Malta Şövalyeleri
Hepimiz için ilklerin özel bir anısı, yeri vardır. Benim için de Malta öyleydi. İlk yurt dışı gezimdi. Uğurlu da gelmiş olmalı ki yarım asır sürecek denizcilik sektörüne, gerçek anlamda attığım ilk adımdı belki de…
Hepimiz için ilklerin özel bir anısı, yeri vardır. Benim için de
Malta öyleydi. İlk yurt dışı gezimdi. Uğurlu da gelmiş olmalı ki
yarım asır sürecek denizcilik sektörüne, gerçek anlamda attığım ilk
adımdı belki de…
Nisan 1972, Karadeniz limanlarından yüklediği fındıkları,
Hollanda’nın Rotterdam limanına götürecek gemiye Boğazdan geçerken
atlayıvermiştik. Hollandalıların çok tükettiği ve sevdiği patatesi
yüklemek için Malta’nın Valetta limanına uğramıştık. Rotterdam’da
çalışırken, çalışanlar öğlenleri evden getirdikleri
sandviçleri ofiste yerler ama çoğunlukla patatçı büfeye giderlerdi.
Ben de çok alışmıştım, o çıtır mayonezli külahlı patatesleri kanal
kenarında yemeye. Hala özlerim...
Valetta Liman (Britannica)
Kızım Özlem, henüz on sekiz aylıktı. Fakat Malta’ya varmadan geminin altını üstüne getirmişti. Tüm zabitan ve mürettebatı peşinden koşturmuş, Valetta’ta da şehrin her caddesini arşınlayıp, geleceğin capcanlı, yaşam dolu, yüksek esprili kişiliğinin ilk sinyallerini vermeye başlamıştı. Zabitler aralarında konuşmaya başlamıştı bile…
‘’Daha önümüzde Rotterdam limanına kadar on günlük yol var. Bir de Biscay Körfezini geçeceğiz, bakalım nasıl zapt edeceğiz bu bir buçuk yaşlarındaki tatlı afacanı...’’ diye.
Rotterdam’da bir gece DBCargo gemilerinden M/V Namık Kemal kaptanı Nuri Yılmaz, gemide yemek daveti vermişti. Kızımı evde bırakacak halimiz olmadığından davete birlikte gittik. Tüm gece boyunca masadaki kadınlı erkekli yirmi kişinin dikkatini üzerine çekmeyi başarmıştı dur durak bilmez hareketliliğiyle. Kaptan, esprili şekilde Özlem kızıma “Kurtlar kaynıyor mu?'' sorusunu yöneltmeye başladı. Sonunda soruya cevaptan yorgun düştü sanırım. Duruldu, uyudu da rahat sohbet edilebildik masada.
Yaklaşık yarım asır sonra, yine bir nisan ayında, bu sefer gezgin olarak gittik Malta’ya. Asırlık kadim dostum Metin Bener, proje taşıması kapsamında bir süreliğine eşi ile ikamet ettiği Valetta’da nostalji yaşamak isteyince bize yol görünmüştü bile.
Yumuşak Akdeniz iklimi, kendine has özellikleri ve kültürü ile gezilesi görülesi bir ada.
Azure Window- GOZO Adası - Malta / 27.04.2016
Fotoğraf: Fethi Denizmen
Balluta Bay – St.Julian / Malta Nisan 2016
Fotoğraf: Fethi Denizmen
Gezi esnasında gündem bir şekilde Malta Şövalyelerine geldi. İlginç tarihinden, hikayelerinden kısa bir tur atalım mı?
Malta Şövalyeleri
Haçlı seferleri sonrasında, Müslümanların Kudüs ve civarını geri almak için giriştikleri saldırıları püskürtmek ve bu toprakları elde tutmak amacıyla birçok askerî tarikat kurulmuştu. Bunların başında Hospitalier Tarikatı, Tapınak Şövalyeleri, St. John Şövalyeleri ve Töton Şövalyeleri gelmektedir. Bu tarikatlardan Tapınak Şövalyeleri tamamen askeri amaçla kurulmuşken, Töton ve St. John Şövalyeleri ise savaş koşullarında sağlık hizmeti sunmak ve insani yardım amacıyla oluşturulmuşlardı.
