Sevda Tepesi
“Aşk nedir?” diye bir başlık vardı gazetenin magazin sayfasında. Yanındaki koltukta oturan genç adamın elleri arasındaydı gazete ve pür dikkat okuyordu yazıyı genç adam. İstemeden gözleri takıldı gazeteye, göz hırsızı oldu gazetenin.
“Aşk nedir?” diye bir başlık vardı gazetenin magazin sayfasında.
Yanındaki koltukta oturan genç adamın elleri arasındaydı gazete ve
pür dikkat okuyordu yazıyı genç adam. cYazıda; aşkın yaşa başa
bakmadığı, zamanının da olmadığı söylenirken, belirtileri de
sıralanıyordu. Bu belirtilerin her iki cinste de farklı davranış
biçimlerine dönüştüğü anlatılıyordu. Yazı genç kızın hayli ilgisini
çekmişti; ne var ki, otobüsün sarsalaması nedeniyle küçük
puntolarla yazılmış olan yazıyı, rahat okuyamamanın sıkıntısını
yaşıyordu.
Genç kız, kısa bir süre sonra göz hırsızlığını; yazıdan ziyade,
gazeteyi tutan kişi için sürdürdüğünün ayırdına vardı. Bir anda
yüzünün yandığını hissetti ve gözlerini kendi tarafına aldı. Ancak
bu kez de genç adamın yüzü aklına takıldı. Kafasını kaldırıp
yanındaki insanın yüzüne bakamıyordu; anlamsız bir korku bütün
ruhunu baskılamıştı. Yakışıklı olmalıydı; yüzünde de güçlü bir çene
ile geniş bir alın bulunmalıydı! Bembeyaz dişler, ince
dudakların arasından inci gibi parlıyor olmalıydı! Genç kız bunları
düşünüyor ancak gözlerini yuvalarında döndüremiyor, göz ucuyla
sadece gazeteye ve gazeteyi tutan gencin ellerine bakıyordu. Daha
yaşlı biri mi, yoksa yaşamının başında bir genç mi olduğunu bile
bilmediği bu insanın eli, kolu, yüzü, bedeni onu neden bu kadar
ilgilendiriyordu? Acaba âşık mı oluyordu? Şimdi de aklına yeni bir
soru takılmıştı; acaba evli ya da nişanlı olabilir miydi? Genç
adamın her iki elinin yüzük parmakları gazetenin altında kalmıştı.
Sadece gazeteyi bir mengene gibi tutan başparmaklarını
görebiliyordu; bunlar diğer parmakların ince ve uzun
olduklarını çağrıştırıyordu. Çok güzel elleri olmalıydı!
Belki de bir piyano sanatçısı ya da bir keman virtüözü olabilirdi!
Okuduğu yazıya bakılırsa mutlaka bir sanatçı olmalıydı! Büyük bir
olasılıkla evli de değildi; böylelerinin birçok sevgilisi
olabilirdi…
Genç kız, gözlerini kaldırıp genç adamı her yönüyle izlemek istemesine rağmen içindeki tuhaf bir korku ve utanma duygusu buna engel oluyordu. Yolculuğun başında tesadüfen yanına iliştiği bu genç adamın kendisi için bu denli bir ilgi odağı olacağını hiç düşünmemişti. Ancak şu anda bütün kafası ve ruhu onunla meşguldü. Acaba kendisine bir şeyler mi olmuştu; gazetede yazdığı gibi âşık mı oluyordu? “Zamanı, mekânı olmaz, yaşı başı bulunmaz, bir anlık bakıştan, bir anlık elektriklenmeden nice aşklar doğar.” diye yazıyordu gazetede. Acaba böyle bir şey başına gelmiş olabilir miydi? Elinin yüzünün hayalini kurduğu ve hatta onu kıskanmak durumunda kaldığı bu adam acaba aşkın kendisi miydi? Neden gazetenin bu sayfasını okuyordu? Yoksa ona bu konuda yol gösterip rehberlik mi ediyordu? Acaba genç adam da onun farkında mıydı; o da aynı şeyleri hissedip, aynı şeyleri yaşıyor olabilir miydi? Onun da aynı yasak duyguları yaşıyor olabilmesi pek ala mümkün olabilirdi! Söylendiğine göre aşk böyle hızla bulaşan ve büyüyen yoğun bir şeydi…
Genç kız, kendini baskılayan korku ve utanma duygularına rağmen, bir an da olsa, gözlerini genç adamdan yana çevirme cesaretini gösterdi. Bu aşkın gücüydü! Tahmin ettiği gibi bu güçlü kolların yukarısında geniş ve güçlü omuzlar vardı. Omuzların üstünde yer alan ve ince bir sakalın kapladığı yağız çehrede güçlü bir çene ve geniş bir alın yer alıyordu. Siyah dalgalı saçların örttüğü sol-kulak memesinde bir küpe sallanıyordu Genç kızın hırsız bakışları, bir anda hafiften çekik, parıltılar içindeki bir çift gözle karşılaştı. Suçüstü olmuştu! Kızardığını hissetti, ancak gözlerini kaçıramadı. Bir an her iki gencin bakışları dudaklarda tebessüme dönüştü. Genç kız bu arada ince dudakların arasından parıldayan beyaz dişleri gördü ve bir anda kulaklarında kalbinin atışlarını duydu. Bir anlık bakışmaları sanki yüzyıllarca sürmüştü ve uzun yılların dostluğunu ve içtenliğini yansıtıyordu. Şimdi genç kız korku duygularını aşmış, ancak iffet ve utanma duyguları içinde bakışlarını aşağı almıştı. Hayallerini süsleyen erkek yanı başında oturuyordu ve daha da önemlisi; o da onun farkına varmıştı!
Bundan sonrası ne olacaktı, onunla nasıl iletişim kuracaktı? İlk hareket karşıdan gelmeliydi! Yoksa gazeteyi ve yazıyı bahane edip ilk hareketi o mu başlatmalıydı, böylesi doğru olur muydu? Genç kız bu duygular içinde yoğunlaşmış bir haldeyken, bir anda otobüsün içi karıştı. Başının üstündeki yolculardan biri diğer yolcuların arasından fırlayarak kapıya doğru yöneldi ve yüksek perdeden bir sesle, “Şoför bey, Sevda Tepesinde inecek var!” diye bağırdı. Genç kız bu sesle irkildi ve oturduğu yerden ok gibi fırlayarak o da kapıya doğru yöneldi. Genç kız otobüsün açılan kapısından kendini telaşla ve hızla dışarı fırlattı. Kız Lisesi çok geride kalmıştı! Ayakları yere bastığında gözleri, kendini izleyen bir çift gözle karşılaştı ve otobüs onu bilinmeyen yerlere taşıyordu…
Ağustos 2021- Marmaris
Cemal Çalımer
Şeftali ÇekirdeğiDoğada her şey birlikte bir bütündür ve her şey birbiriyle diyalekt halindedir.