İzmir Doğal Yaşam Parkı
İzmir, güzel İzmir! Güzel insanlarıyla, iklimiyle, kordon boyu uzanan balık restoranlarıyla, her şeyi ile yaşanacak çok güzel bir kentimiz.
İzmir, güzel İzmir! Güzel insanlarıyla, iklimiyle, kordon boyu
uzanan balık restoranlarıyla, her şeyi ile yaşanacak çok güzel bir
kentimiz.
İstanbul dışında zamanımı en çok paylaştığım, limanında
defalarca yüklerle, gemilerle haşır neşir olduğum doyumsuz İzmir.
Özellikle de aralıksız üç ay kadar kaldığım zamanı unutamam.
Yapımına 1977 yılında başlanan Yatağan (Muğla) Termik Santrali için
çok ağır parçaların taşınmasında kullanılan özel gemiler Güllük
(Bodrum’a 40 km) limanına yanaştırılıyordu. Çalıştığım denizcilik
şirketi beni ağır yük gemileri işleticisi firmaya kiralamıştı. Yani
bu denizcilik sektöründe şahsen kiralanmışlığım da olmuştu. Unutmam
günlüğüm 75 dolar, tüm masraflarım kiralayan gemi firmasına ait
olmak üzere.
İsveçli gemi temsilcisi ile İzmir Efes Otel'de kalıyor, gemi geldikçe Güllük’e gidiyor, operasyonu yönetiyorduk. Güllük’ten özel ağır taşıma TIR’larına parçalar yükleniyor, tırlar önden bizler arkadan, Polonyalı ve İtalyan teknik adamlarla birlikte yokuş yukarı yürüyerek Yatağan’a gidiyorduk. Yol boyu bir tek salaş esnaf lokantası, millet kuru fasulyeye doymuştu. Yorgunluk hissetmiyor, aksine çok eğleniyorduk.
Gemi olmadığı zamanlar İsveçli temsilci ile hem Otel’de hem İzmir’de zamanın tadını keyfini yaşıyorduk.
.
İzmir’in her yerini, köşesini bildiğimi sanıyordum, sanmamak gerekmiş meğer, birkaç sene önce kızım ve torunlarımla ilk kez birlikte seyahat etme şansım olmuştu. Sabahın ilk saatlerinde Yeşilköy Atatürk Hava Limanı'nda buluştuk. Birlikte yolculuk yapacak olmanın tatlı bir sevinci vardı içimde.
Bir müddettir sakal bırakıyordum. İlk kez beni altı yaşında olan küçük torunum Timur gördü. Şöyle bir göz attı bana sonra umursamaz bir tavırla ayrıldı, kahvaltısının derdindeydi. Dokuz yaşında olan İnan beni gördüğünde şok oldu, sarıldı ama sakalıma değmemeye çalışarak! Ve hemen aklına gelen sözcüğü patlattı. “Saçma dedeydin, şimdi mega ekstra saçma dede oldun!“ dedi.
Bu sözcük bir bakıma bütün seyahat boyunca defalarca ikimiz tarafından da gülerek tekrarlandı. Mamafih ikinci günü sabahı yanıma geldi, sakalıma dokunarak, “Dede bence güzel olmuş, kesme sen sakalını.“ dedi.
Önce İzmir’in meşhur “ Reyhan Pastanesine” gittik. Hedef biraz bir şeyler atıştırıp, dinlenip çocuklar için önerilen Çiğli’deki “Doğal Yaşam Parkı'na” gitmekti.
Tropikal hayvan bölgesi gezildikten sonra, park haritası mütalaa (!) edilirken.. 21.02.2014
Parka girdiğimiz anda “iyiki gelmişiz“ dedik. Zira çok geniş alana yayılmış, mis gibi kokan havası, yeşillikleri, ağaçları ile tam dinlendirici bir yer. Vahşi doğanın hayvanları ise uzak ara serpiştirilmiş, uzun yürüyüşlerden sonra varılabiliyor. Aslan, kaplan, puma, tropikal bölge hayvanları, sürüngenler, maymunlar, zürafa ve deve kuşları ve sayamayacağım zenginlikte türler.
Parkta gördüğü bir kazı işlemi İnan’ın çok dikkatini çekmişti. Görevliler ile birlikte yarım saat kadar çalıştı. Toprağı kazdı ve kürekledi. Sonra bir traktöre binip bir mini tur da yaşadılar.
İzmir Doğal Yaşam Parkı, web sitesindeki bilgiye göre, Avrupa Hayvanat Bahçeleri ve Akvaryumlar Birliği (EEZA) ile eğitim, araştırma ve koruma alanlarında işbirliği içersindedir.
European Association of Zoos and Aquaria » EAZA
Kısıtlamalar bittiğinde harika zaman geçirilecek bir park. Özellikle de çocuklar için. İzmirliler zaten biliyordur. Yolu İzmir’den geçenlere, zamanları müsaitse diyelim...
Fethi Denizmen
12 Şubat 2021
Heybeliada