Malta Şövalyeleri’nin köklerini teşkil eden Hospitalier (Hastane) Tarikatı 11. yüzyılda Amalfili İtalyan tacirler tarafından Müslümanlardan alınan özel izinle Kudüs'te, şehre gelecek yoksul ve hasta hacı adaylarına yardım etmek amacıyla kurulmuş bir şövalye tarikatıdır. Bu unvanın kendilerine 1133 yılında Papa II. Paschal tarafından verilmesi Müslümanlara karşı haçlıları korudukları içindir. Kudüs Krallığı kurulur kurulmaz kendilerine toprak bağışlanmış ve bu bağışlar giderek artmıştır.
Malta Şövalyeleri! Bir zamanlar Valetta 16.yüzyıl İnfermeria Hastanesinde zengin ya da fakir herkese bakılıyordu. ( Hemis / Alamy )
BBC - Travel - The last true knight on Malta
Böylece zenginleşen hastane, hasta ve yoksullara hizmette olduğu kadar Müslümanlara karşı savaşta da etkin olan zengin ve güçlü bir kurum durumuna geldi. Selahaddin Eyyübi orduları tarafından Hıttin Savaşında büyük bir yenilgiye uğramalarına rağmen etkinlikleri devam etti. 1291'de Akka'nın düşüşü ve Haçlı Prensliklerinin ortadan kalkması üzerine, mezhep üyeleri bir gün yeniden fethetmek umuduyla Filistin'e yakın olabilmek için Kıbrıs'a çekilip hacılara ve hastalara yönelik çalışmalarını burada sürdürmeye karar verdiler.
1309'da Rodos'u ele geçirdiler. Burada bir hastane kurup, adayı bağımsız devlet gibi yönettiler. Doğu Akdeniz'de güçlü bir donanmaya sahip oldular.
1522'de Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlılar Rodos'u ele geçirdi ve buradaki varlıkları giderek kaybolmaya başladı.
Ancak 1530'da Kutsal Roma Germen İmparatoru V. Karl, Malta adasını tarikata bağışladı. Şövalyeler Osmanlı saldırılarına karşı direnerek donanmalarını güçlendirdiler ve gelişmiş bir hastane kurdular. En parlak dönemlerini burada yaşadılar.
Osmanlının Akdeniz’e egemen olduğu devrede bile Malta adasını alamamasın başında işte bu Malta Şövalyeleri gelir.
Malta adasını Osmanlı tehdidinin azaldığı 17. ve 18. yüzyıllarda tarikat da giderek zayıfladı. 1798'de Malta adası Napolyon Bonapart'ın eline geçti. Tarikatın merkezi 1834'te Roma'ya taşındı.
Katolik bir yardım derneği olarak günümüze kadar ulaşmış olan bu tarikat tarihin bazı dönemlerinde bağımsız bir devlet olarak güçlü bir ordu ve donanmaya sahip olmuş, Avrupa, İslam ve Osmanlı tarihinde büyük izler bırakmıştır.
Sonradan ismi "Rodos Şövalyeleri’’, çok sonralarıysa "Malta Şövalyeleri" olarak anılmıştır.
Roma kentinde bulunan tarikatın günümüzdeki resmi adı "Kudüs, Rodos ve Maltalı St. Jean Egemen Askeri Hospitalier Tarikatı" veya kısaca "Malta Tarikatı"dır.
Malta Şövalyeleri günümüzde egemen bir devlet dışı aktör statüsü taşımaktadır. Birleşmiş Milletler'e gözlemci olarak katılmasına karşılık kendine ait topraklardan yoksundur. Kendini tarafsız ve insancıl bir yardım kuruluşu olarak tanımlayan tarikatın 104 ülkeyle diplomatik ilişkisi vardır. Birçok ülke şövalyelere diplomatik dokunulmazlık ve ayrıcalık tanımaktadır.
