"Paranın Psikolojisi" Kitabından Alınacak 10 Ders
Morgan Housel'in dünyaca tanınan Paranın Psikolojisi (The Psychology of Money- Timeless lessons on wealth, greed, and happiness) başlıklı kitabından herkesin faydalanabileceği 10 dersi aşağıda sıraladık.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlDiyelim ki araştırma yaparak bir hisse senedi aldım ve aradan beş yıl geçmesine rağmen bu hisse hiç büyümedi, belki para kaybetmeme bile sebep oldu. Bu durumda bu hisseyi satın alırken kötü bir karar verdim diyebilirim. Ancak bu, aynı zamanda doğru kararı verdiğim, fakat şanssız olduğum bir durum da olabilir. Kontrolümde olmayan bazı faktörler devreye girmiş olabilir; örneğin bu hissenin para kazandırma olasılığı %80 iken, şans eseri %20’lik zarara yol açma olasılığına denk gelmiş olabilirim. Bu, mutlaka kötü bir karar verdiğim anlamına gelmez, ancak diğer taraftan, tamamen şans eseri, kötü bir kararla iyi sonuçlar da elde edebilirim.
Bu, finansal tavsiyeleri dinlerken ve kendi finansal hayatınızda adım atarken çok önemli bir nokta. Örneğin Bill Gates, eyaletinde bilgisayar bulunan nadir okullardan birinde okuma şansına sahipti. Öyle olmasaydı, belki de bugün onlarca milyar dolara sahip olmayacaktı. Risk ve şansın kararlarınızı nasıl etkileyeceğini ve her şeyi nasıl tamamen değiştirebileceğini asla bilemezsiniz ve bu belirsizlik neredeyse hepimiz için geçerli.
Yaşamak için yeterli şeye sahibiz: Yiyecek, kahve, şu anda bu satırları okumanıza olanak sağlayan bir cihaz... Buna rağmen daha fazla güç, daha fazla para, daha büyük bir ev, daha fazla kıyafet, daha güzel arabalar için çabalıyoruz. Halbuki ihtiyaçlarımızı yeteri kadar'da tutabilirsek başkalarından çok daha önce bu yeteri kadar'a ulaşabilir ve hayatımızda mutlu olabiliriz.
Kaldı ki daha fazlasını elde etmek uğruna riske atmaya değmeyecek şeyler var: İtibarımız, özgürlüğümüz, ailemiz ve arkadaşlarımız, mutluluğumuz. Bu değerli şeyleri korumanın yollarından biri de ihtiyacımızdan fazlasını elde etmek için hiçbirini riske atmamaktır.
Alanında zirvede birini gördüğümüzde, bu, bizde, onun bulunduğu yere ışınlanma arzusu yaratıyor. Onu o zirveye taşımış çaba ve yılları görmüyoruz. Warren Buffett (bugünlerde 20'nci ve 21'inci yüzyılların en başarılı yatırımcısı olarak kabul edilen multi-milyarder)'a bakacak olursak, kendisi 10 yaşındayken yatırım yapmaya başlamış. Şaşırtıcı, değil mi? Çoğumuz 10 yaşında yatırım yapmıyorduk. Buffett 30 yaşına geldiğinde serveti bir milyon dolara ulaşmış, 59 yaşında ise 3,8 milyar dolara ve şimdi neredeyse 100 milyar dolara sahip. Ama eğer yatırımlara 10 yerine 20 yaşında başlasaydı, bugün sahip olduğu servet miktarında büyük bir fark olabilirdi. Çoğu zaman sadece sonuca bakıyoruz, o sonuca ulaşmak için gerekli bileşik etkileri göz ardı ediyoruz.
Mike Tyson’ın dediği gibi, "Herkesin bir planı vardır, suratına yumruk yiyene kadar". Bu yüzden, finansal planlar yaparken bu planların ters gitmesi durumunda ne yapacağımıza dair de planlarımız olmalı. Acil durum fonlarına sahip olmalıyız mesela. İşler kötüye giderse diye altı ay ile bir yıllık yaşam masrafımımızı karşılayacak birikimimiz olmalı. Yoksa da bugün, buna başlamak için en doğru zaman.
