Bir duvar saatinin öyküsü!
Evlerde var mıdır hâlâ, varsa da duvarda süs gibi durmaktadır yoksa zamanı geldiğinde kurup tekrar çalışmasına aralıksız devamı sağlanır mı eski, tarihi diyebileceğimiz duvar saatlerinin.
Ahşap, küçük bir bahçesi olan baba evinin misafir odasında
duvara aslı duran bir saat vardı, her saat başı o an saat kaç ise o
kadar vuran, her yarım saatte de, yani saat sekiz buçuk, dokuz
buçuk ve ilah olunca bir kez vuran bu duvar saatini küçücük
yaşlarımdan beri çok sevmiştim. Hele saat on iki oldu mu 12 kere
kendine öz çıkardığı sesle 12 kez vurmasına bayılırdım. Bazı
geceler yatak odamdan bile sesini duyar, saatin kaç olduğunu
anlardım.
Bu saatin kocaman bir kurma anahtarı vardı, yaklaşık ayda bir
kurardı saati babam, bazen unutursa saat durur işte o zaman kurması
daha da uzun sürerdi. Niye mi saat o an diyelim 19:10 ama saat
durmuş 02:20 de. önce 02:30’a getireceksin elinle yelkovanı (dakika
kolu) ileri kaydırarak. Saat 02:30 da dur, bir kere gong çalsın,
sonra saati 3’e getir, üç kere çalmasını bekle, devam et, mesela
saati 12’ye getirdin bekle 12 kez çalmasını.
Gece yatısına gelen misafir olurda o duvar saatli odamızda yatarsa, artık sese duyarlıysa vay haline, gitti bölündü uyku, özellikle de gece 12’den önce yatmışsa.!
Bu saat baba evinin duvarına konana kadar yıllar yılı göç etmiş, çeşit çeşit duvarlarda konaklamış. Bitti mi, hayır hâlâ değişik duvarlarda boy göstermeye devam ediyor.
Eskiler adına 93 harbi derler, 1877-78 Osmanlı-Rus harbine. Savaşlar sonrası, ya varılan anlaşmalarla, ya da kendiliğinden insanlar bulundukları, yaşadıkları yerlerden başka diyarlara göç etmişlerdir. Bugün günümüzde de benzerleri yaşanmakta zaten.
(93 Harbi ya da 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı. Osmanlı padişahı II. Abdülhamit ve Rus Çarı II. Alexander döneminde yapılmıştır. Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak bilinir. Hem Osmanlı Devleti'nin batı sınırındaki Tuna – Balkan Cephesi'nde, hem de doğu sınırındaki Kafkas Cephesi'nde savaşılmıştır. )
Savaş sonrası Rusya ve Osmanlı devleti arasındaki göç anlaşmasıyla başlayan ve bu anlaşmanın yenilenmesiyle süren göç döneminde, Müslüman Gürcüler Artvin, Acara, Ardahan bölgelerinden Osmanlı topraklarına göç ederler..
Babamın ataları da Gürcistan’ın Batum bölgesinde yaşarmış, işte bu savaşın sonrasında ve daha ileriki yıllarda göçler azalarak ta olsa 1921 yılına kadar devam edegelmiş. Bu yılda “Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla ,son bir göç hakkı tanınmasını müteakip kapılar tamamen kapatılmış, taa ki Sovyetler Birliğinin dağılımına kadar…
Babaannemin ailesi göç ettiğinde, 1890’lı yılların başlarında , Rize’nin Pazar ilçesi, Hamidiye köyü ve üst yamaçlarındaki Kostanivat köyüne yerleşmişler. Yıllar sonra, 1910 doğumlu babam ilk gençlik yıllarında İstanbul’a gelmiş, yerleşmiş, soyadı kanunu çıkınca da, denizde çalıştığından kendisine “Denizmen“ soyadını alıvermiş.
Babaannem ve babamın dünyaya vedalarından sonra saati ben sahiplenmiş ve salonun duvarına asmıştım. 2010 Eylülünde, bulunduğumuz yerden taşınma durumu çıkınca, işte bu güzelim, babaannemden kalan “ duvar saatini “ taşınacağım eve götürmek yerine onu torunum İnan’a hediye ve emanet etmek istedim.
İnan 'duvar saatini' dedesinden
devralırken- 03.09.2010
Kısaca hikayesini anlatıp teslim ettim saati. Nasıl kurulacağını gösterdim ama yine de anlatayım bir kez daha diyerek. Saatin içinde bir anahtar var, sekizle dördü gösteren rakamların yanında kurma yerleri var, yavaş yavaş çevirirsin, bir müddet sonra zorlanır ve durur, itina ile dikkatle çevir ki, zorlanarak kırılmasın. Bir tarafın kurulması bitince öbür tarafa geçersin. Saati kurduktan sonra sarkacı sağa-sola hafifçe sallarsın. Saat kurulduktan sonra yaklaşık 3-4 hafta çalışır kendi kendine…
Kısa bir müddet sonra saatin bozulduğu söylendi bana. Anneannesi bir gece saatin vurmasından rahatsız olmuş ve saati duvardan yere almış. Neyse ki yakın dostum Metin Bener, bu incelik dikkat isteyen işlerden iyi anlar, saati tamir etti.
Uzun bir süre saat benim 2005 yılından beri yönetici
danışman olarak çalıştığım 'Orion Denizcilik / Memorial Building'
şirketinin duvarında kalmıştı çalışır vaziyette. 150 yıllık Rus
yapımı bu saat kim bilir kaç duvar görmüştü ve daha ne kadar yıl
duvarlarda dolaşacak.
Torunum İnan’a emanet ettiğim saat, sanırım her yarım saatte bir
gonglaması nedeniyle bir kazaya uğramıştı. Tabii müracaat tekrar
Metin Bener’e..
Duvar saatinin tekrar teslimi ritueli…
28.04.2013
Metin Bener & İnan & dede
Saat artık evin lobi duvarında.
Torunum sordu: “Dede bu saati ben ne zaman alacağım?”
Dedim evlenince..!
Duvar saati teslim ve duvara asma ritueli sonrası balkonda sohbet
esnasında kızımın biz farkında olmadan çektiği
fotoğraf…
Bekle bakalım 'The Duvar Saati', torunum İnan evlenene kadar sabret yeni bir duvarla tanışmak için.
12.09.2022
Heybeliada