Marsaxlokk- Balıkçılar - 28.04.2016
Fotoğraf: Fethi Denizmen
Marsaxlokk - Malta
Fotoğraf: Fethi Denizmen
Bir gün Malta’ya giderseniz, gezilecek görülecek yerleri ya gittiğiniz tur firmasının size sunmasını isteyebilir ya da arama motorlarından araştırıp zevkinize uygun yerleri not edebilirsiniz.
St.Julian en hareketli bölge; denize nazırlığı, harika yürüyüş olanakları, restoranları, pubları, barları, arabaları, her yöne giden otobüsleri ve otelleriyle… Gecesi de gündüzü de çok canlı!
Hope on- hope off otobüs
beklerken, Red Line / 28.04.2016
Fotoğraf: Fethi
Denizmen
St.Julian Koyu’nda bizi gezdirecek tam turistik Hop-on Hop-off çift katlı üstü açık otobüsü beklerken, biraz ötemizde harika konumlu deniz manzaralı bir restoran gördük. Barracuda Restaurant, muhteşem ambiyansı, balık ve deniz mahsulleriyle, iz bıraktı bizde…
Balluta ve Spinola koyları arasında güzel bir yürüyüş yapabilir, kafelerde, restoranlarda deniz manzaralı zamanlar geçirebilirsiniz.
Tabii Valetta’da kendine özgü sunumları ile bir gün geçirilecek liman bölgesi.
Gozo Adası günü birlik gidilip gezilesi, göz alıcı güzelliğe sahip, sessiz ve huzurlu, birçok doğal, tarihi ve artistik bölge bulunan bir ada. Channel Line feribotları ile keyifli bir deniz yolculuğu da ekstrası diyelim. Feribotta atıştırmalıklar, kahve gibi şeyler de mevcut. Ya kendiniz planlayabilir ya da kaldığınız otele danışabilirsiniz, günlük geziler olabiliyor. Biz St.Julian bölgesinde kaldığımız otelden Suprime Travel ile günü birlik tur almıştık.
Gozo’da mini bir koy.
Fotoğraf: Fethi Denizmen
Malta ve Gozo adaları arasında yer alan Comino adasındaki en önemli yapı olan St. Mary's Kulesi'nin tarihi 1416'ya kadar dayanıyor. Şimdilerde ise adada çok az kişi yaşıyor.
Cominotto adası birçok dalış severin ve doğa tutkununun uğrak noktası olmasını masmavi bir lagüne (Blue Lagoon) ve tertemiz denizine borçlu.
Britannica -Blue Lagoon, Comino island, Malta. Picman
Doğa yürüyüşü yapmayı ve dalış yapmayı sevenler buraya mutlaka gelirler. Mavi Lagüne açılan küçük bir plaja sahip. Tekne ile gidilebilir veya yüzülerek… Akdeniz kıyılarının altında yatan güzellikleri farklı balık cinslerini bu küçük adada görmek mümkün.
Mdina, Mosta, dikkat çeken yerler. Surlarla çevrili tarihi şehrin adı Mdina, Onun çevresindeki mahallenin adı ise Rabat. Tarihi bir bölge (Old City).
Marsaxlokk tipik bir balıkçı kasabası. Küçük balıkçı botları, balık deniz mahsulleri restoranları ile dolu yerde bulunduğumuz gün de belki tam mevsimi değil fazla hareket yoktu.
Ayrıca Mellieha Bay kumsalı, Blue Lagon Bay ve ilgi duyanlar için Temel Reis Köyü’ne (Popeye Village) gidebilir.
Her yere, her yöne vızır vızır işleyen otobüsleri ile adanın dört bir yanını gezebilirsiniz.
Nisan ayında güneşlenenler denize girenlerin de olduğu tipik, kendine has kültürü olan, yumuşak Akdeniz iklimli bir Adalar bölgesi…
Pandemi sonrası güzel gezmeler dileğiyle...
Limanın tarihi hakkında merakı olanlar için link: Valletta Waterfront: Grand Harbour History
Malta’da gezilecek yerler için: Malta'da Gezilecek ve Görülecek Yerler » İsa SARI - Kişisel Ağ Sayfası (isa-sari.com)
17.02.2021
Heybeliada
Fethi Denizmen