Hükmeden mi, itaat eden mi?
Başlıktaki soruyu kime sorsam alacağım cevap ne hükmeden ne de itaat edenim olacaktır. Hele de bu soru sorulduğunda ilişkileri aklına gelirse cevap muhtemelen eşitlikçi romantizm düzeylerinde olabilecektir. Peki ya içindeki, söyleyemediği duygular?
Hükmeden, adı üstünde, hükümdar, imrenmiştir belki de tarihin
koparılmış yapraklarındaki kralları, padişahları, imparatorları,
hatta sınırsız güç hayali de kurulmuştur belki de… Yüksek statüde
olma, insanlara tepeden bakma zevki!
Güç arzusu sadece kariyer seçimin üzerinde değil, aynı zamanda
davranışlarının üzerinde de etkisi vardır. Hükmetme ve güç sahibi
olma saplantısı yozlaştırabilir de kişiyi. Belki de kimse bilemez
güç eline geçtiğinde davranış biçiminin nasıl olacağını. Aslında
gücü istismar edenleri gerçek liderlerden ayıran şey de, gücü elde
etmenin nedenleri ve onu kullanma biçimidir.
Çok kullanılan bir kelime vardır; dominant, yani çevresine karşı liderlik vasfı taşıyan baskın ve egemen tavır sergileyen kişiler anlamında, peki hiç merak ettin mi acaba ben dominant bir kişiliğe sahip miyim diye?
Biraz daha açalım. Hiç düşüncelerine takıldı mı, çoğu zaman, duygusal olarak dominant ya da baskın olan bir kişinin derinlere kök salmış güvensizliklere ve kontrolü çevreleyen sorunlara sahip olabileceği? Amerikalı Psikoterapist Emily Roberts’in söylediği gibi, çoğunlukla çabuk sinirlenirler, zamanınızı ve duygularınızı önemsemezler ve genellikle duyguları ve sorunları için başkalarını suçlarlar.
(Emily Roberts, yoğun eğitimli bir Diyalektik Davranış Terapisti, Ruh Sağlığı Uzmanı)
İngiliz sosyolog Sylvia Walby, bir yorumunda şöyle der; “Erkeklerin kadınlara hükmettiği, ezdiği ve sömürdüğü sosyal yapılar ve uygulamalar sisteminde, gücün ağırlıklı olarak erkeklerin elinde olduğu toplumsal tabakaların oluşumu çoğu toplumda gözlemlenmiştir.”
Sosyolog Walby’nin gözlemlediği ataerkil toplum yapısının giderek kadın erkek eşitliği lehine değiştiğini de söylemek mümkün, ancak tam bir eşitliğe maalesef hala kavuşulamadığı da görülmektedir.
Çalışma hayatında da kazanma hırsı, rekabet ve sonuçlara ulaşma ile motive olan baskın (dominant) kişilik tipleri vardır. Bunlar genellikle emredici ve kendinden emin görülse de, özelliklerinin bir ters tarafı vardır. Ayrıca inatçı, agresif, dışa dönük, kontrolcü, talepkar, iddialı ve meydan okumaya hazır olabilirler. Kişilik yelpazesinin diğer ucundaysan, yani çekingen, empatik ve insan odaklıysan, bu gibi kişilerle çalışmak zor olabilir.
Dominant kişilerle çalışırken nasıl huzur bulacağını merak ediyor olabilirsin, ancak iş hayatında huzurlu ve başarılı olmak istiyorsan baskın tipler de dahil olmak üzere, kendinden farklı kişiliklerle çalışmayı öğrenmen çok önem arz edebilir.
Böyle kişilikler süreçlerle değil, sonuçlarla ilgilenir. Direkt netice ve iş odaklı olarak fuzuli laflarla zamanının boşa harcanmasını istemez. Bağımsız problem çözme ve karar vermeyi sevdiklerinden birebir görüşmelerin kısa olmasını tercih ederler. İyileştirilmesi gerekli alanların ve boşlularının dikkatlice vurgulanmasını tercih ederler.
Psikanaliz biliminin kurucusu olan Sigmund Freud (1856–1939) insan ruhunun birden fazla yönlü olduğunu, yani id, ego ve süper ego olarak yapılandırıldığını ve hepsi hayatın farklı aşamalarda geliştiğini görmüştür. Freud’un kuramına göre id, zihnin cinsel ve saldırgan dürtüleri ve gizli anıları içeren ilkel ve içgüdüsel kısmıdır. Süper ego ahlaki bir vicdan olarak işlev görür ve ego ile kişinin arzuları arasında aracılık eden gerçekçi kısımdır.
Freud, egonun binici olduğu halde, kimliğin bir at olması benzetmesini yaptı. Ego, “Atın üstün gücünü kontrol altında tutmak zorunda olan at sırtındaki bir adam gibidir.” Ego baskın hale gelirse, toplumun kural ve normlarına bağlı bir birey haline gelebilir ki, bunlar esnek olmayan, değişimle baş edemeyen, kişisel bir doğru ve yanlış kavramına varamaz hale gelebilir.
Naçizane kanaatim insanın öncelikle kendini tanımaya çalışmasıdır. Bu ‘kendini tanıma’ konusunda gösterilecek hassasiyet ve çalışma gerçekten kişiyi düşündürecek ve hem kendine hem de çevresine huzur, güzellik, anlayış, empati gibi özellikleri beraberinde sağlayacaktır.
Kendini TanıKendini tanıyan bir kişi başkasının işine burnunu sokmayacak, her şeyden önce kendini sevecek, kendini eğitmeye, yetiştirmeye, yeteneklerini geliştirmeye çalışacaktır. Sonuç olarak bu kişi kendisi ile barışık bir kişi olacaktır...
İnsani düşünce ve duygularla, empati ile kalmanız dileği ile.
Suadiye
16 Mart 2022
Kendini merak edenler için test:
Dominant mıyım diye merak ediyorsan sorulara evet-hayır diye dürüstçe cevap verebilir, merakını giderebilirsin:
- Otorite konumunda olmaya bayılırım.
- Gücü, sosyal statümü iyileştirmenin bir yolu olarak görüyorum.
- Elimden gelenin en iyisini yapmak yeterli değil, en iyisi olmam gerekiyor.
- Güçlü bir konumda olmak, başkalarının saygısını kazanmanın tek yoludur.
- Otorite konumunda olmak, diğerlerinden üstün olduğum anlamına gelir.
- Dostça bir yarışmada olsam bile yine de kazanmak isterim.
- Başkalarına ne yapacaklarını söylemekten hoşlanırım.
- Yetkili bir konumdaysam saygı beklerim.
- Bir çalışma arkadaşımla terfi için rekabet etmekten çekinmem.
- İnsanlara ne yapacaklarını söylemekten çekinmem.
- Statü benim için çok önemlidir.
- Güçle, hemen hemen her istediğimi söyleyebilir ve yapabilirim.
- Her şeyde en iyi olmak isterim.
- Son sözü söylemeyi severim.
- Elimdeki güçle fark yaratabilirim.
Kişilik Değişir Mi?Kişilik değişikliği kolay olmayabilir ve belki de bazı yerleşmiş temel kişilik kalıpları yaşam boyunca değişmeyebilir.
https://www.iyihisset.com/yasa/kultur-sanat/kisilik-testi-id-ego-superego
https://www.psychologytoday.com/intl/tests/career/dominance-test
https://www.psychologytoday.com/us/blog/trust-yourself/202201/6-ways-deal-dominant-personality