Şirket yönetimlerinin asli görevi nedir?
‘Şirket yönetimlerinin asli görevi nedir?’ İşletmeye giriş kitaplarının ilk bölümlerinde yer alan klasik bir sorudur. Benim de danışmanlık yaptığım şirketlerde sıkça sorduğum bir sorudur. Birkaç istisna dışında gelen cevap genelde ‘kar etmektir’ şeklindedir.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlOlması gereken cevap ise ‘şirket değerini şirket ortakları lehine maksimize etmek’ şeklindedir. Şirketlerin değerini arttırmak için karlılık çok önemli bir faktör olmakla beraber tek başına yeterli bir ölçüt değildir.
Pazar payını arttırmak, yeni bir alana girmek, ürün çıkarmak isteyen şirketler yatırım yaparlar. Yatırımların dönüşü genelde kısa zamanda olmaz. Orta veya uzun vadede getirisi vardır. Yatırım yapan şirketler kısa vadede nakit çıkış ihtiyacı ve buna karşılık özellikle de yatırım tamamlanana kadar gelir getirici bir aktivite olmaması nedeni ile kar elde edemezler. Hatta ilave finansman yükleri ve eldeki naktin yatırıma kanalize olması nedeni ile kar kaybı yaşanır. Aslında yatırım yapan şirketler kısa vadede karlılıklarını artırma kapasitelerinden uzun vadede daha fazla para kazanma potansiyeli için vazgeçmiş durumdadırlar. Bununla beraber şirket karlılıkları özellikle halka açık şirketlerde fiyat kazanç oranı gibi parametrelerin şirket değerini tespit etmek için kullanılması nedeni ile önem taşısa da tek başına oransal analiz yapmak yatırımcıları yanlış yönlendirebilir.
Şirket değer tespitinde pek çok yöntem kullanılıyor olsa da bu konuda altın standart iskontolu nakit akış yöntemidir. Bu yöntemde şirketin yıllara sâri nakit akışı ileriye dönük olarak çıkartılır ve bugünkü değerini bulmak amacı ile iskonto edilir. Bu yöntemde gelir tablosu yerine nakit akışının kullanılması önemlidir. Gelir tablosu özellikle muhasebenin tahakkuk ve dönemsellik ilkelerine bağlı olarak hazırlanan bir finansal tablodur. Oysa nakit akış tablosu şirketin gerçek durumunu yansıtır. Gelir tablosunda vadeli satışlar ve alışlar, amortisman, gelir-gider tahakkukları gibi aslında şirketin cebine girmemiş veya çıkmamış pek çok nakit akış kalemi bir arada bulunur. KDV ve işletme sermayesi ihtiyacı gibi unsurlar da gelir tablosunda yer almaz. Bu bakımdan gelir tablosu üzerinden yapılacak analizler bizi yanlış yönlendirebilir. Bir şirketin veya bir projenin performansını ölçmenin en iyi ve doğru yöntemi nakit akış tablosu üzerinden yapılacak analizlerdir. Gelir tablosu ve bilanço muhasebesel esaslara göre düzenlenmiştir. Oysa nakit akışı fiili durumu yansıtır. Gerçek anlamda para girişleri ve çıkışları üzerinden değerlendirme yapmanıza imkân sağlar. İskontolu nakit akış yönteminde nakit akışının bugünkü değeri şirketin değerini ifade eder. Bu yöntem kullanılan diğer yöntemlere göre özellikle uzun vadeli satış ve gider projeksiyonları yapmayı gerektirmesi nedeni ile daha zordur. Ancak şirketin sadece bugünü üzerinden yapılan oransal analizlere göre gelecekteki durumun bugüne yansımasını göstermesi bakımından daha doğru tespitler yapılmasına imkân sağlar.
Piyasalara baktığımızda iskontolu nakit akışı çalışmasının görece daha zahmetli bir çalışma olması nedeni ile gelir tablosu üzerinden yapılan analizlerin daha yaygın kullanıldığını gözlemlemekteyiz. Bununla beraber duayen yatırımcı Warren Buffet’ın başını çektiği bilinçli yatırımcılar piyasaların kısa vadeli analizlerine önem vermezler ve şirketlerin gerçek değerini (intrinsic value) tespit etmemize imkân sağlayan nakit akışı üzerinden yapılan çalışmalara bakarak uzun vadeli yatırım kararlarını şekillendirirler.
‘Zaman harika şirketlerin arkadaşı, vasat şirketlerin düşmanıdır.’
Warren Buffet