İş Dünyasını Tehdit Eden Milyarlık Sorun: Absenteizm
Latince “absens” (yok, bulunmayan) kökünden türeyen absenteizm kavramı, günümüz iş dünyasında verimliliği düşüren ve iş gücü kaybına yol açan önemli bir sorun olarak kabul ediliyor. AVİTA Çalışan Destek Programı İş Mükemmelliyeti Müdürü Banu Mercan Öztürk, konuyla ilgili konuştu.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlÇalışanların mazeretsiz veya sürekli olarak işe gelmemesi anlamına gelen absenteizm, bireysel, organizasyonel ve çevresel faktörlerin etkisiyle giderek yaygınlaşıyor. Bu durum sadece şirketlerin operasyonel süreçlerini aksatmakla kalmıyor, aynı zamanda çalışanlar üzerinde ek bir yük yaratıyor.
Sağlık Sorunları, Motivasyon Eksikliği ve İş Tatminsizliği Öne Çıkıyor
Sanayi Devrimi’nden bu yana iş dünyasında önemli bir konu olan absenteizmin başlıca nedenleri arasında sağlık sorunları, motivasyon eksikliği ve iş tatminsizliği yer alıyor. Grip, soğuk algınlığı gibi kısa süreli hastalıklardan kronik rahatsızlıklara (diyabet, kalp hastalıkları vb.) kadar birçok sağlık problemi çalışanların işten uzak kalmasına neden olabiliyor. Bunun yanı sıra depresyon ve anksiyete gibi zihinsel sağlık sorunları da absenteizmin önemli nedenleri arasında gösteriliyor.
Motivasyon eksikliği de absenteizmi tetikleyen kritik faktörlerden biri. Monoton iş ortamı, ödüllendirme mekanizmalarının yetersizliği, kariyer gelişim fırsatlarının sınırlılığı ve yönetici-çalışan ilişkilerindeki olumsuzluklar çalışanların iş tatminini düşürüyor ve işe devamsızlığı artırıyor.
Avrupa’da Absenteizm Rekor Seviyeye Ulaştı
Fortune dergisinin yayınladığı verilere göre Avrupa’nın bazı ülkelerinde çalışanların yıl içerisinde önemli ölçüde hastalık izni alması absenteizm vakalarının artışta olduğunu gösteriyor. Fransa’da hastalık izni alan çalışan sayısı son yıllarda keskin bir şekilde yükselirken, Almanya’da çalışanların yıllık ortalama 19 günden fazla hastalık izni kullanması ekonomiye yıllık 200 milyar Euro’luk bir maliyet getiriyor. Bu rakam, Alman GSYİH’sının %4,5’ine denk geliyor.
İş-yaşam dengesinin kültüre gömülü olduğu İskandinav ülkelerinde de durum çok farklı görünmüyor. Norveç’te işçilerin aldığı hastalık günlerinin sayısı son 15 yılın en yüksek seviyesine ulaşmasıyla devamsızlık açısından başı çekiyor.
Çeşitli Faktörler Absenteizmi Tetikliyor
AVİTA Çalışan Destek Programı İş Mükemmelliyeti Müdürü Banu Mercan Öztürk, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İş özel yaşam dengesinin olmaması, tükenmişlik sendromu ve mobbing gibi durumlar çalışanların motivasyonunu düşürerek absenteizmi artırıyor. Ayrıca, kariyer gelişim fırsatlarının kısıtlı olması, iş yerindeki olumsuz kültür ve adaletsiz iş dağılımı da çalışanların işe devamlılığını etkileyen önemli unsurlar arasında bulunmaktadır. Aynı zamanda sosyal hayatlarında yaşadıkları ekonomik sıkıntılar veya kişisel sorunlar da çalışanların işe düzenli olarak gelmesini zorlaştırıyor. Küresel sağlık krizleri gibi olağanüstü durumlar da absenteizmin artışına neden olabiliyor. Avrupa’daki eğilimler işverenlerin bu konuya daha fazla odaklanmasını zorunlu kılıyor. Ülkeler, çalışanlarını hastalık izni almaya teşvik etmek ile onları bu izni kullanmaktan caydırmak arasında hassas bir denge kurmaya çalışıyor. Bu süreç, şirketler ve hükümetler için önemli bir yönetim stratejisi gerektiriyor. Absenteizm bireysel ve kurumsal açıdan ciddi sonuçlar doğurmaktadır. İşverenlerin çalışanların ihtiyaçlarını dikkate alarak sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturması gereklidir. İş yerinde olumlu bir kültür yaratmak, çalışanların kişisel sorunlarına duyarlı olmak, fiziksel ve duygusal sağlıklarını destekleyecek programlar sunarak destekleyici liderlik sergilemek hem çalışan bağlılığını güçlendirecek hem de iş verimliliğini artırmada önemli bir rol oynayacaktır” dedi.