Sizden Gelen Hikayeler

Geçmiş Yılların İz Bırakan 11 Melodisi

Hepimizin anılarında yer etmiş melodiler vardır. Hiç olmadık bir zamanda o melodiyi duyduğumuzda birden ona odaklanırız. Bıraktığı anılar film şeridi gibi geçer gözümüz önünden…

Hepimizin anılarında yer etmiş melodiler vardır. Hiç olmadık bir zamanda o melodiyi duyduğumuzda birden ona odaklanırız. Bıraktığı anılar film şeridi gibi geçer gözümüz önünden…

Bazı parçalar beraberliğin anısı olur. ‘’Bak bizim şarkımız çalıyor!’’ der sevdiğin yıllar sonra, ne zaman duysalar o melodiyi dalarlar geçmiş anılara. Bir de şöyle düşünürsek, yaşadığın anıları canlandırıyorsa dinlediğin müzik demek ki uzun seneler geçmiş olabilir üstünden.

Bugün duyduğumda anılarımı canlandıran, beni eski güzel günlerime götüren bazı melodilerden dem vuralım. Bakalım parçaların adını duyunca sizde de duygular yükselecek mi?

1. Sixteen Tons: 1950’li yılların popüler melodilerinden biriydi. Tennessee Ernie Ford söylüyordu.

Gerek ailemde gerek yaşadığım çevrede o zamanlarda doğum günü kutlamaları yoktu. Geniş akraba çevremde sadece Saime teyzem Kızı Emel daha ilkokul çağlarında ilken Üsküdar’daki evinde doğum günü partisi tertipler, biz de maaile Sarıyer’den kalkar giderdik. Pikabın başına ben geçer, çalınacak 45’lik plakları seçerdim. Tahmin ettiğiniz gibi sık sık “Sixteen Tons” dönerdi pikapta.

Sene 1972, Hollanda’nın Den Haag (La Haye) kentinde Cambridge uygulamalı kurstayım. Sınıfta Amerikalı genç bir kadın hoca, 5 öğrenci, 1 Türk ben, 2 İsveçli anne ile kızı ve İsrail Konsolosluğundan 2 genç görevli.

Bir akşam odaya girdiğimde bir farklılık hissettim. Kısa bir an sonra “Happy Birthday Fethi!” melodisini söylüyorlardı. Arkasından tebrikler, sarılmalar…  Bense duygu seli içerisindeyim. Kurs sonrasında güzel bir yerde yemek bile organize etmişlerdi. Nasıl unuturum ki.

2. Adieu Mon Pays / Enrico Macias: 60’lı yılların ilk zamanlarında bir kızla dans edebilmek için genelde ya bir düğün olacak ya da senede bir iki okul çayları. Sarıyer’de Avusturya Kız Lisesi’ne giden semtimizin iki kızına; Melike ve Semra’ya matematik dersi veriyordum. Onlarda bana Almanca öğretiyorlardı. Bir gün Melike evinde bir parti vereceğini söyleyerek beni de davet etmişti. Bu benim ilk eve gittiğim partiydi. Partidekilerin hemen hiç birini tanımıyordum. Birden plakta “Adieu Mon Pays” çalmaya başladı, ilk kez duyuyordum, müthiş etkilenmiştim, o ana kadar hiç dansa kalkmadığımı fark eden ev sahibi Melike beni bir arkadaşının yanına götürerek bu melodi eşliğinde dans etmemi sağlamıştı. Nasıl unuturum ki.! 

3. Let’s Twist Again: 1961’de patlamıştı dünyayı saran parça. Chubby Checker   söylüyordu ilk kez. O günlerde herkes bilen bilmeyen o dansı yapıyordu. Sarıyerli gençler piknik yaptığımız Şifa Suyunda transistörlü radyo eşliğinde ya da aramızdan söyleyenlerle twist dansı yapardık.
 

4. She Loves You- Beatles: 60’lı yıllarda hit yapmış, gençlerin devamlı dinleyip söylediği melodi. Bizlerde ’She Loves You Yeah Yeah’ yerine ‘ye ye ye’ derdik. Beatles grubu zaten o zamanlar efsane haline gelmişti.

