Sizden Gelen Hikayeler

Paella, İnci ve Chopin

Barcelona’dan 109 deniz mili ötede Akdeniz’in tatlı iklimini hissedeceğiniz, palmiyeler ve portakal ağaçlarının denizle kucaklaştığı, gez gez bitmeyen, bin bir çeşit güzellikteki adada ne hikmetse aklıma ilk gelen lezzetine doyamadığım deniz mahsullü Paella.

Barcelona’dan 109 deniz mili ötede Akdeniz’in tatlı iklimini hissedeceğiniz, palmiyeler ve portakal ağaçlarının denizle kucaklaştığı, gez gez bitmeyen, bin bir çeşit güzellikteki adada ne hikmetse aklıma ilk gelen lezzetine doyamadığım deniz mahsullü Paella.

1993 Mart ayında 1 haftalığına tur ile İstanbul’dan direkt Palma de Mallorca’ya uçmuştuk. Dört çift, haftalık kiraladığımız arabayla hemen her gün gezdiğimiz halde dönüşte ‘aklım adada kaldı’ şarkısını besteliyorduk. Güzellikleri, kumsalları, doğası dururken neden Paellası acaba? Kim bilir belki de Barcelona dahil hiçbir yerde o lezzete rastlayamadığımız için olabilir mi?

Palma de Mallorca - Mart 1993

Foto: FD

Paella

Zevkler ve renkler tartışılmaz denir. Bu kural sanırım paella için de geçerli. Zira her paella tarifi ve içeriği farklı ve zevkinize, damak tadınıza göre beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz. Bazıları biraz daha soslu bazıları daha kuru sever. Deniz mahsulleri seviyorsanız tercihiniz etli ya da tavuklu değildir. Önemli bir faktör de kullanılan pirincin cinsi, ne kadar süre pişmesi gerektiği.

Merak edenleriniz araştırıp, tariflerini öğrenip evde paella yapabilir. Bilenler sevenler zaten yapmıştır bile.  Herkes kendi damak tadına göre karışımı seçebilir. Ancak İspanyol ve Latin ülke kültürlerinde Sofrito denilen sos ve safran lezzeti daha da artırıyor, not edebilirsiniz.

Kahve molasında

Paella dışında ne hatırlıyorsun derseniz, her gün araba ile gezmemize rağmen daha kim bilir nereleri, hangi köyleri, denizleri var diyeceğimiz büyüklükte ada ötesi bir yer oluşu. Promenade yani piyasa yapan insanların görünümleri, davranış biçimleri ile İstanbul’daki 60’lı yılları hatırlatmaları, uçsuz bucaksız kumsalında yaptığım yürüyüş ve güneşlenmeler ki mart ayına rağmen denize giren insanları… Benim pek ilgilenmediğim şahane alışveriş cadde ve mekanları, incisi ve dahi bir ünlü müzisyenin yaşamış olduğu ev.

Adada ilk sabah, otobüsten indiğimiz ilk yerde faytonlar bekliyordu bizi.

Palma de Mallorca - Mart 1993

Foto: FD

Majorica Pearls (Mayorko İncisi)

Daha Mallorca yolunda kadınlardan bol bol incisinin çok meşhur olduğunu işitmiştim. Kadın koleksiyonlarının ne tür incilere sahip olduklarını ve ne kadarının taklit olduğunu, hiç düşündünüz mü?

Hiçbir maddi değeri olmayan taklit inciler diye düşünseniz de kadınlara daha değerli olabileceklerini hissettiren mükemmel ötesi taklit inci örneği Mallorca (Mayorka) incileridir.

Majorica Pearls için dünyanın en değerli simule (benzetilmiş, imitasyon) incileri denilmektedir. Bu taklit inciler parlak bir malzemeden yapılmıştır. Balık pulları, epoksi ve sair malzemeler cam boncuklar üzerine kaplanmıştır. Sonuç olarak tek tip bir görünme ve tutarlığa sahip süper pürüzsüz bir incidir.

