Sizden Gelen Hikayeler

Kültür, Sanat, Gastronomi ve İşte San Sebastian!

Bilbao gezisinde mutlaka Basklıların ‘Donostia’ olarak adlandırdığı San Sebastian şehrine ve civardaki harika güzellikteki kasabalarını gezmek planınıza dahil olur.

Bilbao gezisinde mutlaka Basklıların ‘Donostia’ olarak adlandırdığı San Sebastian şehrine ve civardaki harika güzellikteki kasabalarını gezmek planınıza dahil olur.



Monte İgueldo’dan Koyun Görünümü / Mayıs 2017 

Fotoğraf: Fethi Denizmen

San Sebastian’a gitmemizi ateşleyen şey, bir zamanlar Pera Palace Jumeirah genel müdürlüğü de yapan günümüzde nesli azalan zarafet ve nezaketin en güzel örneklerinden Sevgili Pınar Timer’in bir yazısı olmuştu.

Belki bu yazısı ilk fırsatta gezip görmeniz için sizi de ateşleyebilir.

''Beklentisiz âşık olabilirsiniz San SebastIan - Sabah''

Hiçbir beklentiniz olmadan gidip aşık olduğunuz bir şehir var mı? Benim artık var; San Sebastian…

Geçen Kurban Bayramı’nı çok kalabalık olmayan bir Avrupa şehrinde geçirmeye karar verdiğimizde Guggenheim Müzesi’yle Bilboa bizi hemen cezbetti. Ancak o bölgeyi çok iyi bilen bir arkadaşımızın San Sebastian’da kalmalısınız uyarısıyla seyahatten bir hafta önce tüm planlar değişti ve kendimizi Bilboa'ya 110 km uzaklıktaki Bask bölgesinin kültür ve yeme-içme başkentinde bulduk.

Şehir, 1014'te St. Sebastian manastırının çevresinde kurulmuş, balina ve morina avcılığı akabinde de deniz ticaretiyle gelişmiş. İspanya-Fransa sınırına sadece 20 km uzaklıkta olduğu için tarihte zaman zaman Fransız egemenliği altına da girmiş. 1813’te Fransızların işgalinden kurtarılırken yanan şehir, tekrar inşa edilerek Kraliçe II. Isabella'nın ve aristokratların yazlık şehri haline gelmiş. O tarihten beri de turizm önemli gelir kaynağı olmuş.

Şehrin en lüks oteli, La Concha koyuna bakan 1905'den beri hizmet veren Hotel L'Anglatere, görüntüsü ve konumu nedeniyle, San Sebastian'ın simgelerinden biri haline gelmiş. İki yemyeşil tepe arasında La Concha koyu boyunca uzanan kızılımsı bir kumsal, masmavi denizin ortasında bir ada, sahile vuran köpük köpük devasa dalgalar, dalgalarla dans eden sörfçüler, yürüyüş yapanlar, köpek gezdirenler, öylece oturup dalgaları seyredenler... Fellini filmlerinden bir sahneydi adeta...

La Concha- San Sebastian / Mayıs 2017

Fotoğraf: Fethi Denizmen

(Pınar Timer’i de hayran bırakan koy! Havanın gri bulutlu olduğu bir an...)

Avrupa'nın yeme içme başkenti unvanını hak etmiş San Sebastian. Tapas tarzı, atıştırmalıkların servis edildiği sayısız pintxo (pinço) barları ve üçü 3 yıldızlı olan 16 Michelin restoranı ile dünyada kişi başına en çok Michelin yıldızına sahip olduğu gibi 1800'lerde kurulan ve hala aktif olan Txoko denilen Gastronomi Kulüpleriyle yeme kültürlerini korumakta. Şehrin tarihi bölümü olan Parte Vieja dar sokakları, pintxo barları, müzeleri, restoranları ve çeşitli dükkanlarıyla siesta zamanları dışında cıvıl cıvıl.

Şehri keşfetmenin en güzel yolunun bisiklet kiralamak olduğuna karar verip, senelerden beri binmediğim bisikletle tüm San Sebastian'ı doğayla iç içe baştan sona gezdim. Ailece hem çok keyif aldık hem de şehri bölen Urumea Nehri'nin ötesindeki Zurriola Plajı'na kadar gidebildik.

Ekim ayı olmasına rağmen San Sebastian kıpır kıpırdı ama yaş ortalaması yüksekti. Tüm yaz boyunca sörfçülerin gözbebeği olan şehir özellikle temmuz ayında düzenlenen Jaz Festivali döneminde gençlerin akınına uğruyormuş. Şehirdeki bir başka önemli kültür aktivitesi 1953’ten beri düzenlenmekte olan film festivali. San Sebastian, hırçın dalgalarıyla ve pintxoslarıyla Bask ruhunun özgürlüğünü, kumsallarıyla ve yeşil tepeleriyle Fransız romantikliğini bir arada hissedebileceğiniz, doğal güzelliği, sörfçüleri, gençleri, banklarda oturup denizi seyreden zarif ahalisi, balıkçıları, müzeleri ve parklarıyla zamanın durduğu, yeme-içmenin zevke dönüştüğü, kendinizi fazlasıyla iyi hissedeceğiniz hafızanızdan silinmeyecek bir şehir...

