Dev Dalgalar Eşliğinde…
Sıcak güneşli güzel bir gün! Ufka bakınca deniz de sakin görünüyordu. Limanın çok uzağında, açık denizde duran gemiye kolayca gidebiliriz diye düşündüm.
Sıcak güneşli güzel bir gün! Ufka bakınca deniz de sakin
görünüyordu. Limanın çok uzağında, açık denizde duran gemiye
kolayca gidebiliriz diye düşündüm.
Hemen uygun bir açık deniz teknesi aramaya koyulduk.
Bulunduğumuz yerde sadece bölgeye has tek direkli yelkenli balıkçı
tekneleri görünüyordu.
Aradığımız tekneyi bulamamıştık. Umudumuz gittikçe azalmaktaydı, ama pes etmememiz gerekiyordu. Zira İstanbul’dan iki gün süren yolculuğumuzun gayesi liman açığındaki gemiye gidip, kaptanı ile görüşüp, ileri sürülen sorunları halletmekti.
Fotoğrafta gördüğünüz teknelerden birinde iki kişi duruyordu. Genç olan baş tarafta, babası gibi duran ise kıç tarafta. Kamil Kibarer “Bak Fethi, şu genci görüyor musun? Yirmi sene sonraki istikbali adamın pozisyonuna geçmek!’’
Sonunda içimiz rahat bir şekilde güveneceğimiz, demirdeki gemilere servis yapan bir römorkör bulduk.
Burası ne de olsa Hint Okyanusu’nun kuzey doğusundaki Bengal Körfezi, üstelik Muson mevsimi, denizine havasına hiç güven olmaz. Nisan–Eylül arası hava sıcaklık ortalaması karada 45 iken denizlerde 25 derece olması nedeni ile şiddetli yağmurlar ve dev dalgalara sebep olur.
Limandan ayrılıp, açık denize çıkınca tekne yavaş yavaş baştan aldığı dalgalarla ine çıka seyretmeye başladı. Bizi ölü dalgaların beklediğini gördüm. Ölü dalgalar rüzgar dalgalarına benzemez, düzgün ve dalga boyları daha uzundur, fırtına bölgesini terk ettikten sonra farklı yön, frekans ve yüksekliğe sahip olarak yayılırlar.
15 Bin ton yük taşıma kapasiteli gemi dört bin ton soğuk sac yüklü olarak açık denizde demir atmış bizi bekliyordu! Gemi ölü dalgaların geniş aralığı ve yüksekliğinden dolayı gözden bir kaybolup bir görünüyordu, şeytan çarmıhımdan gemilere çıkmışlığım çoktur da bu sefer ki tırmanışın biraz heyecan verici olacağını yüreğimde şimdiden hissetmeye başlamıştım.
Şeytan çarmıhı, gemicilik sektöründe olmazsa olmaz ip merdiven platformudur. Aslında buna merdiven demek ne derece doğru ki, halata tırmanmaktan farkı sadece ayak koyacak tahtaların bulunmasıdır. Yukarı tırmandıkça sırtınızla deniz arasındaki açı da giderek azalır. Böyle dalgalı denizlerde merdivene çıkması bir sorun ama inmesi ve bordadaki tekneye atlaması daha büyük sorun. Gemiye çıkmak için yanaşan motor sürekli hareket halindedir, şeytan çarmıhını tuttuğunuz anda bütün yük kollarınızdadır.
Gemiye vardığımızda sürpriz bir de ikaz geldi. Merdivene çok hesaplı, dikkatli atlayın, zira köpek balıkları geziniyor etrafımızda diye. Dalga yüksekliği nedeni ile tekne ip merdivenin ilk basamağından aşağılara iniyor, yükseldiğinde de birkaç basamak yukarı hizasına. İşte tekne tam o anda inişe geçerken atlamak lazım. Boşa gelirse ayakların köpek balıklarına güzel bir ziyafet olursun.
Hemen gözlerimiz denize çevrilmişti, izlediğimiz bir sinema filmi değildi, gerçekten kocaman gri gölgeler suyun içinde dolanıyordu. Adrenalin de yükselmeye başlamıştı.
