Sizden Gelen Hikayeler

Kendini İyi Hissetmek

Hiç hayalleriniz ve hedeflerinizle mutlu olmalıyım diye hedef koymuş muydunuz? Bu soruyu kendime sordum. Ancak emek, çaba sarf ettiğimi ve böyle bir hedefim olduğunu hiç hatırlamadım.

Hiç hayalleriniz ve hedeflerinizle mutlu olmalıyım diye hedef koymuş muydunuz? Bu soruyu kendime sordum. Ancak emek, çaba sarf ettiğimi ve böyle bir hedefim olduğunu hiç hatırlamadım.

Küçüklüğümden beri hayaller kurardım. İş hayatına başlayınca o hayalleri gerçekleştirecek hedeflere odaklandım. Daha yirmili yaşlardayken gençlik duygularıyla, biraz da akışına ve rastlantılara bırakarak, hayatımı planlamaya çalıştım.

Bu mutluluk hedefleri nasıl oluyor düşünceleri kafamda gezerken Para Durumu’nda bir videoya rastladım “Beynimiz mutluluğu nasıl algılıyor?’’ başlıklı… TEDx konuşmacısı Daniel Kahneman deneyimleyen ve hatırlayan benliğimizin mutluluğu nasıl farklı şekilde algıladığını anlatmaya çalışıyor yirmi dakikalık konuşmasında.

Beynimiz Mutluluğu Nasıl Algılıyor? Davranışsal Ekonominin kurucusu Daniel Kahneman "deneyimleyen benliğimiz" ile "hatırlayan benliğimizin" mutluluğu ne şekilde farklı algıladığını gözler önüne seriyor:

Söze “Bugünlerde herkes mutluluktan bahsediyor. “diye başlayan konuşmacı şöyle devam ediyor; “Birinden rica ettim. Son beş yıldır yayınlanan ve başlığında mutluluk kelimesi olan kitapları saymasını istedim. 40’tan sonra saymayı bıraktılar, daha birçok kitap vardı sayılacak.”

Ne zamandır aktüel bilmiyorum ‘’Kişisel Gelişim” diye bölüm görürüm her kitapçıya gidip araştırma yaparken… Demek ki mutluluk arayışları, nasıl mutlu olunacağı kitapları talep bolluğunda bol bol yazılıyor ve satılıyor. 

Merakım mucip olunca biraz sörf yaptım internette ve bir makaleye rastladım “Mutluluğa En İyi Yavaş ve Kararlı, İstikrarlı Seçimlerle Ulaşılır” başlıklı.

Happiness Is Best Achieved With Slow and Steady Choices | Psychology Today

Makalenin yazarı yaşanmış hikayelerden yola çıkarak şu sonuca varıyor; “Yavaş ve istikrarlı olan, yaşam yarışını kazanır, yavaşlayıp her güne odaklandığımızda, mutluluğumuzun kilidini açmak için şifreyi kıracağımıza inanıyorum.” 

Yazar devamla şöyle demekte; ‘’Olumlu bir zihniyet uygulamak çoğu zaman en zor olanıdır, haberler, iş hayatı, ilişkiler gibi dış etkenlerden etkileniriz. Size neşe getiren alışkanlıkları sürdürmek, hayatı daha yavaş yaşamaya odaklanmalar, meditasyon, egzersiz, iyi beslenme ve sağlıklı alışkanlıklar geliştirmek, kuşları dinlemek, gün batımını izlemek ve yürüyüşe çıkmak, güzellik ve huzuru bulmak, emek ve sabır ister ama sonunda mutluluk yarışını kazanırız.”

Şahsi düşünceme göre mutluluğa ulaşmalıyım diye bir arayış, hayal, hedef olacağını sanmıyorum, bende hiç olmadı zaten. Yaptıklarınla, bulunduğun çevre ile, yaşanmışlıklarınla ne zaman ki kendi iç dünyanda kendini iyi hissedersin işte o zaman mutlusundur demektir. Tabii huzurun ve sağlığın da yerindeyse.

Kendini iyi hissetmeye aklın erdiği yaşa geldiğinde, çevreyi hayatı algılamaya başladığında hayatını nehrin akışı gibi değil bizzat kendin planlayarak sürdürdüğünde ve hedef ve planlamalarına ulaştığında başlarsın. Bol bol kitap okuyarak, antik çağlardan, klasiklerden günümüze kadar uzanarak, imkân yaratarak değişik kentler farklı ülkeler gezerek değişik kültürleri bizzat tanıyarak yaşamını renklendirdiğinde de kendini iyi hissedersin. Sanatın her dalına göstereceğin ilgi, insanlara ve doğaya duyduğun sevgi, başkalarını sevindirdiğinde keyif bağışladığında hissettiklerin, biriktirmekte olduğun dostluklar, kariyerinde ve aile hayatındaki başarı ve huzur dolu zamanlar sana kendini iyi hissettirecektir ve zaten o zaman mutluluğunu hissedeceksindir.

Dikkat ederseniz devamlı olarak vurguladığım sözcük “Kendini İyi Hissetme!” Nerede, ne zaman, kimlerle, nelerle kendini iyi hissediyorsan orada, onlarla olmak en güzeli.

