En ağır yük sırdır; aşk olsun taşıyana
"Hepimizin bir ömür boyu sakladığı sırlar vardır mutlak, taşınması omuzlarda, iç dünyamızda yük olabilse de."
Bir şeyleri kafanda tuttuğunda kendinde ağırlık hisseder misin?
Bazen bunu fark etmen biraz zaman alır ama sonunda anladığında bir
ışık yanabilir kafanda sana oradan çıkman gerektiğini hatırlatan.
Bir şeyler yapmak istersin düşünceler aklından çıksın ve geniş
açıklığa girsin diye.
Peki kafanda tuttuğun sana yakın dostunun emanet ettiği,
saklayasın diye verdiği sır ise bu. Dışarı çıksın dersen yapacağın
tek şey var senin de onu başkası ile paylaşman. İşte o zaman, her
neyse o, sır olmaktan çıkabilir. Taşımaktan yorulmuş da olabilirsin
aslında. Fransız şair ve yazar Jean de La Fontaine ( 1621 – 1695 )
bunu hissetmiş ve anlamış olmalı ki “ hiç bir şey bize sır
taşımaktan daha ağır gelmez, taşıyanlara aşk olsun” demiştir.
Çocukluk çağından başlarız yaptığımızı, kırdığımızı sakın söyleme diye arkadaşımıza, kardeşimize tembih etmeye, hatta söz de alırız söylemeyeceğine dair, ama genel de bana söyleme dedi hocam, anne diye söze başlanır ve söylenir ne hikmetse. Çocuklar saklamaz çoğunlukla tembih edilse bile , hani derler ya çocuktan al haberi diye, gerçektir elbette..
Ergenlik ve flört çağlarında bambaşka mecralarda gezinir verilen sözler, saklanamayan sırlar, dayanamadım söyledim demeler, sorunlara, geçici küslüklere, güven duygusunu kaybetmelere kadar da uzanabilir.
Hepimizin bir ömür boyu sakladığı sırlar vardır mutlak, taşınması omuzlarda, iç dünyamızda yük olabilse de. Araştırmalara göre, sır tutmanın, insanların ruh hallerine ve yaşam kaliteleri üzerindeki etkisini de incelerken, en büyük zorluğun, öğrenilen sırrı saklamak için harcanan çaba olduğu vurgulanmıştır.
Aslında neyin sır neyin değil olduğu, ya da sadece başkasına söylenmesinin istenmediği yaşanmışlıklarda vardır. Senin için sır olan başka biri için sır ya da büyük bir şey olmayabilir. Sırrın birileri için sadece haber olabilir. Bir kez paylaştıktan sonra, artık zaten bir sır olmaktan çıkar.
Bazı kişilerin içinde dürtüler vardır, ona söyleneni başkasına aktarma dürtüsü, tutamaz içinde, illa söyleyecek, sonu nereye varacak empati ya da hesap yapamaz. O kişilerde içgüdülerin ilkel halleri bastırılır ve dürtü türevleri olarak farklılaşarak ortaya çıkarlar.
Konu sadece saklanası sırlar değil, bildiğini, duyduğunu, gördüğünü başkalarına aktarmadan önce kafanda bir süzgeçten geçirmek, filtrelemek daha iyi olmaz mı. Antik çağların filozofu Sokrates’e yakıştırılan bir söyleşi vardır;
Bir gün bir tanıdığı Sokrates’e rastlar ve der ki, “Arkadaşınla
ilgili ne duyduğumu biliyor musun?”
Cevaben Sokrates “bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla
gerçeği yansıttığından emin misin?” “Hayır,” der bir süre
duraklayan adam… “Aslında bunu sadece duydum ve…”
“Tamam,” der Sokrates. “Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup
olmadığını bilmiyorsun.
Peki der Sokrates “ söyleyeceğin iyi bir şey mi? Hayır cevabı alır. Söyle bakalım bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı? diye sorar, aldığı cevap “hayır, pek işine yaramayabilir”. Sokrates noktayı koyar “ “Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar, faydalı bir şey de değilse bana niye söyleyesin ki?”
Sırları kim daha iyi tutar; erkekler mi kadınlar mı?
Birinin sırrını güvende tutmanın cinsiyetle bir ilgisi var mı? Hangi grup insan kendilerine emanet edilen bilgileri ifşa etme olanağı daha yüksektir? Erkekler mi, kadınlar mı? ve neden ?
Bir görüşe göre sır tutmanın cinsiyet ve yaşla hiçbir ilgisi yoktur, kişinin kişiliğine ve neyi sır olarak gördüğüne bağlıdır denirken karşı görüşte olanlar erkeklerin sırları daha iyi sakladığına inanmaktadır. Zira kadınlar, özellikle incindiklerinde sır saklayamazlar, bu yüzden onları inciten kişiden bir bakıma intikam almak için, özellikle hemcinsleriyse, umursayan herkese bildiklerini dinletmeye başlarlar.
Erkeklerin kadınlardan daha iyi sır tutar dememin nedeni, kendi aralarında tartıştıkları her şeyin içlerinde kalmasıdır. Sonunda birbirlerini incitsinler ya da incitmesinler, bunu başkalarıyla tartışacak düşünceler ve zamanları da yoktur.
Rus roman yazarı Dostaevski deyişiyle bu paragrafa nokta koyalım; “ Kadın da sırdaş olabilir, ancak bu sırrı paylaşacak bir ortak arar”
Kadınlar ne kadar süre sır saklayabilir?
Son yapılan anket, çoğu kadının 47 saatten fazla sır saklayamayacağını ortaya çıkarmış. 18 ila 65 yaş arası 3.000 kadının katıldığı ankette, 10 kişiden dördü, ne kadar kişisel veya utanç verici olursa olsun, sır saklayamayacaklarını itiraf etmişler.
Kadınların yüzde 83'ü “tamamen güvenilir” olduklarına inanırken ve dörtte üçü bir güvene asla ihanet etmeyeceklerini iddia ederken, dudaklarını kapalı tutmaları pek mümkün olmamış…! l. Yaklaşık yüzde 45’i sırf içinden atmak için sırları ağzından kaçırdıklarını ve sonra çoğunun kendilerini suçlu hissettiğini söyledi. Yarısından fazlası da ağzından kaçırdığı için alkolü suçlamış..
Anketler, görüşler farklılıklar gösterebilir ancak şu gerçek ki erkekler, özellikle bulundukları mevkileri de dikkate alarak gizli bilgileri, sırları eşlerle paylaşmamalı, bu hem kendisi hem de sevdiklerine zarar verebilir. Bazı bilgileri de bilmemek en iyisi olabilir, taşınması çok ağırlık verebilir zira.
Son sözü “ Karakterler “ eseri ile meşhur Fransız yazar Jean de La Bruyère, ( 1645 – 1696 ) bırakalım. “doğru bir kişilik, iyi bir vicdan ya da iyi bir eğitim insanlara sır saklama yeteneği kazandırır. “
*La Fontaine “ The heaviest burden is a secret, be it love, to those who can carry it “
4 Nisan 2023
Suadiye