İnci yapımı video:

Majorca Pearls - The Pearl Girls | Cultured Pearls | Pearl Shop | Restring Pearls | Jewelry Repair

Adayı keşfe çıktığımız günlerden birinde- 29 Mart 1993

Foto: FD

Fryderyk Chopin

Orta çağ mimarisine sahip, yeşil doğası ve çiçekli evleri ile Valldemossa köyüne geldiğinizde sizi burada hikayesi olan bir müze bekliyor olacak. Fryderyk Chopin ve George Sand’in Mallorco’ya 1838-39 yıllarında yaptığı gezi sırasında yaşadığı odalarda kurulan müzesi.

Valldemossa ve Müze videosu: 

Polonyalı piyanist ve besteci (1810-1849) Fryderyk Chopin ve kendine has tavrı ve kıyafeti ile dikkat çeken Fransız yazar ve romancı (1804 - 1876) George Sand ilk kez 5 kasım 1836’da Paris’te Kontes Maria D’Agoult ve Franz Liszt’in salonunda bir araya gelmişlerdi.

Fransız romancının iki çocuğundan dokuz yaşındaki oğlu romatizmadan muzdaripti. 1838’de kışı daha yumuşak bir iklimde geçirmesi içi Mallorca’ya gitmeye karar verdiğinde sanatçı arkadaşının da sağlığını iyileştireceğini umarak Chopin’i de geziye davet etti.

Ayrı ayrı çıktıkları gezide Fransa-İspanya sınırına yakın Perpignan’da buluştular ve sonrasında iki sanatçı birlikte yolculuk ederek 8 Kasım’da Mallorca’ya vardılar. Chopin 3 Aralık 1838 de yazdığı bir mektupta “Son iki hafta içinde 18 derece sıcaklığa rağmen üşüttüm, hastalandım güller, portakallar, palmiyeler ve incir ağaçlarının eşliğinde. ’diye söylüyordu.

15 Aralık 1838’de Chopin, George Sand, çocukları ve hizmetçisi Valldemossa köyüne gittiler. Köydeki bir manastırda yaşarken, Chopin en ünlü eserlerinden birini besteledi. O yıl kış; sisli, fırtınalı ve soğuk geçmekteydi. Köyün kırsalına duyulan hayranlık ara sıra güneşli günlerin yumuşattığı sıra dışı günler hariç. Yaşadığı koşullar ve hissettiği depresif zamanlar onun bestelerine de etki yapmıştı. Özellikle Noel zamanı ülkesinin özlemini içinde şiddetle duymaktaydı.

Kötüleşmekte olan koşullar, hastalık hali nedeniyle 11 Şubat 1839’da köyden hep birlikte ayrıldılar. 14 Şubat 1839’da ada merkezde iki gün kaldıktan sonra birlikte Fransa’ya gitmek üzere yola çıktılar.

Chopin Mallorca’da kaldığı sürede birçok prelüdler, polonaise, muzurka, nocturne, ballade besteledi. George Sand ile ilişkileri yaklaşık on yıl devam etti.

Köy küçük olduğu için birkaç saat ayırmanız yeterli olacaktır.

Kısa hayat öyküsü, o kısacık hayata sığdırılan onlarca eser, yarım kalan bir aşk hikayesi… Klasik müziğe kuşaklar boyunca yüzbinlerce dinleyici kazandıran Polonyalı besteci Frederic Chopin 20 yaşında Varşova’dan ayrılıp hayatı boyunca Avrupa’da 20’ye yakın şehre gitti. Chopin’i daha yakından tanımak, ona nelerin ilham verdiğini bir nebze de olsa anlamak için müze haline getirilen evini ziyaret etmek isteyebilirsiniz.