Peki resesyon olursa ve borsadaki paranızı çekemezseniz ne olur? Ya da bir konut krizi patlarsa? Dünyada olabilecek tüm olumsuzluklara takılmak istemesek de finansal yapımızı en dayanıklı hale getirmek için adına planlarımızı oluşturmalıyız.
Pilotlar arasında eski bir söz vardır: "Pilotluk, saatlerce süren sıkıcılığın aniden saf terör anlarıyla kesilmesidir." Finansal dehanın iyi bir tanımı ise herkesin çılgına döndüğü bir anda ortalama olanı yapabilmektir.
Sevdiğiniz bir şeyi mutlu olmadığınız bir ortamda, hoşlanmadığınız insanlarla yapmak, o işi sevmemenize yol açabilir. Şu an işinizi sevseniz bile hayatta özgürlüğünüzü inşa etmeye odaklanmak gerçekten önemli. Ya bir yıl sonra kötü bir patronla karşılaşırsanız ve işinizi sevmemeye başlarsanız? Sizi başka bir yere taşımak isterlerse ya da iş ortamınızdan, size verilen iş yükünden nefret etmeye başlarsanız? Tüm bu olasılıkları da göz önünde bulundurarak özgürlüğümüzü inşa etmeye odaklanmalıyız. Özgürlük bazen daha az para anlamına da gelebilir. Tartınızı çıkartın ve bu kavramların sizin için ne anlama geldiğini ölçün.
Yanımızdan havalı bir araba geçtiğinde, "Vay be! Arabayı kullanan kişi ne kadar da havalı!" diye düşünmüyoruz. Onun yerine arabanın ne kadar güzel olduğunu veya o arabayı kullansaydık ne kadar havalı olacağımızı düşünüyoruz.
Bunu fark etmek epey özgürleştirici olabilir. Düşünsenize, cool olmak adına yapılan tüm o harcamalara, kıyafetlere, telefonlara gerçekte hiç mi hiç gerek yok. Kimsenin umrunda değil! Çünkü herkes kendiyle meşgul.
Pek çoğumuz 'bir milyon dolarım olsun isterdim' dediğimizde, aslında, bu bir milyon doları harcamak istediğimizi kastediyoruz ve düşünürseniz, bu, bir milyon dolar sahibi olmanın tam tersi. Bu yüzden başarıyı para harcamakla, eşyalarımızın ne kadar gösterişli olduğuyla değerlendirmek yanlış bir kanı. Gerçek başarı ve gerçek zenginlik özgürlükle ölçülür.
Şaşırtıcı değil mi? Servet biriktirmek, ne kadar para kazandığınızla pek ilgili değil; neredeyse tamamen tasarruflarınızla ilgili. Birçok insan belirli şeyler için tasarruf yapar: Ev, araba, tatil... Fakat tasarruf yapmak için tasarrufunuzu harcayacağınız bir amaç olmak zorunda değil. Adı üstünde, o parayı harcamak için değil, tasarruf etmek için biriktiriyorsunuz ve tasarruf size özgürlüğünüzü, seçeneklerinizi ve anılarınızı satın almak için yardımcı olan bir araçtır. Eşyaların sizi mutlu etmediğini veya bu mutluluğun epey kısa sürdüğünü zaten fark etmişsinizdir.
Oldukça ilginçtir ki borsa piyasasında para kazanma olasılıkları bir gün için %50, bir yıl için %66, on yıl için %88 ve yirmi yıl için %100’dür. Bu, piyasada uzun süre kalmanın, bileşik faizden yararlanmanın ve piyasa düştüğünde panik yapmamanın önemini gösteriyor. Piyasayı zamanlamaya çalışmak yerine uzun vadede piyasada kalıp sürekli olarak yatırım yapmak, para kazanmanın garanti yoludur.