Maceralı bir şekilde, az gittik uz gittik dere tepe düz gittik misali, tek gayemiz gemi kaptanı ile görüşmek olmasına karşın şirket adına sorumlu ve yetkili sevgili Kamil Kibarer, “Fethi ben alışkın değilim, senin de beni ikaz ettiğin gibi, kesinlikle çıkamam, sen çık kaptanla konuş, limana yanaşsın yükümüzü boşaltsın tüm yetkiyi sana veriyorum.” deyince ben uzun süre görsel canlandırma ile yaptığım hesaplamalar sonunda ip merdivene atladım.
İp merdivenden tırmanmasını istememiştim. Ayak basacağı tahtaların ne derece sağlam olduğunu bilmeden, köpek balıklarının cirit attığı, dev ölü dalgalı denizde, 1.85’lik boyu ve endamı ile gemiye çıkıp özellikle de inmesini.
Gemi kaptanı, benim için sürpriz bir şekilde, İstanbul Bebek’te doğup büyümüş bir Rum vatandaş çıkınca hem sohbet derinleşmiş hem de sorunları uzlaşarak halletmiştim. Bu arada sohbet de uzayınca Kamil Kibarer de yaklaşık iki saat kadar römorkör ile gemileri dolaşmış oldu ölü dalgalar eşliğinde!
İnişte tek hedefim bacağımı sakatlamayacak şekilde son basamaktan tekneye atlamaktı. Sonuçta gayemize ulaşmış, iç rahatlığı ile geri dönüş yolculuğumuza başlayabilirdik
Chittagong doğal konumu nedeni ile antik çağların limanı olmuştur. 1. yüzyılda Romalı Coğrafyacı Ptolemy tarafından Doğunun en büyük limanlarından biri olduğu yazılmıştır.
Bengal Körfezi, okyanusların en ağır köpek balığı avlama bölgelerinden biridir. Bangladeş’in birçok bölgesinde avlanma alanları vardır.
Bangladeş Taksi! Kamil Kibarer dosta sevgilerimle.
Başkent Dakka’da da birkaç gece konaklamıştık yol güzergahı ve uçak tarihlerine paralel olarak. Halkı sıcak, yollar kalabalık, trafikte genelde üç tekerlekli pedallı, iki kişinin binebildiği, tuk tuk denilen araçlar kullanılıyor. Bir bakıma gürültü ve hava kirliliği azalmakta bu sayede, siz öyle sanın. Ancak Pakistan’ın Karachi liman kentinde gördüğüm manzara burada da vardı. Otobüs ve arabalar hiç durmadan korna çalmakta, mamafih Karachi ile yarışamazlar bu konuda.
Tuk Tuk (Rikşa) ile Turlar!
THE TOP 10 Bangladesh Tours, Sightseeing & Cruises (w/Prices) (viator.com)
İstanbul’dan vardığımız ilk gecenin sabahında Dakka’da otelden çıktığımda kucağında çocuk bir kadın gördüm. Daha önce bu konuda tembih edilmeme rağmen, bebeğin bakışı güzelliğine dayanamadım, cüzdanımdan 5 taka çıkardım verdim. Ertesi sabah otel görevlisi yolumu kesti, mister sizi arka kapıdan çıkaracağım dedi. Hayrola deyince dışarıda sizi bakliyen kucağında bebekli kadınlar var sizin yolunuzu gözleyen. Meğer ilk sabah 5 yerine 50’lik banknot vermişim ve bu kulaktan kulağa duyulmuş!
Dakka ve Chittagon’da, bulvarlara “Kemal Atatürk Caddesi” isminin verilmiş olmasını görmekte güzeldi.
Değişik kültürleri ve diyarları tanımak, insanları ile sohbetlerde bulunmak, yaşam tarzlarını, yemek çeşitliliğini tatmak, insanın yaşamında ve anılarında bambaşka renklilik...
En güzeli de hala aynı anıları paylaşmış olduğum sevgili Kamil Kibarer ile bu seyahati yapmış olmamdı.
21 Mayıs 2021
Heybeliada
Fethi Denizmen