Chopin’in Evi’nin bahçesini görünce bu bestelerin nasıl ortaya çıktığını anlıyorsunuz. Yemyeşil bitkiler sarmış her yeri, çeşmeden usul usul su akıyor. Bahçenin tam karşısında nefis bir vadi manzarası. Böylesine cennet gibi bir yerde insan ilham almadan durabilir mi hiç? Valldemossa’da her yıl Chopin Festivali düzenleniyor. Piyanistler Chopin’in bestelerini çalıp anma etkinlikleri gerçekleştiriliyor.

Detay merak edenler için: chopin.pl

Fotoğraf meraklıları için hazine sunmakta ada…

Foto: FD 

Ada Gezmesi

Haftalık gelmek en iyisi. İçinizi ısıtan Akdeniz iklimi var. Ama denize girmek istiyorsanız, mayıs/ ekim aralığı daha iyi bir seçim olur.

Direkt uçak yok. Fakat araya da iki üç gün Barcelona katabilirsiniz. İstanbul’dan iki buçuk saat, adaya uçuş kırk dakika desek, böyle de planlanabilir.

Adada toplu taşıma mevcut da otel denize yakın ya da sıfır olsun, gün içi deniz akşamda atlar taksiye bir yerlerde keyfime bakarım derseniz araba kiralamaya gerek yok. Adanın hakkını gezerek vermek isterseniz araba kiralamak en akılcı olanı. Tercih sizin… Belki de tur ile gitmişsinizdir, ekstralarla tur gezdirir sizi.

 

Yollardan birinde mola keyfi, arabada tedbirli gezmek gerek!

Foto: FD

Alışveriş de var tabii! Vitrin gezmek, hediyelik eşyalara bakmak, çok sözü edilen inci almak gibi… Yeme içme de uygun fiyatlarla keyfinizi çıkarabilirsiniz. Ara sıra da süpermarketlerden alışveriş yapmanızın da keyfi başka olabiliyor. Araba kiraladıysanız doldurun arabaya, sangria denilen içeceği de gezerken mola verdiğiniz yerde yiyin için tadını çıkarın, öyle yani.

Palma merkezdeki vitrin alışverişi için Alexandra Rossello caddesinde keyfinizi çıkarabilirsiniz. Mallorca limanının hemen karşısında yer alan Porto Pi  Porto Pi alışveriş merkezini de meraklıysanız deneyebilirsiniz.

Sadece deniz, kum ve güneş demeyenlerdenseniz bir iki yer zikredebilirim.

Serra de Tramuntana: Palma’dan arabayla yarım saat uzaklıkta zeytin ve portakal ağaçları içerisinde temiz havasıyla, doğası, manzarası, yapıları ile köy köy gezmek ne güzel…

Port de Soller:Sahil gezmesi, plajları yanında doğa ve deniz manzaralı Nautilus’de akşam yemek keyfi. Rezervasyon gerekli olabilir.

Lluc: Burası da Mallorca’nın en kutsal alanı kabul edilen tarihi bir köy.

Alcudia: Orta çağdan kalma evleri ve huzurlu atmosferi, restoran ve mağazaları ile küçük bir kasaba.

Mallorca Paguera Sahili Mayorka'ya Nasıl Gidilir? I Mallorca Gezi Rehberi I Seyahatimgeldi

O kadar çok kumsal plaj var ki, belki yeni bir plajını da siz keşfedersiniz.

Bir gezginden yaptığım alıntı ile nokta koymak istedim;

“Özgürlüğü her şeyden çok sevin diyor Beethoven. Hayatınızda bugüne kadar ne yaşadığınızın sizin için önemi büyük ancak yarınlar için bir önemi yok. Yarınlar için en büyük öneme sahip tek şey siz ve size ait olan zaman. Bu zamanı iyi değerlendirmek ayaklarınızın ucunda. Haydi durma adım at yaşamaya, gülmeye, keşfetmeye. Özgürlüğü seç, sınırsızlığa inan, keşfetmek için yaşa! Çünkü keşfetmek özgürlüktür!'' Birten Çankaya

22 Eylül 2021

Heybeliada