Dikkat Dikkat!
Herkese iyi bayramlar! Tatile gidecekler için birkaç uyarım olacak,
Öncelikle, daha taze ve daha temiz
olan su (özellikle bu mevsimde) damacanaların içinde
satılandır.
Dolaplardan edindiğiniz şişe sular kış aylarında tüketim düşük,
su akışı ise yüksek iken doldurulur ve sezonu çıkarmak için stok
yapılır. Tesislerin içindeki kapalı alanlar sınırlı olduğundan ve
hızla dolduğundan bu stoklar genelde açıkta, yani güneşin altında
yapılır. Bu işleyiş lütfen hep aklınızda olsun!
Damacana ise stoklanabilen bir şey değildir. Stoklamak için çok
pahalı bir ambalajdır. Her markanın, talebi ucu ucuna karşılayacak
sayıda damacanası vardır ve sirkülasyon ne kadar hızlıysa
işletmeler de o kadar kazanır. Dolayısıyla yaz mevsiminde evinize
damacana içinde gelen su, taş çatlasın üç gün önce doldurulmuş
olur. Polikarbon insan sağlığı için fazlasıyla uygundur.
Diğer konu, ne olursunuz, yollarda
karadut suyu filan içmeyin!
Karadut ağacı bizim ülkemizde yok gibi bir şey. Karadut
sallamasyonunu yapanlara sorsanız, ağacın neye benzediğini bile
bilmezler. Yani soğutulmuş oralete para ödemeyin. Suyunuzu için,
transit geçin.
Benzer şekilde, yol kenarı çöp şiş işlerine de bence hiç girmeyin!
Çöp şiş Ege'de turistik bir iştir, yerlisi buralara pek gitmez.
Hele hayvancılık yapan, yani işin arka planını bilenler hiç gitmez.
Arka planını isterseniz ben de anlatırım, fakat iğrenç bir sohbet
olacaktır, tadınızı kaçırmayı istemem. Meraklısı sorsun diyeyim,
böyle bırakayım.
Yol üzerinde iki tane köfteci temizdir. Biri Çine'deki
Mehmet Zengin, diğeri Selçuk Köftecisi.
Reklam değil, tecrübe.
Bir de "çilek sirkesi" konusu. Sosyal medyada yayılan saçma sapan bir videodan sonra bana da soruldu.
Bir tane şef (?) eline çilekleri almış, "İşte bunların başlarını
kestiniz, ama saplarını atmayın. Kavanoza koyun, üzerine beyaz
sirke dökün, üç gün beklesin, 'Oh mis gibi çilek kokuyor..." filan.
Çilek sirkesi yapıyormuş böylelikle. İzleyince ben şok.
Sonra bu videoyu arkadaşıma attım, "Ohoo, kapış kapış satılıyor bu
her yerde!" dedi. Ben ikinci kez şok.
Sevgili dostlar. Beyaz sirke ancak ve ancak bir temizlik
malzemesidir. İçine kokulu yağ damlatıp yerleri silerseniz ne
âlâ... Bunun dışında bulaşık makinesinde parlatıcı olarak
kullanılması bile uygun değildir. Her şeyden önce bu ürün sirke
filan değildir. Sirke dediğiniz şey meyvenin fermante olmasından,
yani bir nevi alkollenmesinden elde edilen canlı bir şeydir.
Faydalı bakteriler üretir.
Bu fermantasyon sebebiyle sirkenin hazır alınması oldukça
risklidir, yapımında hiç tarım ilacı kullanılmamış meyvelerin
kullanılması gerekir. Eğer siz bundan emin değilseniz, yani
aldığınız sirkenin içinde hangi meyve kullanılmış, nerede yetişmiş
bilmiyorsanız, almayın! Sirke kurmak çok basit bir iştir,
mutfaktaki en basit iştir. Balkonda kolayca kendiniz kurun.
Sağlığınızı koruyun, paranızı da koruyun.
Sirke maalesef sosyal medya soytarılığının yeni öznesi oldu.
Öncesinde içine tencereler dolusu bal (benzeri sıvı) dökülen
videolar da dönüyordu. Bu çakallara, ne olursunuz, Allah aşkına,
bir kuruşunuzu bile yedirmeyin.
Diğer şov ise ailecek sabun kesme
şovu ki... Tatilden sabun almayın dostlarım!
Hele ki yok eşek sütü sabunudur, yok üzerine deniz kabuğu yapıştırılmış Ege meltemi sabunudur, hiç bulaşmayın. Eşek sütünden sabun yapan bir kişi bile yok! Satın alan ile alay ediyorlar.
Diğer konu dondurmalar. Yaban
mersini, çarkıfelek, şirinler dondurması...
2024 senesinde bu memlekette hiç kimse yaban mersini satın alıp
da bununla dondurma filan yapmıyor. Sektörün geldiği noktayı merak
ediyorsanız Google'dan ulaşacağınız gıda boyası toptancılarına,
"Kuşadası'nda büfe açtım, dondurma satacağım, bana katalog
yollayın," diye bir mail atın. Alacağınız üç cevaptan sonra zaten
ömür boyu ağzınıza sürmeyeceksiniz. Çocuklar, evet isterler, ısrar
da ederler... Meyveyi rendeleyin, yoğurt ve bal ile karıştırıp
bızzt yapın sonra dondurun ve ister yesinler ister yemesinler
formülünü uygulamaya sokun. Bu iş bildiğiniz gibi değil.
"Külahlı dondurma isteriz!" ısrarı arşa çıktıysa, kafanıza çekiçle
falan vuruyorlarsa, meşhur Milano dondurmacısını değil, mahalle
arası pastanesini tercih edin. Yine iyi değildir, fakat ehven-i
şerdir. Bana kalırsa ilk formülden hiç taviz vermeyin. Eksikleri bu
olsun.
Büyükler için de şu minik uyarı:
Kıyma ile mamul hiçbir şeyi, hele ki yazın asla
yemeyin!
Yediğiniz şey gözünüzle görebileceğiniz parça et olsun. Balık restoranı işlerine girecekseniz ucuzundan pahalısına bütün restoranların sadece çiftlik balığı sattığını bilin. Deniz balığı denilen şey ağzının kenarına olta iğnesi batırılıp çıkarılmış besi çiftliği balığıdır. Çipura %100 besiden gelir, levrek %100 besiden gelir. Kalkan büyük oranda öyle. Lüfer bile artık çiftlikte yetişiyor, evet, becerdiler.
Şekilsiz, korkunç görünümlü balıklara denk gelirseniz, onlar
genelde denizdir. Garanti olsun (+ kazık yemeyeyim) derseniz
gideceğiniz yer balık halleridir. Kendi balığınızı sorup seçip
temizletin sonra verin pişiriciye, yanına da bir tane salata
söyleyin. Daha iyisi, evde ızgara.
Kurban bayramınızı tebrik ederim.
Bizlere kısmet olan her nimetin adaletle, eşitlikle dağıtıldığı
bir dünya dilerim.
Bir gün, mutlaka...
* * *
Pınar Kaftancıoğlu
15.06.2024