Metroların efendisi
Bugün size yıllar içinde çok takdir ettiğim, samimi sıcakkanlı, yetenekli ve iyi bir müzisyeni tanıtmak istedim.
İbrahim Seber ile tanışmam 1975 yılında D.B.Deniz Nakliyatı
T.A.Ş.‘nin Merkez Acente bölümünde başladı. O devirde yazılar
daktilo ile yazılırdı, karbon kağıdı aralara konarak istenilen
miktarda kopyada elde edilirdi. İbrahim klavyede müthiş süratli
idi, on parmak yazarken parmaklarının takibi imkansızdı. Çok da
şampiyonalara katılmış hep birinci gelmişti.
Kısa zaman içerisinde özellikleri olan ayrıcalıklı bir kişiliği
olduğunu fark ettim. Sivilize, müzikle aşina, hayatı seven, sosyal
tarafı yüksek olan İbrahim ile arkadaşlığımız o günlerde başladı ve
bugün hala devam edegelmektedir, özellikle o günlerin çalışma
arkadaşları ile birlikte.
Bir devre uzun süre görmemiştim kendisini, bir gün Maslak metrosunda trene giderken rastladım, bir süre şaşkınlıkla ve keyifle izledim kendisini. Çok da etkilenmiştim yaptığı müzikten. Onun ne kadar başarılı olduğunu bazı geceler müzik yaptığı Modaspor Kulübü’nde yakinen de görmüştük.
Maslak Metro… Rastladığım gün 4 Kasım 2018. Ondan habersiz çekmiştim fotoğraf ve video. Beni para atarken fark etmişti…
Kendi anlatımıyla metrolarda müzik yapmanın ilginç hikayesini okuyabilirsiniz;
*************
quote
Metroların Efendisi
İbrahim Seber
Harbiye Orduevi’nde 18 sene çalıştıktan sonra bir buçuk sene müzik piyasasındaki sorunlar yüzünden boş oturma durumunda kaldık. Günlerimiz Barış Manço Kültür Merkezi’nde müzisyen arkadaşlarla buluşarak geçiyordu. Bu arada Salim Dündar'a 30 sene eşlik etmiş ve İspanyada 7 yıl yaşamış Cihat Sağol ile tanıştım. Kendisi iyi derecede İspanyolcasının yanında iyi bir Flamenko gitaristi idi.
Arada bir benim eve gelir bazı parçaları çalışırdık. Bu arada Ertunç Avcı adındaki piyanist bir arkadaşım metroda müzik yapalım mı diye bir soru sordu bana. Ancak kendisi piyanist olduğu için bu söz konusu olamazdı.
Bu arada metro ile gidip gelirken çok güzel Elvis şarkıları söyleyip harika gitar ve ağız armonikası çalan Mert'e rastladım Kadıköy Metrosunda ilk defa bir metro müzisyenine para atıyordum. Kendisiyle biraz sohbet ettik müzisyen olduğumu söyleyince bir şarkı söylemem için ısrar etti. "Can't help falling in love" adlı bir Elvis şarkısını seslendirince abi neden metro müzisyenliğine müracaat etmiyorsun dedi. Nasıl olacak bu iş dediğimde ise ayın 13 ünde imtihan var dedi. Aklıma yatmıştı, hemen gitarcı arkadaşım Cihat Sağol'a ilettim durumu ancak biraz kaprisli olduğu için beni bayağı zorladı ama ne yapıp edip onu bir şekilde ikna ettim.
İmtihan günü geldi kuralar çekildi bizim numaramız biraz ileride olduğu için Cihat yine ben bekleyemem gidelim artık gibi şeyler söylediyse de ben onu bir şekilde yine ikna ederek öğlen paydosunda orada bulunan börekçide vakit geçirmeye razı ettim.
Tekrar imtihan yerine geldiğimizde 6. sırada olduğumuzu gördük. İmtihan heyeti 5 kişi idi ben önce "Angustia" adlı parçayı seslendirdim. Finalde inanılmaz bir şey oldu bu işlerin başında olan Tarık Bey dahil 5 jüri üyesi bizi alkışlarla uğurladılar. İki gün sonra sonuçları almaya gittiğimde 113 kişinin içinden seçilen 13 kişilik listede 6. sırada olduğumuzu 93 puan aldığımızı ve de imtihan heyetinde olan bir hanımın 67 puanla bizim çok gerimizde kaldığını hayretle gördüm.
Bir hafta kadar sonra işimize başladık hiç unutmam ilk işimizde 260 lira kadar bir para topladık ki 5 sene evvel bu kötü bir para değildi. Haftanın 3 günü çalışıyor altı yedi yüz lira para kazanıyorduk. Cihat borçlarını kapattı ben ise cebimde hiçbir zaman fazla para olmazken az da olsa para biriktirmeye başladım. Ancak bu uzun sürmedi, 5-6 ay gibi kısa bir zaman sonra Cihat sıkıldım deyip işi bıraktı. Ben tek başıma kalınca panikle birkaç tane gitarcı arkadaşla çalıştıysam da pek mutlu değildim. Devamlı Allahım bana doğru adamı gönder diye dua ediyordum.
Bu linkten metroda söylediği bir melodiyi izleyebilirsiniz.
İki ay gibi bir zaman sıkıntı yaşadıysam da sonunda Recep Güler adında her tür müzikte iyi olan bir arkadaşla işe devam etmeye başladım. Ama yaz mevsimi olduğu için pek fazla para çıkmıyordu. Paraları eve götürüp ben saydığımdan birkaç kere fazla kısmını Recep'e vermeye başladım çünkü tam aradığım adamı bulmuştum ve onu kaybetmek istemiyordum. O da sağ olsun paraya pek fazla önem vermeyen biriydi birkaç ay sonra kış mevsimi gelince güzel para kazanmaya başladık.
Adımız iyice popüler olmaya başladığında Piyanist Şantör arkadaşım rahmetli Nezih Kuloğlu bana "METROLARIN EFENDİSİ" adını taktı ve bu ad benim üzerime etiket gibi yapıştı. Aradan beş yıl geçti halâ Recep'le birlikte çalışıyoruz.
Neticede metro müzisyenliğinin iyi taraflarının orada her türlü insanla tanışma fırsatınız oluyor, çeşitli ülkelerden binlerce insan video çekip oralarda paylaşıyorlar. Ve de hiç ulaşamayacağınız insanlarla muhatap olup en iyi yerlerde ekstra işler alabiliyorsunuz. Zaten şu anda da yine metroda gelen bir teklifle haftanın 5 günü Laleli Oteller Bölgesinde bir otelde müzik yapmaktayız.
****************** unquote
Metrolarda müzik yapan güzel insanların oralara imtihan sonrası
geldiğini, değerli müzisyenler olduğunu düşünelim ve meblağ ne
olursa olsun para atmayı ve onları durup dinlemeyi bu yazıdan sonra
daha çok arzu edeceğinizi düşünüyorum.
İbrahim Seber ile bir grup yemeği sonrası… 6 Mart 2019
10 Ağustos 2022
Heybeliada