Kültür-Sanat

Le Havre ve Gün Doğumu

Gün doğumu denince aklıma Meriç Nehri kıyısında heyecanlı bir gecenin gün doğumundaki sessizliğinin verdiği sevinç ve tabii ki Fransız sanatçı Claude Monet'nin “İzlenim, Gün Doğumu” isimli tablosu gelir.

Sisli ve kasvetli bir havada, sabah saatlerindeki bir deniz limanının resmedildiği eserde sanatçı güneşin doğuşunun renklerini mavi-yeşil tonlarında betimlemiştir. Ayrıcalıklı duyguları ön plana çıkaran tabloda uzaklardaki güneşin turuncu ışıklarının da denize yansıdığı görülür.

Resimdeki liman Le Havre limanıdır. Benim de “The Day I Walked” diye hatırladığım liman şehri. Aylardan Ağustos olduğundan tenhalığı ve sessizliği mi etkilemişti beni yoksa şehirde ve limanda bütün gün yürümüş olmam mı?

Bir yaz sabahının alaca karanlığında yaklaştık Le Havre Limanı'na. Ufuk çizgisinin kırmızılığında, dalıvermişim hayallere, küpeşteden beklerken güneşin ilk ışıklarını. Gün boyu arşınlarken sokaklarını, parklarını, fünikülerle çıkarken tepelere, gelgitler arasında yengeçlerin arasında çıplak ayak yürürken plajında, düşlemiş miydim acaba, Monet’in “Gün Doğumu” tablosunu tamamladığı Kasım 1872’deki Le Havre nasıldı diye.

Şehirler ve insanlar, limanlar ve denizciler... İnsanların gördüklerinden, yaşadıklarından anladıkları bambaşkadır, bunların farklılıklar arz etmesi de son derece doğaldır. 

Le Havre Fransa’nın 2. Dünya Savaşı'nda en çok yara alan, bombardıman gören, büyük bölümü yerle bir olmuş şehirlerinden. Le Havre çocuğu Monet (1840-1926)'nin izlenimlerinden fırçalarına yansıyan eserlerinde betonlaşmamış bir şehir vardı, orijinal hali herhalde.

Manş Denizi'ne kıyısı olan, her şeye rağmen tarihi eserlerinin çoğunu halen koruyan, ilgi çeken müzeleri ve bol alışveriş imkanları ile turistleri kendine çeken, limanlarına başka gemilerin yanı sıra giderek artan cruise gemilerinin de yanaştığı bu şehirde, Fransız ve Normandiya mutfak kültürünün en iyi örneklerini tadabilir, Fransız krepi, Normandiya şarabı ile tanışabilirsiniz.

Şehrin simgelerinden birisi de devasa bir deniz feneri biçiminde inşa edilmiş ünlü Aziz Joseph Kilisesi. Eskiler onarılmış, küçük, ama sempatik alışveriş merkezleri yaratılmış. Değişik bir görünüme sahip bu şehirde izlenimcilik akımının doğmuş olması başka bir özellik katmış şehre.

Claude Monet

1840’ta dünyaya gelir Claude Monet. Babasının işleri kötüye gidince aile 1845’te Paris’ten Le Havre’a taşınır. Monet 1851’de burada okula başlar. Monet’nin sanata olan yatkınlığı çizdiği karikatürlerde kendini belli ediyordu. Okuldan kaçıyor, rıhtımlarda dolaşıp karaya çıkan yolcuların ilginç karikatürlerini çiziyor, kış sabahları güneşin sisin arasından doğuşunu izliyor, çocukluğunu böyle yaşıyordu.

Çocukluğunun geçtiği Le Havre Limanı'nda rüzgârlar suyu kamçılamakta, deniz soluk gri bir gökyüzünü yansıtmaktaydı. Gemiler beliriyor, varıyor, ayrılıyor, okyanusun geniş ufkuna karşı durmak bilmeyen bir hareket ve enerji gösterisi sunmaya devam ediyordu.

Monet 16 yaşına gelmiş ve ilk gençlik günlerini yaşarken 1856’da açık havada yaptığı deniz ve kıyı resimleriyle tanınan usta ressam Eugène Boudin ile tanışır. Boudin, Monet’ye açık havada resim yapmanın inceliklerini gösterir, resim sanatına devam etmesi için üsteleyerek Monet’ye destek verir. Monet, Boudin’in öğrettiklerini kendi resimlerine yansıtarak 1858’de Le Havre’daki bir sergiye “Rouelles’den Manzara” adlı resmiyle katılır. Monet kesin olarak ressam olma kararını bu yıllarda verir ve 1859’da resim öğrenimi için Paris’e gider.

Sonraki yıllarda yaşamı geziler, diğer ressamlarla tanışmalar ve bol bol resim yapmakla geçer. Renoir, Pisarro ve Manet gibi ressam dostlarını evinde ağırlar.

"İzlenim, Gün Doğumu"

(İzlenimcilik veya empresyonizm, ışık, renk ve an kavramını öne çıkartan, doğadaki görünümlerin sürekli değişim içinde olduğunu ve bu sebepten herhangi bir zamanın herhangi bir anına denk gelen görünümün bir daha aynı şekilde görünemeyeceği fikrini temel alan sanat akımıdır.)

Claude Monet, 1872 yılının sisli bir sonbahar sabahında, sehpasını, çocukluğunu geçirdiği limana kurduğunda ne beton yığını yapılar ne de başı bulutlarda Aziz Joseph Kilisesi vardı. Duyumları, hisleri, kafasında canlananlar, yakalanan anın uçup giden izlenimleri fırçasına ve renklerine aksediyordu. Resmi bitirdiğinde yelkenli ve buharlı gemilerle dolu küçük bir liman, biçimi sis ve ışık oyunuyla hafifçe gizlenmiş, ufkun üzerinde yükselen ve turuncu bir küre olarak tasvir edilen güneş, suya ve çevredeki manzaraya saçılan bir ışıltı vardı.

"İzlenim, Gün Doğumu", 1874'te ilk kez sergilendiğinde gevşek tarzı ve sıra dışı yaklaşımıyla dönemin sanat dünyasının geleneksel standartlarına meydan okuduğundan büyük heyecan yaratır.

"İzlenimcilik" terimi, Louis Leroy adlı eleştirmenin Monet'nin tablosuna yaptığı hicivli yorumdan türemiş, sonrasında tüm akımın adı haline gelmiştir.

İzlenim, Gün Doğumu, “Impression, Soleil Levant”, Claude Monet

1872, tuval üzeri yağlı boya, Musée Marmottan Monet, Paris

*Louis Leroy, The Exhibition of the Impressionists adlı makalesinde resmin en fazla bir eskiz olduğunu hicivli olarak ima ettikten sonra bu resim hareketin isim kaynağı olmuştur.

Monet, dünyaya bakış açısını değiştiren sanatçı. Sanat tarihine İzlenimciliği kazandıran devrimci ve sanat dünyasını sonsuza dek değiştiren ressam.

18 Ağustos 2024

Suadiye