piyasa fiyatları hızla değiştiğinde veya belirsizlik arttığında daha yoğun gözlemlenir. Yatırımcılar, diğerlerinin aynı yönde hareket ettiğine inandıklarında, buna uyum sağlamaya ve genel piyasa eğilimlerine katılmaya eğilimlidirler.
Ancak sürü içgüdüsü, bireysel araştırma ve analizin önemini göz ardı edebilir ve yatırımcıları kalabalığın içinde kaybolmaya ve rasyonel olmayan kararlar almaya yönlendirebilir.
Aşırı güven yanlılığı, yeteneklerimize çok fazla güvenerek aşırı riskler almamıza neden olan durumu ifade eder. Bu yanlılık davranışsal finansta yaygındır ve sermaye piyasaları üzerinde büyük etkiye sahiptir.
Aşırı güvenin iki bileşeni vardır: Bilgi kalitesine güvenmek ve bu bilgiye dayanarak maksimum kazanç için doğru zamanda hareket etme yeteneğine güvenmek.
Doğrulama yanlılığı, bilişsel psikolojide insanların doğal olarak mevcut inançlarını doğrulayan bilgilere yönelmelerini tanımlayan bir terimdir.
Davranışsal finans uzmanları, bu temel prensibin piyasa katılımcıları için önemli ölçüde geçerli olduğunu kanıtlamışlardır. Yatırımcılar, mevcut görüşlerini doğrulayan bilgileri ararlar ve bu görüşlerle çelişen gerçekleri veya verileri görmezden gelirler. Sonuç olarak yatırımcıların kendi bilişsel yanlılıkları kararlarının değerini azaltabilir.