Borçlar dağ gibi olmuş, maaşa bile haciz gelmiş! Bir borç kapatma hikayesi...
Özlem Denizmen, Posta gazetesindeki köşesinde 47 yaşındaki Pınar Öğretmen'in ilginç ve ilham veren borç kapatma hikayesini yazdı.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlBir borç kapatma hikayesi…
Pınar Öğretmen başardı sıra sende!
Bugün sizlere Pınar Öğretmen’in ilginç ve ilham veren hikayesinden bahsedeceğim. Pınar öğretmen 47 yaşında… Evli ve üniversitede İngilizce makine mühendisliği okuyan aslan gibi bir oğlu var. Altı yıl önce ailece ekonomik darboğaza girmişler. Borçları dağ gibi olmuş. Maaşına bile haciz gelmiş. Kendi deyimiyle çok zor duruma düşmüşler.
İşte bu kötü günlerde benim televizyon programımı izlemiş, POSTA yazılarımı takip etmiş. Sonra ‘Cebinde Mucize Yarat’ ve ‘Bolluk Bereket İçin Yer Aç’ kitaplarımı okumuş. Bir süre sonra tüm borçlu insanlara umut veren bir başarı hikayesine sahip olmuş…
Bana sosyal medyadan ulaştı ve nasıl başardığını yazdı. Bu hikayeyi bir de kendi ağzından dinlemek istedim ve çevirdim telefonu...
Nasıl Başardın Pınar?
Her şeyi kitaplarınızı okuyarak, sizi takip ederek yaptım… Arkadaşlarıma da sürekli tavsiye ettim. Çok alışveriş yapanlara ‘Kendinize istek mi, ihtiyaç mı? diye sorun’ diyordum. Dalga geçiyordu millet benimle…
Kitapları okumadan önce neleri yanlış yapıyordun ki?
Birçok şeyi zaten yanlış yapıyormuşuz. Mesela ben biriktiriyordum ama yanlış biriktiriyormuşum. Aylık harcamalardan arta kalan paradan biriktirmeye çalışıyordum. Öyle bir birikim yok! Gelen paradan önce birikime ayırmak, ondan sonra aya devam etmek gerek.
Buzdolabımızda artık hiçbir şey bozulmuyor.
Oğlumu her yere arabayla götürüp getirdim. Çocuk dolmuşa binmeyi öğrendi, kötü bir şey mi? Hayır… Şimdi görüyorum ki belki de bunları yaşamak gerekiyormuş. O çocuk kendi ayaklarının üstünde durmayı bu sayede öğrendi. Benim oğlum üniversitede okuyor ve borsa hesabı var. Bayram harçlıklarından hisse senedi alıyor, halka arzlara falan giriyor. Mesela ben 2 dolmuşa binmiyorum, bir dolmuşa biniyorum, kalan mesafeyi yürüyorum.
-Alışveriş yapmayı da her kadın gibi seviyordum. Başladım kendi kendime ‘İstek mi, ihtiyaç mı?’ diye sormaya. ‘Yok’ diyorum, ‘Bırak onu’ diyorum, ‘Gerek yok’ diyorum, ‘Var evde niye alıyorsun?’ diyorum. Hep böyle yapa yapa Allah’a şükür şu anda toparladık, iyi bir duruma geldik.
'Gelir yarattım, bankalarla konuştum'
-Sence bu yolculukta öğrendiğin, her şeyi değiştirdi diyebileceğin, en önemli ne var?
Yeni gelir kapıları çok önemli Özlem Hanım. Ne yapabilirim diye düşündüm sürekli. Bir de insan çok zor durumda kaldığı zaman kafası çok çalışıyor. Küçük çocuklarla çalışma yapabileceğim bir yere gittim. Çocuklarla aram çok iyi, ben oraya bir adım attım, orada çalıştım. Peki başka ne yapabilirim? Bir öğretmen ne yapar?
Maaşıma haciz gelmiş, dörtte biri gidiyordu. Diğer bankalar da bir yandan. Ben eve haciz gelmesin diye ödeme yapıyordum sürekli. Dolayısıyla elimde hiç para kalmıyordu. Baktım ki o da olmuyor. Artık kendime ‘Bir dur, kendine gel ve toparlan’ dedim. Ne yapabilirsin?
Diğer öğretmen arkadaşlarımdan öğrendim. ‘Burada yatılı bir okul var. Orada belletmenlik yaparsın’ dediler. Belletmenlik demek akşam orada öğrencilerin başında nöbet tutuyorsun. Sabaha kadar, tabii uyuyorsun ama bir hastalanan olursa bir şey olursa ilgileniyorsun. O da iyi bir ücret, o da bir kapı oldu bana.
'Dört ay içinde borçlarımı ödedim'
- Ne kadar zaman aldı feraha ermen?
Kolay da olmamıştır herhalde? 4 sene içinde bütün borçlarımı ödedim. Bir de o arada, borçlarımı bitirdikten sonra kendime ödül yurtdışına gittim, biliyor musunuz? İspanya’ya gittim. Çünkü dedim ki ben haftada iki gece burada yatıyorsam eğer, bunun karşılığında bir ödül olması lazım. Bir güzel gezdim geldim arkadaşlarımla.
'Güçlenerek ayağa kalktık'
- Peki hiç karşılaşmamış olsaydık ne olurdu?
Bunları hiç bilmesem hâlâ debeleniyor olacaktım borçların içinde. Bana bir kapı açtı kitaplar. Işığı gördüm. O kapıya doğru gittim. Elimle açtım ve ışığa doğru yürüdük. En sonunda da ışıkla buluştuk. Öyle diyeyim yani size. Anladım gerçekten. Bakın, ben İngilizce öğretmeniyim ve matematikten hiç anlamam. Yani ekonomiden de çok anladığım söylenemez. Cebimde kredi kartı varsa da harcardım ben. Çok zor günler geçirdik ama Allah’a şükür yıkılmadık, daha da güçlenerek ayağa kalktık.
Yine kitaplarda, güzel bir dille bankaları arayıp onlarla konuşup ‘Aslında ben bunu kapatmak istiyorum. Ama ne yapabiliriz?’ diye konuşmayı öneriyordunuz. Yemin ediyorum böyle güzel güzel konuşunca hepsi sıraya girdiler.
Dedim ki ‘Ya sona kalacak yani hiç ödeyemeyeceğim size, şimdi güzel güzel azar azar ödeyeyim, bana bir indirim yapın’. Hepsi bana güzel indirimler yaptılar. Böldüler, ben de biraz maaşımdan, biraz dışarıdan da gelirim oldu. Onları o şekilde ödemeye başladım.
İşte kendimce iyi bir duruma geldim, birikim yaptım. Pandemi döneminde borsaya girdim. Biriktirdiğim parayla birazcık gram altın aldım, kendi kendime bir şeyler yapıyorum. Ayrıca 10 saniye kuralını uyguluyorum. ‘İstek mi, ihtiyaç mı?’ O çok önemli benim için. İkincisi de biriktirme ama önden biriktirip, sonra kalanla ayı idare etmek. ‘Bana bu kadar kalıyor, bununla ne yapacağım?’ Bu ikisi çok önemli.