Sizden Gelen Hikayeler

Kazanan mısın kaybeden mi?

50’li yıllar, lise çağına gelmişiz, içimizde büyük bir sevinç... Öyle ya her gün Sarıyer’den Kabataş Erkek Lisesi’ne otobüsle, ara sıra da vapurla gidecektik, okul sezonunun ilerleyen günlerinde Belediye sadece öğrencilerin bineceği özel otobüs tahsis etmişti.

(Winners & Loosers)

50’li yıllar, lise çağına gelmişiz, içimizde büyük bir sevinç... Öyle ya her gün Sarıyer’den Kabataş Erkek Lisesi’ne otobüsle, ara sıra da vapurla gidecektik, okul sezonunun ilerleyen günlerinde Belediye sadece öğrencilerin bineceği özel otobüs tahsis etmişti. Liseyi bitirene kadar da bu böyle sürmüştü.

Beşiktaş Kız Lisesi öğrencileri ile bir saatlik sabah yolculuğu yapıyoruz. Düşünün o devirde senede bir kere tertiplenen okul çaylarında bir kızla dans edersen ancak elini tutabilirdin. Bir sene boyunca da bununla avunurdun. İşte o güzel unutulmaz günlerimiz; sevgi, saygı, arkadaşlık, sahip olduğumuz değerlerimizle, kavak yellerinin estiği gençlik günlerimize yepyeni bir renk katmıştı. 

Aradan sanki asırlar geçmişti... Dost evinde bir gün o günlerimizin Sarıyer'inden bir kız arkadaşıma rastladım. Sohbet arasında kendisine, "Bana Sarıyer'de hiçbir kız ne kendiliğinden yaklaşım gösterdi ne de kendisi direkt ya da kız arkadaşı kanalıyla (ki o zamanlar özel arkadaşlıklar genelde bu yoldan kurulabiliyordu) görüşme, çıkma teklifinde bulundu…" dedim.

Birlikte bir grup içinde senelerce zamanı güzellikleri paylaşmış olduğum gençlik arkadaşım şöyle tatlı bir tebessümle geçmiş günlere dalıp tok bir ses tonuyla ve biraz da şikâyet eder gibi: ’Sen her hafta sırayla giydiğin iki gri takım elbisenden biriyle otobüs durağına erkenden gelir, oturur, elindeki Cumhuriyet Gazetesini açardın. Ta ki son durağa gelene kadar kafanı kaldırmaz okurdun, sana hangi kız baksın ki?" dedi.

Bir akşam dostlarla yemekteyim. Sohbete dalmış geçmiş yıllara, gençliğimizin nostaljik anılarına gidiyoruz. Bir ara bu anımı anlatmıştım, masadaki dostlardan biri ise gülümseyen bir ses tonu ile masadaki herkesin duyacağı şekilde, ‘’Sen sadece gazeteye bakarken, ben o zamanlar efsane olmuş Beyaz Park’taki kızlarla denizin tadını çıkarır, Tarabya’ya kadar kızlı-erkekli arkadaş grupları ile kürek çekerdik.’’ diye anlatıp kendisinin o günlerin winner’ı benim de looser’ı olduğumu söylediğinde masa kahkahalara boğulmuştu. Hala takılırız birbirimize winner/looser (kazanan/kaybeden) olarak!    

İnsan doğası gereği ego odaklı ve rekabetçidir. Konu ne kadar önemsiz olursa olsun, bilinçaltı düzeyde bile olsa her zaman başkalarıyla rekabet etmek doğamızda vardır. Bazı insanlar hayatlarını hep ileri taşıyor görünürken, diğerleri durgun, koşuşturma içindedir. Ama hayatta kayda değer bir şey başaramıyordur.

Cevap, kişinin zihniyetinde yatıyor. Kazanan ve kaybeden arasındaki fark sonuçla ilgili değil. Çünkü kazanan teknik olarak kaybedebilir ve yine kazanan olabilir. Ama karakter ve eylemlerinde farklılıklar vardır. Fark nerede sorusuna birkaç önemli nokta belirtmiş araştırmacılar, şöyle ki;

 

Kullandığın kelimeler sadece ne düşündüğünü ve hissettiğini değil, aynı zamanda beynine nasıl düşüneceğini ve hissedeceğini de iletir. Kaybeden kaybettiren, kazanan başarılı kılan kelimeler kullanır.

Hayaller, hedefler, hedeflere ulaştıracak planlamalar, stratejiler, kendine eğitim, çevreye merak, sorgulama, bol kitap okuma, bol çevre edinme, kişisel ağını (network) geliştirme, girişken ve sosyal olma, özgüvenle her kesimden herkes ile konuşma görüşme, umut ve yaşam sevincinle, pes etmeden, çok çalışarak…

''He heyt dünya çekilin ben geliyorum'' diyerek, arzu ettiğin güzel yaşamı elde edersin.

Ne dersin, kazananlar kulübüne hoş geldin diyelim mi? 

Bakış açını değiştir, hayatını değiştir!

10 Kasım 2021

Heybeliada

The Real Difference Between Winners and Losers | Inc.com

Winning Mentality - The Difference Between Winners & Losers - Nutrition Solutions