İşte sosyal beceri dönemi! Empati kurabilen işe girecek
İnsan kaynakları firması Wyser’in “Sosyal Beceriler Raporu”na göre, artık teknik ve dijital becerilerden çok işverenler, liderlik, eleştirel düşünme, değişime adapte olabilme ve yaşam boyu öğrenme gibi sosyal becerileri önemsiyor. Şirketler, özellikle empati yeteneği gelişmiş iyi personel arıyor.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlCovid-19 salgını, çalışma hayatını ve dünya ekonomisini büyük ölçüde etkileyerek dönüştürmeye başladı. Bu dönüşümden en çok etkilenen şüphesiz insan kaynakları oldu. Wyser’in yayınladığı ‘Sosyal Beceriler Raporu’na göre pandemi dönemi ile birlikte yöneticiler arasında yeni ve son derece farklı becerilere olan ihtiyaçları katlanarak artırdı.
Bununla birlikte sadece teknik beceriler ve dijital beceriler değil, aynı zamanda "sosyal beceriler" olarak bilinen, ileri bilişsel beceriler grubunun da önemi ortaya çıktı. Rapor; şirketlerin özellikle empati ve genel olarak kişiler arası ilişkilerle ilgili olan sosyal becerilere odaklanmasını; neredeyse iki katına çıkardığını gösteriyor. Rapor sürecinde yapılan araştırmaya katılanların yarısı liderlik (%50) gibi becerileri tercih ettiklerini söylerken, bunu eleştirel düşünme (%48) , değişime adapte olabilme ve yaşam boyu öğrenme (%40) takip ediyor.
Doğru çalışanları elde tutmanın hayati önem taşıdığının vurgulandığı raporda; çalışanların sadece %26’sının iş yerinde kendilerini 'çok değerli' hissettikleri belirtilirken, %33'ünün kendilerine yeterince değer verilmediğini düşündüğüne dikkat çekilmiştir.. Raporda yer alan global beceri değerlendirme platformu sağlayıcısı Thomas International araştırma verilerine göre ise, çalışanların %43 gibi şaşırtıcı bir oranının %10'luk bir maaş artışı için şirketlerinden ayrılmaya hazır olduğu ortaya kondu.
Rapora göre ölçülen altı özellik ve iş hayatındaki önemi şöyle özetlendi;
Yüksek işe bağlılık seviyesine sahip kişiler, hedeflere ve onlara nasıl ulaşacaklarına odaklanma eğilimindedirler. Genellikle kendi kendilerini motive ederler. Bu özelliğin daha düşük olduğu kişiler ise rahat, uyumlu, her şeyi oluruna bırakan kişilerdir.
Yüksek adaptasyon düzeyine sahip kişiler, baskı altında sakindir ve nadiren stres veya negatif duygular yaşar. Bu özelliğin daha düşük seviyelerine sahip olanlar stres ve baskıya karşı daha yoğun duygusal tepkiler verebilirler.
Merak düzeyi yüksek olan kişiler genellikle çevrelerindeki yeniliklerden, öğrenmekten ve çeşitlilikten hoşlanırlar. Bu özelliği daha düşük seviyede olanlar ise, geleneksel yaklaşımları ve güvenilir yöntemleri tercih ederler.
Belirsizliği kabullenme düzeyi yüksek olan kişiler, belirsiz durumlarda başarılı olur ve karmaşıklığın tadını çıkarır. Bu özelliğin daha düşük seviyelerde olduğu kişiler, sorunlara yüksek düzeyde netlik ve doğrudan çözümler getirilmesini tercih eder.
Yüksek düzeyde risk yaklaşımına sahip kişiler, kişisel sorunları proaktif bir şekilde çözmeye isteklidirler ve yüzleşmekten korkmazlar. Bu özelliğe daha düşük düzeyde sahip olanlar ise, daha uyumlu olma ve başkalarıyla çatışmaktan kaçınma eğilimindedir.
Yüksek düzeyde rekabetçiliğe sahip kişiler güç ve etki ile motive olurlar ve her zaman kazanmak isterler. Bu özelliğin daha düşük seviyelerine sahip olanlar, grup işbirliğine odaklanan ve rekabetçi olmayan ortamları tercih ederler.