Monte Igueldo – Sansebastian / Mayıs 2017

(Gönül-Güven-Gülay) Fotoğraf: Fethi Denizmen

Henüz orayı ziyaret etmeyenler, birkaç güzelliği yaşadığımız deneyimlerden yararlanmak isteyebilir.

Gerçekten yazısında anlatılanlardan çok daha fazlasını bize hissettirdi.  İstanbul’dan dört buçuk saatlik uçak yolculuğuna değer bir bölge.

Fransa sınırına yakın olması da ilave bir ayrıcalık, her iki kültürü bir arada yaşamanın ayrıcalığı. Bilbao’nun 100 km güneyindeki Santander ve 540 km aşağısında La Coruna limanlarına 70’li yıllarda gemi ile gitmiş, birkaç gün kalmıştık. O zaman da bu şehirlerde bile Fransız kültürünün yaşam tarzının etkinliğini görmüş, özellikle La Coruna şehrine hayran kalmıştım.  

Urumea Nehri – San Sebastian / Nehir boyu uzun yürüyüşler yapmak harika...  

Mayıs 2017 / Fotoğraf: Fethi Denizmen

Old Town / Gece Manzaraları:Tapas Barlar San Sebastian   

Mayıs 2017 / Fotoğraf: Fethi Denizmen

Old Town Bir Başka Görünüm!

Fotoğraf: Fethi Denizmen

Old Town- Gündüz Manzaraları

Fotoğraf: Fethi Denizmen

Tapas Barlar

Deniz mahsullerinden, balıklardan etlere ve sebzelere kadar geniş bir yelpaze... Adeta gastronomi merkezi San Sebastian.

Burada olup da Tapas Barların, yani tadımlık mezelerden tatmamak mümkün değil. Bu minik tadımlıklara, Bask bölgesinde “pintxos“ diyorlar. Hazırlayıp sunan yerlere de Tapas Bar. Pintxoslar tezgâh üzerinde ve kürdanla servis ediliyor.

Her barın genellikle kendine özgü değişik pintxosları oluyor. Günlük şarküteri ürünleri, sosisler, çeşitli peynirler, karidesler, marine sardalyalar, yengeç, turşu, aklınıza gelen gelmeyen onlarca ve daha fazlası çeşit pintxoslar.

Porsiyon olarak da sunulan lezzetler bulabilirsiniz. Mesela taze minik kalamar (chipirones en su tinta ), sarımsaklı karides güveç (gambas al ajillon), kum midyesi (berberechos) gibi. Genelde ayakta yeniyor. Yerli halk ve farklı ülke insanlarıyla bol bol sohbet imkanı da yaratyor.

Uzun yıllar birlikte seyahatler yaptığımız enerji dolu, seyahat sever Gülay Tangöze’nin izlenimlerini aktarmak isterim;

“Fethi Denizmen'in bize planlamış olduğu İspanya'nın Bask bölgesindeki San Sebastian ve civar kasabalar gezimizde aklımda en çok kalan tapas barlarda çok değişik yediğimi pinços dedikleri minik tadımlıklar. Her akşam değişik tatlar, meselâ küçük ekmekler üzerinde balıklı, karidesli, midye veya ahtapotlu sıcak veya soğuk yediğimiz pinçoslar tadı hâlâ damağımda kalmış durumda. Öğle ve akşam yemeklerini şehrin değişik semtlerinde sayfiye bölgelerinde mangal ateşinde pişirilen düğmesiz Kalkan balığının tabii ki tadı da unutulamaz. San Sebastian tam bir gastronomi ve mutfak sanatları şehri.”  

Bir Tapas Bar Tezgâh Görünümü!

Fotoğraf: Fethi Denizmen

Popüler Pinthos Bar – Old Town da harika atıştırmalıklar…

Mayıs 2017 / Fotoğraf: Fethi Denizmen

San Sebastian civar kasabaları sanırım bir başka yazı konusu olabilir. Tabii herkesin beklentisi, keyif aldığı yerler, kültürler, yaşam tarzları birbirinden farklı olabilir. Gittiğiniz yer neresi olursa olsun, sizde iz bıraktıysa, elbette oralara seyahat etmek istersiniz. Her daim iz bırakan seyahatler dileğiyle…

27.02.2021                                           

Heybeliada

Fethi Denizmen