Mavi Işık Pandemisi
Hayatta her şeyin bir ritmi vardır ve insan yaşamında tanımlanmış birden fazla ritim bulunmaktadır.
Biyoritim, ultradyen ritim, infradyen ritim, vb.
Bugün; vücudumuzun doğal döngüsü olan, biyolojik saatimizi
düzenleyen ve yaklaşık 24 saat süren sirkadyen ritim üzerinde
konuşacağız.
Bir hastalık ya da rahatsızlık ortaya çıktığında, ilk olarak
sirkadyen ritmi düzenleyin derdi doktor
hocalarımız. Çünkü bu ritim, uyku-uyanıklık, hormon salınımları ve
vücut sıcaklığı gibi pek çok
fizyolojik süreci kontrol etmektedir.
Yani, iyi bir gece uykusu uyuyabiliyor muyuz? Sabah
kalktığımızda yorgun muyuz yoksa enerjik miyiz?
Gün boyunca kortizol ve melatonin hormonlarımızın salınımı
kontrollü ve sağlıklı bir ritimde ilerliyor mu? Eğer tüm bunlar
yolundaysa, sirkadyen ritmimizde her şey yolunda demektir. Yok,
eğer aksama varsa o zaman birçok farklı sistemde de aksama meydana
gelebilir.
Mesela, iyi bir gece uykusu uyuyamayan bireyde yara iyileşmesi daha
uzun bir süre alır, sabah daha yorgun uyanır ve gün içinde işlerine
odaklanmakta, sosyalleşmekte zorluk çeker. Bu vücutta bir süre daha
devam ettiğinde ise birçok sistemde aksama meydana gelir.
Ne oluyor da sirkadyen ritmimiz bozuluyor?
Önce bu sistemin nasıl aktive olduğuna bakalım. Beynimizdeki
suprachiasmatic nucleus (SCN) adı
verilen bir bölge var ve bu bölge vücudumuzun biyolojik saatini
kontrol eder. SCN, beynimizin derinliklerinde, hipotalamus adı
verilen bir alanda bulunur ve gözlerimizden gelen ışık
sinyalleriyle
doğrudan iletişim kurarak, değişen ışık miktarlarına göre
vücudumuzun iç ritimlerini (uyuma, uyanma, enerji seviyeleri gibi)
ayarlar. Yani, en çok ‘IŞIK’tan etkilenen bu sistem, evrimsel
süreçte
sağlıklı işlerken, modern yaşamda ‘MAVİ IŞIK’ faktörü yüzünden
sekteye uğramaktadır.
Modern yaşamla birlikte, gün ışığından artık eskisi kadar
faydalanamamakla birlikte (kapalı alanlar), akşam saatlerinde uyarı
almaması gereken SCN’ye evlerimizdeki ışıklar yüzünden sürekli
uyarı gönderiyoruz. Maalesef ki bu mavi ışıklar uyku hormonumuz
olan melatonini bloke ederek uyku kalitemizi azaltmaktadır. Azalan
uyku kalitemiz ise sabahları yorgun kalkmamıza, bir stres hormonu
olan kortizolün kanda uzun süreli yüksek kalmasına sebep
olmaktadır. Devamında da birçok kısır döngüye yol açmaktadır.
Peki, sirkadyen ritmimizi nasıl düzenleyebiliriz?
En büyük etken mavi ışık olduğu için, mavi ışığı mümkün olduğu
kadar elimine edelim. Yani,
telefonlarımızı, tabletlerimizi ve televizyonu uykudan 3 saat önce
kullanmayı bırakalım. Kullanmak
zorunda isek, lütfen gece ışığı modunu tercih edelim.
Gün içinde mümkün olduğu kadar güneş ışığından faydalanalım,
fakat bunlar plaza camlarının
arkasından değil, açık havada olsun. 15 dakika bile olsa açık
havada vakit geçirelim.
Evde beyaz ışık yerine sarı-kırmızı ışık kullanalım. Mümkünse
yerden olan aydınlatmaları tercih
edelim.
Uyumadan önce hormonal dengeyi sağlamak için daha sakin bir yaşam moduna geçelim. Ilık-sıcak bir duş, rahatlatıcı bir bitki çayı, aromaterapik yağlardan faydalanmayı ise ihmal etmeyelim.
Derin bir uyku uyuyup, güne enerjiyle başladığınız bir hafta olsun.
Sevgilerle,