5. Singing in the Rain: Aynı isimli filmde geçen bir melodi. 1952 müzikal komedi. Gene Kelly oynuyor ve söylüyor. Gece bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor, adam mutluluktan uçuyor, elinde şemsiyeyi sallarken su birikintileri üzerinde zıp zıp zıplarken söylüyor bu şarkı. Filmi sırf bu melodi için kaç kez izledim bilmiyorum. Hala sadece bu melodi için izlemeye devam ederim.


 

6. Roberta – Peppino Di Capri: Yine 60’lı yılların ilk zamanlarında dillere pelesenk olan melodi Roberta. Melancolie de onun hit şarkılarından biri. Üniversite günlerimiz de Peppino Di Capri’nin İstanbul’da konser vereceğini duyduğumuzda havalara zıplamıştık. Beyoğlu Yeni Melek sinemasında balkonun arka sıralarında yer iki yer bulmuştuk asırlık arkadaşım Müfit Yalçınkaya ile. Unutamadığımız bir konserdi

7. Chiquitita – ABBA: 1979 Yılının hit unutulmaz melodisi. Ne zaman duygularım yükselse bu melodiyi dinlerim ve kızım Özlem’e gönderirim. Bazen birlikte dinlediğimiz söylediğimiz de olur. Kızım da zaman zaman bu melodinin linkini gönderir bana kendisi uzaklarda dinlerken benimle paylaşmak istercesine.

8. Irene Cara - Flashdance What A Feeling: Küçük kızım Pınar ile onun da çok sevdiği paylaştığımız bir melodi var; “What a Feeling, Flash Dance''

9. Love is a Many Splendored Thing: 1955’lerin dillerden düşmeyen filmi ve melodisi. Bir zamanlar nerede ise sözlerinin tamamına yakınını sık sık söylerdim kendi kendime. Bizim Sarıyer Çarşamba grubumuzun renkli siması, bizim tabirimizle Börekçi Ahmet’in (aslında faal sanayici ihracatçı) dediği bir söz vardır; ” Ne zaman ben şarkı söylesem, dinleyenlerin aklına borçları gelir” der. Beni de kimse dinlemesin, öyle işte! 

 

10. What'd I Say - Ray Charles: Amerikan ritim ve Blues tarzı 1959’un hit melodilerinden biri. Sarıyer- Büyükdere arası sahilde piyasa yaptığımız zamanlarda bazı arkadaşların elinde küçük transistörlü radyo olurdu. ’What’d I Say’ çalıyor diye coşkulu tezahüratlar duyduğum bile olurdu.

 

11. Ich hab die Liebe Gesehn - Vicky Leandros: Sene 1972 Hollanda’nın liman kenti Rotterdam’da stajdayım. Bu melodiyi daha ilk duyduğumda vurulmuştum. Bugün bile ne zaman duygularım bir yana gider bu melodiyi açar dinlerim.

1972-73 Rotterdam’daki Nieuwe Binnenweg caddesindeki evimde transistorlu radyomdan dinlediğim bir radyo istasyonu vardı; adı Radio Veronica. Bir gemiden 24 saat müzik yapan harika ve çok popüler bir radyoydu. Spikerleri öylesine canlı, yüksek sesle konuşuyorlardı ki, dilini anlamasam bile hayranıydım. ‘Radio Veronica music for 24 hours’ deyişleri hala belleğimdedir.

 

Açık Denizde Off Shore - (Yani kara suları dışında, yayın yapıyordu, devlet lisanslı olmadığından.)

Listelediğim melodiler ve şarkıcılar dışında tabii daha birçok unutulmazlar da var; Unforgettable -Nat King Cole, Are you Lonesome Tonight-Elvis Presley, My Way, Strangers in the Night- Frank Sinatra gibi…

Siz de bizimle anılarınızı canlandıran melodileri paylaşmak ister misiniz?  (Yorumlarınızı bekliyoruz!)

25 Mayıs 2021

Heybeliada

Fethi Denizmen