Tatlı sohbetli dost meclisinden ayrıldığında, ilgi duyduğun bir sergiyi gezdiğinde, uzun zamandır izlemek istediğin konsere gitme şansı yakaladığında, grup dans derslerinden ayrıldığında, tatil rezervasyonunu yaptırdığında, her ay düzenli tasarruf yapıp birikim sağladığında, bol bol kitap okuyabildiğinde, âşık olduğunu hissettiğinde kendini iyi hissedersin değil mi?  Cevabının EVET olacağını düşünüyorum.

Pandemi dönemi hariç son on senedir Sarıyerli gençlik arkadaşları ile her çarşamba öğlen saatlerinde Sarıyer ya da yakın mahallelerde toplanırız. Saat öyle hızlı geçer ki tadına doyamadığımız sohbetlerde, dönüş için yemek masasından kalkarken hepimizde son derece memnuniyet, kendini iyi ve güzel hissetme hali... Aramızdan biri bir gün demez mi “Keşke haftada iki çarşamba olsa!” diye… Öyle sevdalısı olduk çarşambaların... Kandaki şekeri yüksek seviyelerde dolaşan bir diğer dostumuz ise bu kadar uzun oturuyoruz tatlılar dahil yemediğimiz kalmıyor eve gidiyorum şekerimi ölçüyorum mucizevi şekilde sağlıklı normal çıkıyor.

Hayaller kurmak, hedeflere odaklanmak, ulaşma planları yapmak için çalışmak çok güzel, ancak malum dünyamızda insanoğlunun talepleri sonsuz ama bunları karşılayan kaynaklar son derece kıt. Sen elinden gelenin fazlasını yapıyor çalışıyorsun, sahip olduklarınla yetinmeyi şükretmeyi bilerek, umutla, yaşam sevincini içinde yaşatarak hayatına devam ettiğin sürece kendini iyi hissettiğin zamanlar artacaktır. Ben bugüne kadar yirmi ülke gezdim ama dünyada çok daha ülke var gezilecek, oralara gidemedim tarzı doyumsuz arayışlara girer ve içinde huzura kavuşamazsan, kendinle kavga edersen kendini iyi hissetme şansın da o nispette azalabilir.

Kendini iyi hissetme konusunda bir başka husus da sağlıklı bir yaşam tarzını oluşturabilmek. Doğanın bizlere sunduğu şekilde besinlere ulaşabilme ve tüketme, doğru ve akılcı beslenme, sindirim fizyolojisi ve hormonlarımızın çalışması hakkında yetecek kadar bilgi sahibi olma, biriktirdiğin dostlarla, ailenle güzel zamanları paylaşma, tatil alışkanlığından vazgeçmeme, doğada ormanda su kıyısında yürüyüşler yapma, vücudunun sesini dinleme gibi. Örnekler çoğaltılabilir elbette. Koltukta oturup televizyon karşısında çikolatalı pudding yiyerek, devamlı atıştırarak yıllarını harcadıysan, kötü yaşam tarzı seçimlerinin etkilerini birkaç hafta hatta aylar içerisinde tersine çevirebileceğini düşünmek akılcı olamaz.  

Bir başka yazar da yavaş ve istikrarlı yaklaşımlar önermekte sağlıklı olmak ve fit kalabilmek için. Ezcümle şöyle der; “Bir metafor kullanmama izin verin. Kaplumbağa ile tavşanın hikayesinde sonsuz hızı hakkında övünen tavşan ve bunu duymaktan bıkan kaplumbağa tavşanı yarışa davet eder. Tavşan hızla yola koyulur, ukala tavırlar içinde dikkati dağılır, durur ve uykuya dalar. Kaplumbağa ise bitiş çizgisine ulaşana kadar yavaş ve sabit bir hızla devam eder. Sağlıklı bir yaşam tarzı söz konusu olduğunda bir bitiş çizgisi olmadığı için belki de bu en iyi bir metafor değildir. Amaç aynı, ancak başarı kişinin oraya nasıl gitmeyi tercih ettiğine bağlıdır. Sağlık ve fitness pazarlamaları çok zekicedir. Her yıl içinizdeki güvensizlikleri sömürmek için milyarlar harcanıyor ve ticari olarak işe yarıyor gibi görünüyor.  Unutmayın, ilerleme asla doğrusal değildir ve şüphesiz yol boyunca bir iki hıçkırık yaşarsınız. Ancak sabırlı olup buna bağlı kalırsanız, başaramayacağınız çok az şey olduğundan emin olabilirsiniz.” 

Why a slow and steady approach to your health and fitness goals always wins | Ebylife | Personal training

Bilimsel olarak da kanıtlandığı üzere kendini nasıl hissettiğin ile genel sağlığın ve iyi olma duygun arasında önemli bir bağlantı var. Kendin hakkında iyi hissediyorsan, olumlu bir bakış açısına sahipsen ve aktif bir yaşam içinde isen mutlu ve sağlıklı olman daha olası.

5 Ağustos 2021

Heybeliada