Bu pahalı baharat hakkında az bilinen gerçekler
Dünyadaki en değerli baharatlardan sayılan safranın tarihi bundan 3500 sene öncesine uzanıyor. Kıtalararası yolculuğu boyunca kültürleri ve medeniyetleri derinden etkileyen bu bitkiye gelin biraz daha yakından bakalım.
Crocus Sativus, yani bildiğimiz safranın atası sayılabilecek
bitki türüne ilk olarak Yunaninstan’da rastlıyoruz. Grek
mitolojisine göre Hermes’in sevgilisi olan Crocus bir disk atma
oyunu esnasında kafasına aldığı darbeden dolayı ölür ve kanının
damladığı yerde safran çiçeği biter, baharatın yoğun kırmızı rengi
işte buradan gelir. Hindu mitolojisindeyse safran Vishnu ile
özdeşleştirilir ve saflık ve cesareti simgeler, dini törenlerde ve
ritüellerde kullanımı yaygındır. Pers mitolojisinde safranın kötü
kalpli krala karşı cesurca savaşan efsanevi kahraman Kaveh’in
gözyaşlarından yaratıldığı anlatılır. Ayrıca tanrıça Anahita’nın
yaraları iyileştirmek için safrandan faydalandığı söylenir.
Mısırlılar da safranın iyileştirici özelliklerinin farkındalardı ve
ilaçların yanı sıra bu baharatı parfüm, kozmetik ve diğer güzellik
ürünlerinde kullandılar.
Safran bugün İran, İspanya, Çin, Hindistan (Kaşmir), Yunanistan,
Fas, Nepal, Avustralya, Yeni
Zelanda, Mısır, Meksika ve İtalya gibi ülkelerde
yetiştirilmektedir. İran en önemli üretici ülke olup, yıllık
150-200 tonluk bir üretimi vardır. Dünya ticaretinde de ihracatçı
ülke olarak ilk sırada yer almaktadır.
Ülkemizde ise 18’i endemik olmak üzere 32 türü mevcuttur.
Osmanlı’dan bu yana baharat, boya ve tıbbi olarak büyük bir
ekonomik öneme sahip olan bu bitki, önceleri Bolu, Tokat,
Şanlıurfa, Adana, İzmir gibi illerde yetiştirilmesine rağmen
zamanla önemini yitirmiş, dikim alanları giderek daralmış ve sadece
Safranbolu’da birkaç üreticinin tarlası ile sınırlı kalmıştır. Son
zamanlarda tekrar üzerinde durulan bu bitkinin üretiminin
geliştirilmesinde en büyük engel tohumluk olarak kullanılan
soğanların yetersizliğidir.
Fazlasıyla uğraş gerektiren ekim ve hasat zamanları, bu mor
çiçeklerden elde edilen baharatı daha da kıymetli kılar. Çiçeğin
ortasında sadece 3 adet bulunan kırmızı telleri, baharat olarak
kullanılan kısmıdır. Safranın güneş doğmadan, çiçekler henüz
kapalıyken toplanması gerekir ve bunun için binlerce insan çalışır.
Daha sonra ipçikleri andıran bu kırmızı tepecik kısımları tek tek,
özenle çiçeklerden ayrılır. Yaklaşık 80 bin çiçekten sadece yarım
kilogram safran elde edilir. Kilosu 600 bin Türk Lirası civarında
satılır.
Baharat olarak başta balık olmak üzere su ürünlerinde, et
ürünlerinde, hamur işlerinde, pilavlarda,
çorbalarda, peynir, limonata, likör, soslarda ve baharat
karışımlarında renk ve aroma verici olarak
kullanılmaktadır.
Safran gerek halk hekimliğinde gerekse modern tıpta tedavi amaçlı
kullanılmaktadır. Sinir sistemi
rahatsızlıkları ve uykusuzlukta yatıştırıcı, solunum sistemi
rahatsızlıklarında (astıma karşı, öksürük
kesici), sindirim sistemi rahatsızlıklarında, genital sistem
rahatsızlıklarında (adet düzensizlikleri ve ağrıları, afrodiziyak),
dolaşım sistemi rahatsızlıklarında (kalp kuvvetlendirici), gut
hastalığında ve göz hastalıklarında tedavi amacı ile
kullanılmaktadır. Bununla birlikte fazla tüketimi özellikle
tansiyon hastaları ve hamilelerde zararlı sonuçlara sebep
olabileceğinden doktorlar tarafından önerilmez.