Acayip bir alma, tüketme, unutma hali!
Bayram boyunca atılan çöpün, yapılan zayiatın haddi hesabı yoktu. Basit ama çok açık şekilde, yani konteynırlardan izledim durumu. Çok ilgimi çekiyor. Sinir oluyorum. Hasta oluyorum. Minicik bir çöpün bile fayda zincirine girmesini şart görüyorum.
Kesinlikle derli toplu bir bütçe. Kesinlikle sıfır zayiat.
Bayram boyunca atılan çöpün, yapılan zayiatın haddi hesabı
yoktu. Basit ama çok açık şekilde, yani konteynırlardan izledim
durumu. Çok ilgimi çekiyor. Sinir oluyorum. Hasta oluyorum. Minicik
bir çöpün bile fayda zincirine girmesini şart görüyorum.
Ziyan ve zayiat kelimelerinin geçmediği, bunlara karşı uyarılar dinlemediğimiz tek bir günümüz, bizim, yoktu. Ailelerimizden örneklediğimiz, içselleştirdiğimiz de buydu. Anneanneler master, anneler büyük şef, çocuklar öğrencileri idik. Eğitilirdik.
"Ah eski günler" moduna girip baymayacağım ama zorundayız.
İhtiyacımız olmayan ürünlere hiçbir şekilde talip olmamak ile başlayalım. Almışsak da maksimum uzun vadede kullanmak ile devam edelim. "Bu sene neon renkler moda", "Geçen sene very peri modaydı şimdi onlar depoya" şu bu... Şimdi kısa etek, sonra kloş vesaire... Eldekini kullanmayı, kullanamaz isek sağlıklı - mantıklı paylaşmayı başarmak zorundayız.
iPhone 3 - 5 - 7 - 9, saçma sapan ve aynı minvalde olup da hep başka bir kılıkta karşımıza çıkan mutfak aletleri, modası bitmeyen tencereler, bir ayakkabılıkta 20 terlik 30 da gündelik filan... Kesilmeden - yenilmeden atılmış peynirler, dolapta unutulmuş - küflenmiş meyveler, küflenmiş ekmek dilimleri...
Öte yanda açık büfeler ve çatır çatır çöplere dökülen ürünler. 70 çeşit kahvaltı al, 60 çeşidini çöpe dök filan...
Al at.
Al kullanma.
Al giyme.
Al unut.
Aldığımız an ve o anın mutluluğu mu geçerlidir nedir...
Aldıklarımızın yarısının da sağlığımızı fena halde bozduğunu düşününce iş iyiden iyiye ilginçleşiyor.
Bir avatar var.
Ekosistem kendi avatarını oluşturuyor. Ağaçlar birbirine dal uzatıyor. Böcekler tozlaştırıyor. Sincap, maymun, kuş... oradan oraya çekirdekleri taşıyor. Dünyanın genelini canlı ve ayakta tutuyor bu sistem ve insanı besliyor. Karşılığında ne yaptığımızı ise söylemeye bile utanıyorum. Haddinden fazla... Tüm sınırlardan fazla tüketim... Acayip bir alma, tüketme, unutma hali. Yenisi. Daha yenisi. Bir yenisi...
Kaynakları aklımızı kaçırmış düzeyde kullanmayı kesmez isek tüm parametreler tahminimizden daha yakın bir geleceğin bize geleceği konusunda alarm veriyor. Çok kısa sürede çok değer yitirdik. Yaşam alışkanlıklarının sahiden neye mal olduğunu anladığımız zaman rehabilite edilemeyen bir noktaya gelmiş olacağımızdan da şüphe yok.
Bireysel alışkanlıklarımızın sonuçlarıyla denizlere, göllere, doğaya yapılanlar... Türlere yapılanlar ve çocukların geleceğine yaptığımız affı olmayan hatalar... Devam edersek biz sıramızı belki savacağız ama çocuklarımız bunun bedeliyle baş başa kalacaklar.
Beyaz adamın siyah adamın rızkına diktiği gözün bedelini üçüncü, dördüncü, beşinci kuşakların ödediği günümüz ikliminde bu tarihi suçların tamamının doymazlık ve vicdansızlık ile katlanarak önümüze getireceği faturaya hazır değil isek eğer;
Su.
Gıda.
Ürün kullanım. Geri dönüşüm ve nitelikli sadeleşme üzerinde bir an önce harekete geçmek zorundayız. Beni en çok yaralayan ürün zayiatı konusunda tekrar tekrar hassasiyetinizi rica ediyorum. 1 kilo tüketemiyorsanız lütfen yarım kilo alın. Velev ki aldınız, bir şekilde kullanmanın yolunu bulmanızı rica edeceğim. Çürümüş meyve dahi sirkeye döner. Gıdaya döner. Şifaya döner.
Bütçenizi hedefler koyarak toplayıp raflarda, çekmecelerde, dolaplarda ne varsa yarar zincirine sokmanın realist bir yolunu bulun. Aklımız, vicdanımız, becerimiz, kültürümüz buna uygun ve bilgiliyiz. Yaşamak bireysel değil bir grup çabasıdır. Ardımızda kimseyi bırakmadan, el ele tutuşup, büyüleyici bir armağan olan dünyayı evimiz, tüm insanlığı kardeşimiz bilerek yürüyebilsek keşke.
Bireysel alışkanlıklarımızı nasıl ve ne yönde değiştireceğimiz konusunda annelerin üzerinde uzman yok.
Değiştirelim dünyayı.
Gözlerimin önünden akan fotoğraflara, bilgilere, istatistiklere gönlüm dayanmıyor şahsen.