Hayatı kolaylaştıran icatların ilginç hikayeleri

ABD’li işadamı Albert Parkhouse, 1904 yılında bir kış günü işe geç geldiğinde tüm askılıkların dolu olduğunu fark etti. Eline geçen bir parça teli bükerek, paltosunu buna astı. Kıyafet askısı bugünden sonra geliştirilmeye başlandı.

Mary Anderson 1902 yılında arabayla seyahat ettiği sırada karla karışık yağmurun bastırmasıyla görüş alanını etkileyen bir tabaka arabasının ön camına yapıştı.Bu durumdan mağdur olan Anderson Alabama döndüğünde ön camı berrak tutmaya yarayacak cihaz için bir tasarımcı kiraladı ve yerel bir şirket ile model için anlaşmaya vardı. Benzer cihazlar daha önce düşünülmüştü fakat Anderson hareketi sağlayan kolların camla temasını artıracak lastik malzemeyi ilave etti.Başlarda icadına patent almakta zorluk yaşadı.Bazı patent şirketleri ticari olarak bazıları ise sürücülerin dikkatini dağıtacağı gerekçesiyle teknik olarak olumsuz görüş belirttiler.Ancak 1905 yılında tam anlamıyla patent almayı başardı.Zamanla Anderson’un temel tasarımı kullanarak cam silecekleri standart donanım haline geldi.1922 yılında, Cadillac araba sileceğini standart donanım olarak benimseyen ilk otomobil üreticisi oldu.

Joy Mangano, onu ünlü ve zengin eden buluşunu 1992’de yaptı.Bu aslında icat değil, inovasyondu. Çünkü yeri ıslak bezle veya ucu püsküllü paspasla (bizde bile İngilizce ismiyle “mop” diye satılıyor) silmek zaten alışılmış bir şeydi. Ama sildikten sonra kirlenen bezin, paspasın kirli suyunu akıtmak için elle sıkmak gerekiyordu. Joy, bunu sağlamak için bir ucu bağlı öbür ucu serbest püskülleri, toplam uzunluğu 90 metreyi bulan, ama paspasın mahfazası içinde tostoparlak duran bir şekilde tasarladı. Kirli suyu sıkma işini, bir boru içinde ters yönde dönen bir mekanizmayla yapmayı düşündü. Joy’un hayatı daha sonra film oldu.

Amerikalı Mary Phelps Jacob üzerine oturmayan korseye çözüm aradı ve iki tane mendili tel ve kurdelelerle birbirine tutturarak sütyeni icat etti.


1933’ te Percy Shaw, sisli bir gecede otomobiliyle neredeyse bir uçurumdan yuvarlanmak üzereyken bir kedinin gözlerinin parlamasıyla yolu fark edip hayatı kurtulunca, kedi gözünden esinlenerek bir alet tasarlamaya karar verir. Böylece hayat kurtaran kedi gözü ortaya çıktı. Kısa bir süre sonra birçok ülkenin yollarına bu kedigözlerinden çok sayıda yerleştirilir.

Napolyon 1809 yılında, askerlerin cephanede yiyeceklerini daha uzun süre saklamasını sağlayacak bir kutu geliştirilmesi için yarışma açtı. Yarışmayı konserve kutuyu icat eden Nicolas Appert kazandı.

1930'lu yıllarda bir fırında çalışan Ruth Wakefield, bir gün fırında çikolatanın kalmadığını fark etti. Aslında çikolatalı kurabiye yapmak isterken, elindeki tatlandırılmış çikolataları kurabiye hamurunun içine attı. Sonuç olarak çikolatalı değil çikolata parçacıklı kurabiyeler ortaya çıktı.