Kültür-Sanat

Savunma Refleksi

Genelde refleks sözcüğü için bir uyartıya ani karşılık veriş, sanki mesaj henüz beyne iletilmeden verilen cevap diyebiliriz. Tıpta kullanılan anlamını ise tıp bilimine bırakalım.

Savunma dediğimizde tabii ki birçok anlamı var, ama benim aklıma yedi yaşından beri ilgilisi ve meraklısı olduğum futboldaki savunma ve bir de meşhur antik yunan filozofu Sokrates’in savunması gelir ki konumuz bu değil elbette…

Benim burada ‘savunma refleksi’ ile vurgulamak istediğim, eş, dost, arkadaş ilişkilerinde ya da herhangi bir ortamda, size hitaben söylenen bir söz, uyarı, eleştiri, hatta suçlama karşısında aniden, sinir katsayısı da biraz yüksek şekilde savunmaya geçmenizdir. 

Öncelikle hemen şunu belirteyim, her cevap karşı cevaba davetiye çıkarmaktır.

Daha önceki yazılarımı okumuş olanlar bilir, ben ne tıp doktoruyum ne psikolog. Bu ya da benzeri yazılarımdaki vurgularım, yaşamı kolaylaştırma, ilişkilerde sükûneti sağlama, dostlukların güzellik ortamında devamı bağlamında hayatın tecrübelerle bana kazandırdığı öğretilerdir.

Ne hikmetse insanoğlu kendini, yaptığı, düşündüğü her şeyin doğru olduğuna inandırmıştır genelde. Ortada bir yanlış, haksızlık ya da benzer şeyler varsa kendisi doğrudur, haklıdır ve yanlış yapmaz. Bu nedenle de hiç muhakeme yapmadan yüksek sesle anında savunma refleksine geçer. Belki de haklıdır, ama  düşün-e-mez ki tıpkı futbol kuralı gibi karşısındaki de 'en iyi savunma hücumdur' deyip taarruza geçecektir. 

Toplum içerisinde yaşıyoruz. Yolda, trafikte, lokantada, aklınıza gelen her yerde, büyüyen münakaşa, kavga, hatta maalesef daha fazlası, ani, düşünmeden, savunma reflekslerinden husule gelmekte olduğu bilinen bir vakıadır.

Çocuklukta ve büyüme çağında, aile, çevre, sosyal değerler, sahip olunan kültür, zamanla oluşan değer yargıları, farklı kültürel anlayış ve yaşam tarzları muhakemesiz, ani savunma reflekslerine neden olabilmektedir.  

Nedense insanoğlu hep kendini ispatlamaya çalışır. 'Ben böyleyim. Benim düşüncelerim, tarzım, inancım hep doğrudur' ve bitmez tükenmez bir savunma içerisinde sürüklenir gider hayatı, yorgun düştüğünün farkında değildir.

Çiftler arasındadır en yaygını. Suçlama, savunma, cevap hakkı, kendini ispatlama... Fasit daireye girilmiştir bir kere, daire döner, döner. Sonucu hüsranla da bitebilir.

Bir düşünsek, niye ömür boyu kendimizi ispatlamakla uğraşırız? Biz yorgun düşeriz, ilişkilerimiz zedelenir.

Galiba olgunluğa ermek, hoşgörü sahibi olmak, sakinlikle, muhakeme ederek, mantıklı cevap verebilen karaktere gelmek zaman almakta ve edindiğimiz tecrübeler ve ödediğimiz bedellerle mümkün olabiliyor.  

İnsan ilişkilerimizdeki anlayış, hoşgörü, empati, cevaplarımızdaki muhakeme ve sakinlik, gerekiyorsa biraz da öfke kontrolü ile inanın hayat çok daha güzel yaşanacak, paylaşımla, huzur verici, kendinizi iyi hissettiren bir mutlulukla geçebilecektir.

Bilgiye ve çevreye meraklı olun. Okuyun, çok okuyun! Başkalarının düşünce ve fikirleri muteber olmasa da nezdinizde, saygı gösterin o fikirlere. Güvenin kendinize ve içinizde hep sevgi olsun ki özgüven sahibi olasınız.

Bu, size tüm yaşamınızda hep artılar sağlayacak, özel ve iş hayatınızdaki ilişkilerinizde sizi kuvvetli hissettirecek ve yaşam kalitenizi daha da yükseltecektir. 

Özgüven sahibi olmanın bir yararı da ikide bir savunmaya geçme ihtiyacından özgürleşmek. Başkaları sizi hatalı bulduklarını söylediklerinde, suçladıklarında, hatta üstünüze geldiklerinde vicdanen rahatsanız, özgüveniniz tamsa savunma refleksiniz azalır ve hatta kaybolur. Ayrıca kendinizi karşınızdakine, özellikle de uzun yılları paylaştığınız eşinize, sevdiğinize ispatlama zorunluluğu yorar insanı. Öyle değil mi, ne dersiniz?

Altını çizerek bir kez daha vurgulamak istiyorum, savuma refleksi ilişkileri zedeler, rahatsızlık verir. Siz doğru olduğunuza inanıyorsanız ve en önemlisi vicdanınız rahatsa eleştirilere karşı savunmaya geçmeyip susmanın güzel bir erdem olduğu da yadsınamaz bir vakıadır, ilişkilerinizde huzuru artırır.

İçinizde sevgi eksik olmadan, yormadan, yorulmadan hayatınızı doya doya yaşamanız ve içindekileri yaşatmanız dileğimle.

Fethi Denizmen

Ağustos 2020, Heybeliada