Okumaya nasıl bakalım?

Okuma yolculuğumda edindiğim deneyimler, yenilikler, farklılıklar belki yaratıcı bakış açıları ya da okumayla ilgili sorular ve çözümlerinden bahsetmek aynı zamanda hayatı okumayı, zaman zaman parayı okumayı bazen sadece günün getirdikleriyle ilgili yazılar yazmak isteğim.

Çocukluğumda oyun oynamayı çok severdim. Dışarıda saatlerce oynadıktan sonra eve gelince canım sıkılır ve evdeki kitapları elime alır evirir çevirir okumaya çalışırdım. Okumaya çalışırdım diyorum çünkü çocukluğumda okuma güçlüğü yaşıyordum. Kekeleyerek okuduğumdan öğretmenim sesli okuma yaptırdığında yüzüm kıpkırmızı oluyordu. Kendi kendime bu sorunumu aşmaya çalışıyordum. Zor günlerdi ama o günler olmasaydı bugün yaptığım işi yapıyor olmazdım.

Neler mi yapıyorum? Ben Ögem Metot kurucusu ve uygulayıcısıyım. Öğrenme ve gelişim metodu. Bu metot ile okumayı dikey ve yatay olarak derinlemesine anlamlandırıyorum. Doğru ve hızlı görme, dikkat ve konsantrasyon artışı, kelime bilgisinin artışı ile bütüncül ve analitik algının gelişmesini hedefliyorum. Amaç beynimizi çok etkin kullanmak. Öğrenme aşığıyım. Tutku derecesinde. Keyif aldığım, etkilendiğim, yararlı olacağını düşündüğüm konuları yazarken eminim sizlerde beni yönlendireceksiniz sorularınız ve yorumlarınızla.

 Zaman zaman bir konu hakkında kesitler olacak bu köşede. Her bir konu zihinde bir başka alanı etkileyip harekete geçirdiğinden bakalım bu yolculuk bizi nerelere götürecek.

Lisansım İstanbul Üniversitesi Biyoloji Bölümü, yine aynı üniversitede pedagojik formasyon eğitimimi tamamladım. Özel bir dershanede Biyoloji öğretmeni olarak çalışırken öğrencilerimdeki okuma sorunlarının (okuduğunu doğru anlamama, zihinde canlandırdığı düşünceye göre sorulara cevap verme, yavaş okuma, dikkat süresinin yeterli olmaması, çeldiricileri fark edememe vs.) sınav başarılarını düşürdüğünü fark ettim. Öğrencilerimle gönüllü çalışmalar yaptım. Bu çalışmalar neticesinde öğrencilerim çok başarılı sonuçlar aldılar. Elbette bu sürede birçok kitap araştırması yapmıştım. Önce ben öğreniyor sonra öğrencilerimi etütlerde çalıştırıyordum. Bu aşamada öğrencilere ve çocuklara yönelik hızlı okuma kitabının olmadığını gördüm. Bir kitap yazma fikri ilk defa böyle aklıma düştü. Çok sayıda öğrenciye kitaplarla ulaşabileceğimi düşündüm. Hem benim ilk kitabım hem de Türkiye’de çocuklara yönelik yazılan ilk kitap olan ‘Çocuklar İçin Anlayarak Hızlı Okuma’ kitabımı yazdım. Nisan 2007 yılında ilk baskısını yaptı. Sonrasında ilk öykü kitabım ‘Köpek Olmak İsteyen Kedi’yi ve Liseler İçin Hızlı Okuma kitaplarını yazdım. Bu arada çok sayıda eğitim programına katıldım. Yaşam koçluğu, öğrenci koçluğu, yaratıcı yazarlık, disleksi, farkındalık eğitimleri ile kendimi geliştirmeyi amaçladım. Öğrendiğim her yeni bilgi kendi oluşturmuş olduğum metoduma katkıda bulundu. Onbir yıldan bu yana sayılarını hatırlayamayacağım kadar çok çocuk, öğrenci ve yetişkin profesyonellerle çalıştım. Okullarda seminerler, eğitimler verdim ve halen devam ediyorum. 

Hayat çok güzel bir yolculuk, bakmasını bilen, gördüklerinden yeni bilgiler oluşturabilenler bu yolculukta çokta güzel seyahat ediyor. Çünkü okuma sadece kitaplarla sınırlı değil. Baktığımız her yerde okunacak şeyler görülebiliriz. Zaten okuryazarlık tanımı da eskisi gibi değil. Artık sadece okuma bilen kişiye okuryazar denilmiyor. Üstelik çeşitli okuryazarlık türleri de çıktı. Finansal okuryazarlık, Medya okuryazarlığı, Bilgi okuryazarlığı vb. Hızla dijitalleşen çağımızda bu hızdan nasibini okuma da alıyor. Biz bu durumlarda neler yapacağız? Çocuklarımızı nasıl yönlendireceğiz? Evet, bu köşede okuma olacak ve onun yanı sıra eğitmen olarak yaşadığım, güncel ya da teorik bilgilere de yer vermeye gayret edeceğim. Sizlerin de merak ettiğiniz, köşemde yer vermemi istediğiniz konular varsa, soru ve görüşlerinize açık olduğumu ve hepsini değerlendireceğimi de bilmenizi istiyorum.

Haftaya tekrar görüşmek üzere, sevgi, huzur, kahkaha ve umut dolu güzel günler diliyorum.