Sizden Gelenler

Sosyal kişilikte çocukluk izleri, sonsuz para ve tatminsizlik

"Çocuklukta yaşananlar irademiz dışında bilinç altına yerleşmekte ve tüm yaşantımızı, farkında olmayarak, etkilemekte, kişiliğimize yön de verebilmektedir..."

Yaşamsal en temel ihtiyacımız nedir diye kendine sorduğunda, niye sorayım ki diyeceksin şu an, cevabı herkesin malumu zaten;  Gıda, su, hava ve barınak...  Sonra ne gelir, söylemeye gerek yok, daha iyi bir yaşam için, iyi gıdalar, güzel giysiler, bir ev, tabii bütün bunlar ve fazlası için para, daha çok para.

İnsanoğlu istekleri biter mi, bitmez,  sonsuza kadar uzanır... Peki dünyamızda bu istekleri karşılayacak kadar kaynak var mı? Yok tabii kaynaklar kıt maalesef, peki olan kaynakların kaymaklı kısmı kimlerde, çok parası olanda, hatta doyumsuzluk yarışında olanlarda.

Diyelim paralar akıyor, her şeye fazlası ile sahip oldun, bankalarda milyon dolarlar eurolar hatta milyarlar... Peki bir gün sahip olacak yeni bir şey bulamazsan ne olacak, para her kapıyı açar dense de... Eee bir dereceye kadar doğruluk payı yüksek bir söylem, acaba sonsuz para varlık herkesi satın alabilir mi, ya da kendini mutlu hissetmeni, istediğin sevgiyi ve sevilmeyi... Dene, hadi aç kapıyı, geliyor mu sana doğru sevgiler, sevilmeler, bir türlü yakalayamadığın aşkı, aşık olmayı, aşk acısı hissetmeni...

Geçenlerde bir film izledim, “ Catch Me if You can “ yani sıkıysa yakalanın arkasında ne demek istedin diye sormana geldi şimdi sıra. Ne mesaj iletiliyor acaba bu deyim?  Yalnız yaşanmayacağına göre, sahip olduğun para, prestij ve güç, acaba başkaları tarafından bilinmek ve sevilmek için temel insan ihtiyacını karşılıyor mu? Filmdeki bir çok ahlaki hikayeden biri bunu sorgulamakta aslında. Kişiler arası ilişkilerde aldatma ve kendini ifşa etmenin maliyetlerini, ödüllerini ve etik ikilemlerini de işlemekte, göstermektedir.

Filmin kahramanı daha 15’ine geldiğinde ona öğretilen aile değerleri, yargıları ve zorunlulukları içerisinde tek başına hiçbir şeye sahip olmayan bir çocuk olarak dalar hayatın içine. Hayatın onu bir şekilde kucaklaması ile beraber büyük bir dolandırıcı olur. Sıkıysa Yakala film teması, temelinde çocukluk döneminde yaşanan travmaların hayatımıza nasıl da kalıcı bir iz bıraktığı fikrini ele almaktadır. Henüz küçük bir çocukken ailesinin boşanması sonucu Frank, kendisine rol model olarak babasını seçmiştir. Bir dolandırıcı olan babası şüphesiz oğluna pek de iyi bir örnek olamaz. Ama Frank, babasından da iyi bir dolandırıcı olarak kendince bir başarı yakalamıştır.

Kişinin çocukluk veyahut ergenlik yıllarında baş gösterip hayatının devamında da belirgin bir şekilde devam eden, çevresindeki insanlara ve bu insanların haklarına karşı ciddi bir umursamazlık göstermesi ve hak ihlalinde bulunması olarak tanımlanabilir anti sosyal kişilik bozukluğu.

Çocuklukta yaşananlar irademiz dışında bilinç altına yerleşmekte ve tüm yaşantımızı, farkında olmayarak, etkilemekte, kişiliğimize yön de verebilmektedir. 

 Konu film başlığına bir başka pencereden de bakılabilir,  hadi bakalım seni kandırıyorum yapabilirsen beni yakala gibi, sadakatsizliği konu alan... Oyun olarak da düşünen olur mu bilmem, yani mevcut devam eden durumu korumak ve şüphe uyandırmamak gibi. Bizdeki karşılığı karda yürü izini belli etme olabilir! Malum, Makyavelizm,  sadakatsizliği maskelemek için manipülatif stratejiler kullanmanın önemli bir belirleyicisidir.

(Kişisel psikoloji alanında Makyavelizm, başkalarını manipüle etme ve sömürme, ahlâka kayıtsızlık, duygu eksikliği ve şahsî menfaate aşırı düşkünlük şeklinde ortaya çıkan kişilik özelliği.  İtalyan düşünür ve politikacı  “ Niccolò Machiavelli'nin  1469 – 1527 “ düşünceleri üzerine kurulu bir yaklaşımdır. Devlet yönetimi ile ilgili düşüncelerinin temelini Prens adlı kitabında açıklamıştır.)

Para kesinlikle hedeflerinize ulaşmanıza, geleceğinizi sağlamanıza ve hayatı daha keyifli hale getirmenize yardımcı olabilir, ancak yalnızca bunlara sahip olmak, tatmini, huzuru, mutluluğu garanti etmez.

20 Mayıs 2023

Sudiye